Esas No: 2014/799
Karar No: 2014/904
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/799 Esas 2014/904 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 799 KARAR NO : 2014 / 904 KARAR TR : 13.10.2014 |
ÖZET : 2918 sayılı Yasa’nın Ek 2/3. mad-desi uyarınca, aracın 60 gün süre ile trafik-ten men edilmesine ilişkin verilen kararın iptal edilmesi istemiyle açılan davanın, 2918 ve 5326 sayılı Yasa hükümleri uyarınca İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : B.Ö.
Davalı : İstanbul Valiliği
O L A Y : Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce yapılan incelemede 34 EJ 6540 plaka sayılı aracın yasa dışı taşımacılık yaptığının tespit edildiğinden bahisle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3 ve 34. maddeleri uyarınca, sürücü belgesi sahibi G.S. adına 13.10.2012 tarih ve GO-154441 seri-sıra, aynı Kanun’un Ek 2/3. maddesi uyarınca da araç sahibi davacı adına 13.10.2012 tarih ve GO-154442 seri-sıra numaralı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanakları düzenlenerek sırasıyla ayrı ayrı 2.022,00 TL ve 1.950,00 TL idari para cezası verilmiş ve ayrıca bu tutanaklara istinaden düzenlenen 13.10.2012 tarih ve 0214095 sayılı Araç Trafikten Men Tutanağı ile araç 60 gün süre ile trafikten men edilerek muhafaza altına alınmıştır.
Davacı, araç trafikten men tutanağının iptal edilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 1. İDARE MAHKEMESİ: 16.10.2012 gün ve E:2012/1889, K:2012/1639 sayı ile; 2918 sayılı Kanun’un 112. maddesinde, sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki suçlarla ilgili davalara Trafik Mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde ise yetki verilen Sulh Ceza Mahkemelerinde bakılacağının düzenlendiği açıklanarak, davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar kesinleşmiştir.
Davacı, aynı istemle, sürücü belgesi sahibi G.S. ise adına verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle adli yargı yerine ayrı ayrı dilekçeler ile itirazda bulun-muşlar, Mahkemece açılan davaların birleştirilmesine ve davanın Mahkemenin 2012/5581 esası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
İSTANBUL 3. SULH CEZA MAHKEMESİ:18.10.2012 gün ve D.İş No:2012/5581, K:2012/5581 sayı ile; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesine göre idari para cezası yanında idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması ve dava konusu edildiği nedeniyle davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, yapılan itiraz İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kesin olarak reddedilmiştir.
Sürücü belgesi sahibi G.S.’un, uyuşmazlığın giderilmesi için kararın kanun yararına bozulması istemiyle verdiği dilekçesi üzerine, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 1.10.2013 gün ve …./60144 sayılı yazısı ile, İstanbul 1. İdare Mahkemesi ile İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilebilmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 15. maddesine göre dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği açıklanarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 5.11.2012 gün ve D.İş:2012/230 sayılı kararının bozulması istemiyle dava dosyasının gönderildiği Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nce, 27.2.2014 gün ve E:2013/17824, K:2014/2988 sayı ile, kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğinin yerinde görüldüğü gerekçesiyle, İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 5.11.2012 gün ve D.İş:2012/230 sayılı kararının bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına karar verilmiş, dava dosyası İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkeme-si’nce,Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 13.10.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Olay kısmında belirtildiği üzere, “davacı Burhan Özçakıroğlu tarafından araç trafikten men tutanağının iptal edilmesi istemiyle açılan dava yönünden” tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
1- 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.
Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürüle-bilecektir.
2- 2247 sayılı Yasanın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler ” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.
Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.
Olayda, Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 27.2.2014 gün ve E:2013/17824, K:2014/2988 sayılı kararı gereği, İstanbul 1. İdare Mahkemesi ile İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilebilmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 15. maddesine göre dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 5.11.2012 gün ve D.İş:2012/230 sayılı kararının bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına karar verilmesi üzerine, dava dosyası İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nce re’sen Mahkememize gönderilmiştir.
Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasada öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Sulh Ceza Mahkemesince re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerek Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 2918 sayılı Yasa’nın Ek 2. maddesi üçüncü fıkrası uyarınca davacı adına kayıtlı aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin tutanağın iptal edilmesi istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için, aynı maddi olaydan kaynaklanan aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ve para cezası verilmesine ilişkin işlemlerin 2918 ve 5326 sayılı Kanunlar uyarınca, ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Araçların tescil edildikleri amacın dışında kullanılması” başlığı altında düzenlenen Ek 2. maddesi, üçüncü fıkrasında, “(Ek fıkra: 31/5/2012-6321/3 md.) İlgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dâhilinde ticari amaçlı yolcu taşıyan kişiye, araç sahibine, bağlı bulunduğu durak, işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrada gösterilen idari para cezası üç kat olarak, fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde tekerrürü halinde ise beş kat olarak uygulanır. Ayrıca, araç her defasında altmış gün süre ile trafikten men edilir” hükmü yer almış iken, Anayasa Mahkemesi 11.9.2014 gün ve E:2014/52 sayı ile, fıkrada yer alan “araç sahibine” ibaresi ile “Ayrıca, araç her defasında altmış gün süre ile trafikten men edilir” cümlesinin araç sahibi yönünden iptaline karar vermiş, ancak karar henüz yayımlanmamıştır.
Uyuşmazlık Mahkemesi, 2918 sayılı Yasa’nın 116. maddesi kapsamında araç tescil plakasına göre düzenlenenler dışında trafik zabıtasınca uygulanan idari para cezalarına karşı açılan davaları; bu uygulamanın idari ceza kapsamında bulunması; Yasada idari cezalarla ilgili davalarda görevli yargı yerini açıkça belli eden bir hükme yer verilmemesi;12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı Kanun’un 20.maddesi ile yapılan değişiklikten önceki hali ile, bu Yasada gösterilen adli cezalara hükmetmekle görevli mahkemeye işaret eden 112. maddeye de herhangi bir atıfta bulunulmamış olması karşısında ve göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüş iken; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra; öngörülen trafik para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda da bu para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşıldığından, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari
yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326
sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davaların görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varmıştır.
Uyuşmazlığın esasını oluşturan, aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin karara gelince:
13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, ”Bu kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir” denilmiş; “Motorlu Araçlara Ait Şartlar” başlığı altında düzenlenen beşinci kısım ikinci bölümünde yer alan 30.maddesinde araçların teknik şartlara uygunluğu,31.maddesinde araçlarda bulundurulması zorunlu gereçler,32.maddesinde adres değiştirme ve araçlar üzerindeki değişiklikleri bildirme, Ek 2. maddesinde araçların tescil edildikleri amacın dışında kullanılması; altıncı kısım üçüncü bölümde düzenlenen “Sürücülerin Uyacağı Diğer Kurallar” başlıklı 65.maddesinde araçların yüklenmesi ile ilgili esaslar, uyulması gereken kural-lar,uymayanlara verilecek cezalar ve araçların hangi koşullarda trafikten men edileceklerine ilişkin hususlar ayrıntılı ve idarece tek yanlı kurallar şeklinde belirlenmiş,79.maddesinde de, trafikten men edilen araçlar ile ilgili işlemlerin usul ve esaslarının yönetmelikle belirleneceği düzenlenmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Saklı tutulan hükümler” başlığını taşıyan 19. maddesinde, “(1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;
a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
b) İşyerinin kapatılması,
c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,
gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır” denilmiştir.
Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde," (1) Bu Kanunun;
a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,
uygulanır" hükmü yer almış olup; bu Kanun’un genel hükümleri arasında yer alan 27. maddesinin (1) numaralı bendinde, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren engeç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği öngörülmüştür.
Buna göre, Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, Kanun’un 19. maddesinde sayılan yaptırımlar saklı tutulmak kaydıyla, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanun’un Adli Kovuşturma ve Cezaların Uygulanması başlıklı Dokuzuncu Kısım’a dahil 112. maddesinin ilk paragrafında da; sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki hafif para cezasını veya bu kanundaki hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılacağı ifade edilmiş; böylelikle araçların belirli bir süre için trafikten men edilmelerine ilişkin uygulamalar, trafik ve sulh ceza mahkemelerinin görevi dışında tutul- muş iken;12.7.1013 tarihli 6495 sayılı Kanun’un 20.maddesiyle yapılan değişiklik ile, maddenin birinci fıkrası“ Bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevlilerin ve trafik tescil kuruluşlarının yetkilendirildiği haller hariç olmak üzere, sürücü belgelerinin geri alınmasına ve iptaline sulh ceza mahkemeleri karar verir ”denilerek yeniden düzenlenmiştir.
Olayda; davacının, tescil edildiği amacın dışında kullandığından bahisle aracının 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin işlemlerin ayrıntılı idari kurallarla düzenlendiği, kesin ve yürütülmesi zorunlu idari bir işlem olduğu, 2918 sayılı Kanun’un 112. maddesinde, aracın geçici olarak ( belirli bir süre için ) trafikten men edilmesi hususunun sulh ceza mahkemelerinin görevine dahil edilmediği, aynı şekilde 5326 sayılı Kanun’un 19. maddesinde de, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için kara nakil aracının trafikten alıkonulmasına ilişkin hükümlerin geçici istisnalar içinde sayıldığı hususu da dikkate alındığında; aracın altmış gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin kararın iptali istemiyle açılan davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nce yapılan başvurunun 19.madde kapsamında kabulü ile, İstanbul 1. İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 16.10.2012 gün ve E:2012/1889, K:2012/1639 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.10.2014 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |