Esas No: 2006/11-143
Karar No: 2006/147
Karar Tarihi: 30.05.2006
Kamu Davasına Katılmada Usul - Mağdur İle Şikâyetçinin Hakları - Temyiz Talebi Ve Süresi - Temyizi Kabil Olan Ve Olmayan Hükümler - Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/11-143 Esas 2006/147 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2006/11-143 E., 2006/147 K.
Ceza Genel Kurulu 2006/11-143 E., 2006/147 K.
- KAMU DAVASINA KATILMADA USUL
- MAĞDUR İLE ŞİKÂYETÇİNİN HAKLARI
- TEMYİZ TALEBİ VE SÜRESİ
- TEMYİZİ KABİL OLAN VE OLMAYAN HÜKÜMLER
- 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 234 ]
- 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 237 ]
- 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 238 ]
- 5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 8 ]
- 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 305 ]
- 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 310 ]
"İçtihat Metni"
Sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık M…
…… T…
……"nün 765 sayılı TCY.nın 350/1-3, 59. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve ayrıca 504/1, 80, 522/1, 59. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay 20 gün hapis ve 4.954 YTL. adli para cezasıyla cezalandırılmasına, para cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca birer ay ara ile 10 ayda ve 10 eşit taksitte tahsiline ilişkin Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesince 10.11.2005 gün ve 101-357 sayı ile verilen kararın, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 11.04.2006 gün ve 888-2873 sayı ile;
"1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK.nun 237/1 maddesinde "Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler." ve 238/1. maddesinde ise "katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur" hükümleri karşısında şikayetçi Y…
…. U…
….."nun talimat yoluyla alınan 05.07.2005 günlü beyanındaki "... şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum, devlet avukat tutsun ..." şeklindeki sözlerinin davaya katılma iradesini açıkça gösterdiği anlaşılmasına rağmen bu konuda bir karar verilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi" isabetsizliğinden hükmün diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 01.05.2006 gün ve 1429 sayı ile;
"Yapılan yargılama sırasında, sahte nüfus cüzdanı düzenlenmesinde kimlik bilgileri kullanılan müşteki Y…
…. U…
….., talimat yoluyla Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesince 05.07.2005 tarihli alınan beyanında, "sanıktan şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum, devlet bana avukat tutsun" şeklindeki sözleri ile davaya katılma iradesini açıkça göstermiş, ancak mahkemece müştekinin bu beyanı olumlu ya da olumsuz herhangi bir şekilde değerlendirilmeyerek müdahillik karar altına alınmamış, son hüküm de şikayetçiye tebliğ edilmemiştir.
Hükmün sadece sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi karşısında şikayetçiye tebligat eksikliği giderilip, yasal süresi içinde temyiz yoluna başvurması halinde bu yönden hükmün bozulması gerekirken, şikayetçiye bu imkan tanınmadan sanık müdafiinin temyizi üzerine yapılan bozmanın aleyhe sonuç doğurması ihtimali olduğu da gözetilmeden yazılı şekilde hükmün bozulmasına karar verilmesi" görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına, hükmün katılma talebinde bulunan yakınana tebliği sağlanıp sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki hukuki uyuşmazlık, davaya katılma isteminde bulunan yakınan Yasin Uslusu"nun bu istemi konusunda Yerel Mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması karşısında, sanık müdafiinin temyizi üzerine yapılan incelemede bu hususun doğrudan bozma nedeni yapılmasının olanaklı olup olmadığı, değilse uygulanacak yöntemin 1412 sayılı CYUY. döneminde olduğu gibi hükmü katılma isteminde bulunan yakınana tebliğ ettirip geçerli temyizi halinde bu yönden inceleme yapılarak karar verilmesi şeklinde mi olacağının belirlenmesi noktalarında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel Mahkemece yakınan Y…
…. U…
….."nun beyanı talimat yoluyla Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesince 05.07.2005 tarihinde alınmıştır. Yakınan bu ifadesinde sanıktan şikayetçi olduğunu, davaya katılmak ve Devlet tarafından kendisine avukat tutulmasını istediğini bildirmiştir. Yakınanın talimat yoluyla alınan bu ifadesi Yerel Mahkemece 16.08.2005 günlü oturumda okunmuş ve bu husus tutanağa geçirilmiş olmasına karşılık davaya katılma istemi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Öte yandan 10.11.2005 günlü oturumda yakınan Y…
…. U…
….."nun gıyabında hüküm verilmiş olup, bu hükmün adı geçene tebliğ edildiğine dair dosya içerisinde bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır.
1412 sayılı CYUY.nın yürürlükte bulunduğu dönemde, usulüne uygun bir şekilde katılma istemi bulunmamakta ve 5320 sayılı Yasanın 4/2. maddesi uyarınca, 5271 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce kovuşturma ve soruşturma aşamasında yapılmış işlem ve kararlar hukuki geçerliliklerini korumakta iseler de, kovuşturmanın 5271 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra da sürdürülerek, 10.11.2005 tarihinde hüküm verildiği saptandığından, 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler ve bu kapsamda, 5271 sayılı Yasanın mağdur ve şikayetçinin hakları, davaya katılma, yasa yollarına başvurma hakkını düzenleyen hükümleri ile 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY.nın temyize ilişkin hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
5271 sayılı Yasanın mağdur ve şikâyetçinin haklarını düzenleyen 234. maddesinin 1/1-b alt bendinde, mağdur ile şikayetçinin, kovuşturma evresinde,
Duruşmadan haberdar edilme,
Kamu davasına katılma,
Tutanak ve belgelerden vekili aracılığı ile örnek isteme,
Tanıkların davetini isteme,
Vekili yoksa, baro tarafından kendisine avukat atanmasını isteme,
Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı yasa yollarına başvurma,
Haklarının bulunduğu belirtilip;
(2). Fıkrasında; "Mağdur, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir." hükmüne yer verilmiş,
Maddenin son fıkrasında ise, bu hakların mağdur ve şikâyetçiye anlatılıp, açıklanacağı ve bu hususun tutanağa yazılacağı belirtilmiş,
Katılmaya ilişkin hükümlere ise 238 ila 243. maddelerde yer verilmiştir.
Anılan Yasanın 237. maddesinde; "(1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
(2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır." hükmü yer almakta olup;
Katılma usulünü düzenleyen 238. maddede ise;
(1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
(2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.
(3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.
(4) Sulh ceza mahkemesinde açılmış olan davalarda katılma hususunda Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaz." şeklinde katılma isteminin şekli ve istem üzerine yapılacak işlemler ayrıntılı olarak düzenlenmiş;
Yasa yollarına ilişkin genel hükümlerin yer aldığı 260. maddesinde ise; "…
……bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır." hükmüne yer verilmiştir.
Olağan yasa yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY.nın 310. maddesine göre iki koşulun varlığı gereklidir.
Bunlardan ilki süre koşuludur. Usul Yasası 310 uncu maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süreyi hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse, tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlemiştir. Temyiz süresi 1412 sayılı CYUY.nın 310. maddesinin 3. fıkrasındaki ayrıksı durum hariç olmak üzere, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar yönünden bu tarihte, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliği tarihinde başlar.
Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli olan ve uyuşmazlık konusunu da ilgilendiren ikinci koşul ise istek koşuludur. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan "Davasız yargılama olmaz." ilkesine uygun olarak temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bu konuda bir isteğin bulunması gereklidir. İstek koşulunun ise bu konuda hak ve yetkisi olan kişilerce yerine getirilebileceği yasa gereğidir. CYUY.nın halen yürürlükte bulunan 305. maddesinin 1. fıkrasında bu kuraldan uzaklaşılmış ve bazı ağır mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçilerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden (re"sen) yapılması kabul edilmiş ise de, onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin olanlar dışında kalan hükümlerde, süre ve istek koşullarına uygun temyiz davası açılmamışsa hükmün Yargıtay"ca incelenmesi olanaksızdır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yakınan Y…
…. U…
….., davaya katılma isteminde bulunmuş ise de bu husus Yerel Mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karara bağlanmadığı gibi, yokluğunda verilen hüküm adı geçene tebliğ de edilmemiştir. Yakınan Yasin"in, CMY.nın 260. maddesi uyarınca hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmasına karşılık, temyiz inceleme isteğinde bulunup bulunmayacağı belli değildir.
Sanığın cezalandırılmasına ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmiş olup, yakınanın davaya katılma isteminin karara bağlanması gerektiğinden bahisle, bu hususta bir istem olmaksızın aleyhe sonuç doğuracak şekilde bozulamaz. Kaldı ki, bu konuda bir talep olsa dahi hükmün bu nedenle bozulması yasal olarak olanaksızdır. Zira, CMY.nın 237/2. maddesi uyarınca, davaya katılma isteğinin Yerel Mahkemece sonuçsuz bırakılması nedeniyle yasa yoluna başvurulmuş olması halinde artık bu konudaki karar, inceleme sonucunda hakkın varlığının tespiti halinde Özel Dairece öncelikle karara bağlanacak ve sonucuna göre temyiz incelemesi yapılacaktır.
O halde öncelikle, yokluğunda verilen hüküm yakınan Y…
…. U…
….."ya tebliğ edilmeli, yasa yoluna başvurma isteminde bulunması halinde durumu değerlendirilerek Özel Dairece katılma istemi sonuçlandırılarak bir karar verilmelidir.
Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 11.04.2006 gün ve 888-2873 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın, yakınan Y…
…. U…
….."ya tebligat yapılarak sonucuna göre temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 30.05.2006 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.