Esas No: 2017/776
Karar No: 2018/12
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2017/776 Esas 2018/12 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2017 / 776 KARAR NO : 2018 / 12 KARAR TR : 29.1.2018 |
ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : S. J. S. A.Ş.
Vekilleri : Av. M. R.B., Av. A. Ç. C., Av. E.K.
Davalı : Büyükçekmece Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. A.M.
O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili Şirkete sigortalı 34 … 1547 plakalı aracın, 19.10.2015 tarihinde sürücüsünün sevk ve idaresinde İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, Muratçeşme mahallesi üzerinden E-5 karayoluna ilerlediği sırada, yoldaki çukura düşmesi sonucu hasara uğradığını; bu konuyla ilgili müvekkiline yapılan hasar ihbarında “34 … 1547 plaklı aracı ile 19.10.2015 Pazartesi günü saat 10:00 civarında Tepecik’ten E-5 Karayoluna ilerlerken Muratçeşme Mevkiine geldiğinde belediyenin yola açmış olduğu çukuru fark edemediğini ve çukura düştüğünü, aracının alt kısımlarında maddi hasar oluştuğunu” belirtilmesi üzerine düzenlenen ekspertiz raporunda, “kaza anı resimleri üzerinde yapılan tetkiklerde, hadisenin hasar beyanında belirtilen yer ve şekilde meydana gelebileceği kanaatine varıldığı"nın belirtilmiş olduğunu; davaya konu kaza nedeniyle sigortalı araçta meydana gelen hasar miktarının 2.889,38.-TL olduğu şeklinde görüş bildirildiğini; kazanın, davalı İdarenin sorumluluk sahasındaki yolu, trafikte seyreden araçların güvenliğini tehlikeye sokacak vaziyette bulundurması nedeniyle meydana geldiğinden, kazanın oluşumunda davalı Büyükçekmece Belediyesinin asli kusurlu olduğunu; müvekkilinin kaza nedeniyle 01.04.2015 tarihinde sigortalısına 2.889,38.-TL ödeme yaptığını, bu nedenle, TTK’nun 1472.maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef ve rücu hakkına sahip olduğunu; KTK.nun 13.maddesi uyarınca, Karayolunun yapım ve bakımı ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü bulunduğunu; kazanın meydana geldiği yolun davalı Belediyenin sorumluluk alanı içinde olduğunu; davalının sorumluluk alanındaki yolda açılmış bulunan çukura herhangi bir müdahalede bulunmayıp, trafikte seyreden araç sürücülerinin güvenliğini tehlikeye sokacak vaziyette bulundurulması, yolun bakım ve onarımının yapılmaması, bu yolda araç kullanan sürücüleri uyarmak için gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmaması ve uyarıcı işaret levhalarının bulundurulmaması neticesinde müvekkili şirkete sigortalı aracın hasara uğramasından dolayı asli kusurlu olduğunu; gerek KTK.nun 110. maddesi gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü kararı uyarınca davanın çözümünde adli yargı yerlerinin görevli bulunduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 2.889,38.-TL sigorta rücu tazminatının, sigortalıya ödeme tarihi olan 09.11.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle, 21.4.2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
BÜYÜKÇEKMECE 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 15.2.2017 gün ve E: 2016/234, K:2017/65 sayı ile, “(…) Dava davacı şirkete sigortalı bulunan aracın yoldaki çukura düşmesi sonucu meydana gelen hasar bedelinin davalı belediyenin kusurundan kaynaklandığından bahisle davacı şirket taralından sigortalısına ödenmesi üzerine hasar bedelinin davalı idareden tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 13/06/2016 tarih ve 2015/17735 esas 2016/5305 karar sayılı ilamında ve yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29/06/2016 tarih ve 2014/1163 esas 2016/909 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; belediyelerin de içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişileri, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerin yasal tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir.
Davalı belediyenin yol bakım ve onarımına ilişkin ihmalinden kaynaklanan zararın hizmet kusuru teşkil ettiği, bu nedenle İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2. Maddesi uyarınca uyuşmazlıkta idari yargının görevli bulunduğu nazara alınarak davanın HMK.nun 114/b. maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından aynı Kanunun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı belediyenin yol bakım ve onarımına ilişkin ihmalinden kaynaklanan zararın hizmet kusuru teşkil ettiği, bu nedenle idari yargılama usulü hakkındaki kanunun 2. Maddesi uyarınca uyuşmazlıkta idari yargının görevli bulunduğu nazara alınarak davanın HMK"nun 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından aynı kanunun 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu defa, aynı istemle, 21.4.2017 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 5.İDARE MAHKEMESİ; 2.5.2017 gün ve E:2017/871 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkilen arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayı Yasanın 19/01/2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir"; Geçici 21. maddesinde de "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" denilmiştir.
Belediye aleyhine İdare Mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesi"nin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 08/12/2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 ve 08/11/2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun"dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir, itiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir." hükmüne varmıştır.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin benzer bir konuda İdare Mahkemesi"nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumluluklar ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; davacı şirket tarafından, şirkete Kasko Sigortası Poliçesi kapsamında sigortalı bulunan 34 … 1547 plaka sayılı aracın 19.10.2015 tarihinde Büyükçekmece İlçesi, Murat Çeşme Mahallesi üzerinde E-5 kara yolunda seyir halinde iken yoldaki çukura düşmesi sonucu meydana geldiği iddia edilen hasar nedeniyle sigortalıya ödenen 2.938,38-TL tutarın fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalarak ödeme tarihi olan 09.11.2015 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte rücuan tazmine karar verilmesi istemiyle Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E:2016/234 sayılı dosyası ile ikame edilen davada 15.02.2017 tarih ve K:2017/65 sayılı ilam ile uyuşmazlığın çözümü hakkında idari yargının görevli olduğu gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verilmesine müteakip Mahkememiz nezdinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un Yargı Mercilerinin Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurmaları başlıklı 19. maddesinde; Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı merciinin davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurabileceği ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği, yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalarını Uyuşmazlık Mahkemesine göndereceği hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E:2016/234 sayılı dosyası ile ikame edilen davada 15.02.2017 tarih ve K2017/65 sayılı ilam ile uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 9. maddesi uyarınca Mahkememizde ikame edilen davada 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un Yargı Mercilerinin Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurmaları başlıklı 19. maddesi uyarınca görevli yargı kolunun belirlenmesi için dava dosyasının Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E:2016/234 sayılı dosyasının aslı ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Mahkememiz"in Görevsizliğine, uyuşmazlığın çözümü için görevli yargı kolunun belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 29.1.2018 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından sigortalı 34 … 1547 plakalı aracın, 19.10.2015 tarihinde sürücüsünün sevk ve idaresinde İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, Muratçeşme mahallesi üzerinden E-5 karayoluna ilerlediği sırada, yoldaki çukura düşmesi sonucu hasara uğradığı, araçta meydana gelen hasar miktarının 2.889,38.-TL olduğu, kaza nedeniyle 01.04.2015 tarihinde sigortalısına 2.889,38.-TL ödeme yapıldığı; davacı Şirket tarafından, davalının sorumluluk alanındaki yolda açılmış bulunan çukura herhangi bir müdahalede bulunmadığı, trafikte seyreden araç sürücülerinin güvenliğini tehlikeye sokacak vaziyette bulundurduğu, yolun bakım ve onarımını yapmadığı, bu yolda araç kullanan sürücüleri uyarmak için gerekli güvenlik tedbirlerini almadığı, uyarıcı işaret levhalarını bulundurulmadığı iddiasıyla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 2.889,38.-TL. hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 5.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 15.2.2017 gün ve E:2016/234, K:2017/65 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 5.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 15.2.2017 gün ve E:2016/234, K:2017/65 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.1.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Şükrü BOZER
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Mehmet AKSU
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Ahmet Tevfik ERGİNBAY
Üye Turgay Tuncay VARLI
|
KARŞI OY
03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 29.1.2018
ÜYE
Turgay Tuncay VARLI