Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/7-137 Esas 2006/142 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2006/7-137
Karar No: 2006/142

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/7-137 Esas 2006/142 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2006/7-137 E., 2006/142 K.

Ceza Genel Kurulu 2006/7-137 E., 2006/142 K.

  • ELEKTRİK HIRSIZLIĞI
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 491 ]
  • "İçtihat Metni"

    Sanık F…

    …. E…

    ……"nin, elektrik hırsızlığı suçundan beraatına ilişkin Siverek Sulh Ceza Mahkemesince 29.11.2002 gün ve 414-663 sayı ile verilen kararın, katılan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 30.03.2006 gün ve 22810-2947 sayı ve oyçokluğu ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

    Daire Üyelerinden O. Koçak ile M. Mutlu ise, "27.06.2000 tarihinde abonesiz olarak elektrik kullandığı tespit edilen sanığın 17.05.2002 tarihine kadar abone olmadığı gibi hiçbir ödeme yapmaksızın eylemine devam etmek suretiyle karşılıksız yararlanma kastını ve dolayısıyla suç işleme iradesini açıkça ortaya koyduğu, piyasadan temin edilen sayaçtan geçirmenin, her türlü müdahaleye ve sayaç değiştirmeye müsait bulunduğu, denetim imkanının olmadığı, elektriğin kullanma biçimi ve süresine göre kişilerin ödeme imkanlarının çok üzerinde tüketimde bulundukları, ödenmeyen bu bedellerin diğer abonelerin faturaları üzerine ilavesiyle, bu tür kullanmaların teşvik, faillerinin adeta korunduğu cihetle sanığın mahkûmiyeti yerine beraatına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 25.04.2006 gün ve 42465 sayı ile;

    "Her ne kadar Yüksek Ceza Genel Kurulunca 03.06.1997 tarih ve 11-129/140 sayılı oy çokluğu ile verilen kararda; idarenin tespitine engel olmayacak şekilde sayaçtan geçirilerek elektrik kullanmanın hukuki nitelikte olduğu, suçun manevi unsurunun oluşmadığı belirtilmiş ise de; bu değerlendirme genel anlamda yorumlanmamalı, olayın özelliği de dikkate alınmalıdır.

    Abonelik başvurusunda bulunulduğu halde işlemlerin kısa sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle sayaçtan geçirilmek ve tüketilen miktar da doğru kaydedilmek koşuluyla elektrik tüketilmesinde suçun manevi unsurunun oluşmadığı kabul edilebilirse de, bir engel bulunmamasına rağmen uzunca bir süre abonelik işlemi yaptırılmayarak idarenin denetim olanağının engellenmesi halinde suç kastının bulunmadığı söylenemez.

    Kaldı ki;

    Sanığın, birkaç yıldan bu yana kaçak elektrik tüketmesine rağmen, tespit tarihinden kısa bir süre önce sayaç taktırması mümkün olduğu gibi, sayacı değiştirmesi de olanaklıdır.

    Sanığın suç işlemek kastı ile hareket edip etmediğinin belirlenebilmesi için, hangi tarihten itibaren tespite konu evde ikamet ettiğinin, evdeki kurulu güç ile abone olmadan takılan sayacın gösterdiği tüketim miktarı arasında orantısızlık bulunup bulunmadığının saptanması gerekir.

    Yüksek 7. Ceza Dairesi ekte örneğini sunduğumuz 29.12.2005 gün ve 2004/14192 esas, 2005/22178 karar sayılı ilamı ile de benzer görüşlerle Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermiştir" görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanığın elektrik hırsızlığı suçundan beraatına karar verilen olayda Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın hangi tarihten itibaren tespit yapılan evde oturduğunun ve evdeki kurulu güç ile abonesiz sayacın gösterdiği tüketim miktarı arasında orantısızlık bulunup bulunmadığının saptanması suretiyle soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.

    Sanık hakkında uygulanması istenen 765 sayılı TCY.nın 491. maddesinin 1. fıkrasında "Her kim, diğerinin taşınabilir malını rızası olmaksızın faydalanmak için bulunduğu yerden alırsa ..... hapsolunur" hükmü getirilmiştir. Bu hüküm aynı zamanda "hırsızlık" suçunun tanımını içermekte ve bu tanım içerisinde suçun unsurları da yer almaktadır. Buna göre;

    Hırsızlık suçunun maddi konusu fail tarafından suçun üzerinde işlenebileceği "taşınabilir mal" dır. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre, ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de taşınabilir mal sayılmaktadır. Suça konu taşınabilir eşyanın ekonomik bir değeri bulunmalıdır. Ekonomik değeri bulunan bu taşınabilir mal bir başkasına ait olmalı ve failin alması hususunda sahibinin rızası olmamalıdır.

    Suçun maddi unsuru, malın bulunduğu yerden alınmasıdır. Manevi unsur ise, genel kast yanında "yararlanmak amacı" olarak belirlenen özel kasttır. Fail, bir başkasının taşınır malını rızası dışında bilerek sahiplenmek veya yararlanmak amacı ile almalıdır. Yararlanmak maddi veya manevi şekilde olabilir.

    İncelenen dosya içeriğine göre;

    TEDAŞ Şanlıurfa Elektrik Dağıtım Müessesesi görevlilerince 27.06.2000 gün ve 116755 sayı ile düzenlenen kaçak ceryan kullanma tespit tutanağında; S…

    …. köyü, E…

    ….. mezrasında yapılan kontrolde, F…

    …. E…

    ……"nin meskeninde, 2000 watt gücünde elektrik cihazlarının abonesiz kaçak olarak kullanıldığının tespit edildiği, MKE tipi, 06683889 numaralı sayacın bağlı olup endeksinin 8973 olduğu, elektriğin kesildiği ve 3 gün içinde kaçak ceryan servisine başvurması gerektiğinin bildirildiği belirtilmiştir. Tutanak sanık tarafından imzalanmamıştır.

    Sanık F…

    …. E…

    ……, TEDAŞ görevlilerinin kontrole geldiği tarihte evinin elektrik abonesinin olmadığını, sayacının takılı ve çalışır halde olduğunu, kaçak elektrik kullanmadığını beyan etmiştir.

    Tutanak tanığı M…

    ….. E…

    ….., tutanağın doğru olduğunu, sanığın, sayacı takılı olmasına rağmen abone olmayarak kaçak elektrik kullandığını, sayaca müdahale tespit edilmediğini, sağlam ve çalışır vaziyette olduğunu söylemiştir.

    Tutanak tanığı K…

    …. Y…

    ….. ise, tutanağın doğru ve altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, sanığın sayacı olmasına rağmen abone olmayarak kaçak elektrik kullandığını, sayaca müdahale olmadığını, sağlam ve çalışır vaziyette olduğunu beyan etmiştir.

    Yerel Mahkemece sorulması üzerine, TEDAŞ Şanlıurfa Elektrik Dağıtım Müessesesi Siverek İşletme Mühendisliğince 17.05.2002 günlü yazı ile; sanık F…

    …. E…

    ……"nin halen abone olmadığı, tutanakla ilgili para cezasını ödemediğinin bilgisayar kayıtlarından anlaşıldığı bildirilmiştir.

    Yerel Mahkemece olay mahallinde keşif yapılmasına karar verilmesine rağmen, çeşitli nedenlerle keşfe gidilemediğine dair bir çok tutanak düzenlenmiş ve 29.11.2002 günlü son oturumda, keşif yapılmasının dosyaya bir yenilik getirmeyeceğinden bahisle keşif ara kararından vazgeçilmesine ilişkin ara kararı verilmiştir.

    Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde;

    Sanığın, abone olmadan kendi olanakları ile edindiği sayaçtan geçirmek suretiyle elektrik kullandığı sabit olup, bu konuda bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Hakkında kaçak elektrik kullanmak nedeniyle 27.06.2000 tarihinde tutanak düzenlenen sanığın, bu tutanak nedeniyle elektrik hırsızlığı suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmasına karşın, olaydan yaklaşık iki yıl sonrasında 17.05.2002 tarihi itibariyle abonelik işlemlerini yaptırmadığı gibi, yakınan kuruma herhangi bir ödemede bulunmadığı da açıktır.

    Yerel Mahkemece kovuşturma aşamasında yalnızca sanığın savunmasının alınması ve tutanak tanıklarının dinlenmesiyle yetinilmiş, olay mahallinde keşif yapılması için ara kararı verilmesine rağmen, birçok kere çeşitli nedenlerle tutanak düzenlenmek suretiyle keşif yapılmamış ve nihayet keşif ara kararından vazgeçilerek hüküm kurulmuştur.

    Ceza yargılaması hukukunda vicdani kanıt sistemi benimsenmiştir. Bu sistemle ifade edilmek istenen hem kanıt serbestliği hem de kanıtların değerlendirilmesi serbestliğidir. Ceza yargılamasında somut gerçek arandığından, yargıcı bu gerçeğe götürebilecek her şey kanıt olabilir. Ancak, hükme dayanak alınan kanıtların gerçekçi, akılcı, olayı temsil edici, kanıtlayıcı ve hukuka uygun bulunmaları gerekir. Bu belirlemeler ceza yargılamasında şekli duruma değil, somut gerçeğe itibar edileceğini ortaya koymaktadır. Aksinin kabulü hak ve adalet duygularını yaralayacaktır.

    O halde, hakkında elektrik hırsızlığı suçundan dava açılan sanığın, bu davanın varlığına karşılık abonelik işlemlerini yaptırmaması nazara alındığında, faydalanma kastının bulunup bulunmadığının belirlenmesi yönünden, sayacın hangi tarihte takıldığı sanıktan ve gerekirse tanıklardan sorularak saptanmalı, suç tutanağının düzenlendiği meskende keşif yapılarak, bilirkişi marifetiyle kurulu elektrik gücü ile sayaçtaki tüketim miktarının, sayacın takıldığı tarihe göre karşılaştırılması yapılmalı, sayaca herhangi bir müdahalenin bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre sanığın hukuki durumu tayin edilmelidir.

    Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve noksan soruşturma ile verilen Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri ise, "Sanığın sayaçtan geçirmek suretiyle abone olmaksızın elektrik kullanmasından ibaret eyleminde, sayaçtaki tüketim miktarına göre borcunu ödemesi mümkün olduğundan, karşılıksız yararlanma amacı bulunmamaktadır. Olay özel hukuk ihtilafından ibarettir. Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.06.1997 gün ve 129-140 sayılı kararında ve Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında aynı görüş benimsenmiştir. Bu nedenle Yerel Mahkemece sanık hakkında verilen beraat kararının, Özel Dairece onanması isabetli bulunduğundan, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,

    1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

    2-Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 30.03.2006 gün ve 22810-2947 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,

    3- Noksan soruşturma ile kurulan Siverek Sulh Ceza Mahkemesinin 29.11.2002 gün ve 414-663 sayılı hükmünün BOZULMASINA,

    Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 09.05.2006 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 16.05.2006 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

    Hemen Ara