Esas No: 2006/10-114
Karar No: 2006/117
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/10-114 Esas 2006/117 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2006/10-114 E., 2006/117 K.
"İçtihat Metni"
Hükümlü M.... U... Y....."ın kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı TCY"nın 7. maddesi aracılığı ile 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay süreyle hapsine, emanetin 2004/892 sırasında kayıtlı bulunan uyuşturucu maddenin TCY"nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine ilişkin İstanbul 6.Asliye Ceza Mahkemesinden verilip temyiz edilmeksizin kesinleşen 15.06.2003 gün ve 367-738 sayılı hükme karşı Adalet Bakanı tarafından kanun yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10.Ceza Dairesi 22.02.2006 gün ve 6-2748 sayı ile;
"Sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak olarak kabul edilmiş olması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/2. maddesine göre, sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilmesi gerektiği, ancak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranılmaması halinde cezanın infaz edilmesi gerekeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul 6.Asliye Ceza Mahkemesinin 15.06.2005 gün ve 367-738 karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına; dosyanın, müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığı makamına tevdiine," karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 24.03.2006 gün ve 212215 sayı ile;
"Yasa yararına bozma isteminin davanın esasını çözen mahkûmiyet hükmüne yönelik olduğunu, somut olayda bozma nedeninin daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirdiğini, bu nedenle Yerel Mahkemede yeniden yargılama yapılmasına olanak bulunmadığını, dolayısıyla bozma doğrultusunda karar verme görevinin hükmü yasa yararına bozan Yargıtay"ın Özel Dairesine ait olduğunu, bu durumda yeniden yargılama yapılması sonucunu doğuracak biçimde dosyanın müteakip işlerin yapılması için hükmü veren mahkemeye gönderilmesine karar verilemeyeceğini," ileri sürerek itiraz yoluna başvurmuş, Özel Daire bozma kararından "dosyanın müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmesi" ibaresinin çıkartılmasına, hükümlü hakkında kanun yararına bozma istemi doğrultusunda bir karar verilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurduğu saptanan M.... U... Y....."ın yargılaması sonunda Yerel Mahkeme, hükümlünün bu suçtan dolayı 5237 sayılı TCY"nın 7. maddesi aracılığı ile 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay süreyle hapsine, emanetin 2004/892 sırasında kayıtlı bulunan uyuşturucu maddenin TCY"nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar vermiş, bu hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Adalet Bakanı tarafından, hükmün yasa yararına bozulması yolunda istemde bulunulması üzerine Özel Daire; 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmolunması gerektiğini, cezanın ancak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uygun davranmaması halinde infaz edilebileceğini belirterek hükmü bozmuş ve müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasını kararlaştırmıştır.
Yargıtay C.Basşavcılığı ise, kullanma amacıyla uyuşturucu bulunduran kişi hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilmesi gerektiği ve cezanın infazının ancak bu tedavi ve tedbire uyulmaması halinde mümkün olacağından bahisle, dolayısıyla daha az ceza verilmesini gerektiren bir nedenle hükmü yasa yararına bozan Özel Dairenin CYY"nın 309/4-d maddesi uyarınca aynı zamanda cezaya da kendisinin hükmetmesi gerektiğini belirterek, bu karara itiraz etmiştir.
Kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçu, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 191. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin 1. fıkrasında: kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma eylemleri, 765 sayılı Türk Ceza Yasasındaki gibi 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezasını gerektiren seçimlik hareketli suçlar olarak düzenlenmiş ise de, 2. fıkrasında: uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte kullanmak için bu maddeleri satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında da denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesi bir zorunluluk olarak öngörülmüştür. Maddenin 5. fıkrasında ise, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullananların, bu maddeleri kullanmak için satın almaları, kabul etmeleri veya bulundurmaları nedeniyle hükmolunan cezanın, ancak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmaması hâlinde infaz edileceği, belirtilmektedir. 191. maddedeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, uyuşturucu madde kullanan ve bu amaçla bulunduran kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesi zorunludur; bu durumda maddenin 1. fıkrasına göre hükmedilen ceza da infaz olunmayacaktır. Esasen bu hususta, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı 5237 sayılı Yasanın 191/1. maddesi uyarınca kurulan mahkûmiyet hükmünün, hükümlü hakkında aynı zamanda tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilmesi gerektiğinden bahisle yasa yararına bozulması sonrasında, bu yeni kararı Yargıtay Özel Dairesinin mi yoksa Yerel Mahkemenin mi vermesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Adalet Bakanının istemi üzerine "yasa yararına bozma" kurumu 5271 sayılı CYY"nın 309. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre Yargıtay, istem yazısında ileri sürülen hukuka aykırılığı varit görürse, hükmü bozacaktır. Davanın esasını çözen nitelikteki kararlardan olan mahkûmiyet hükmünün yasa yararına bozulması durumunda Yerel Mahkemede yeniden yargılama yapılabilmesi için, bozma nedeninin: hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran bir usul işlemine ilişkin olması gerekir.
Hükmün, sayılanlar dışındaki bir nedenle bozulması durumunda, Yerel Mahkemede yeniden yargılama yapılması olanaksızdır. Bu durumda, hükmün bozulması ile yetinilecektir. Ancak, CYY"nın 309/4-d maddesindeki buyurucu kural gereği, bir mahkûmiyet hükmüne ilişkin bozma nedeni, hükümlünün cezasının kaldırılmasını veya daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa, bu takdirde Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi hükümlünün cezasının kaldırılmasına veya daha hafif cezaya kendisi hükmetmek zorundadır. Tedavi ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Somut olayda, davanın esasını çözen nitelikteki mahkûmiyet hükmünün bozulması nedeni, hükümlüye öncekinden daha farklı ve az ceza verilmesini gerektirdiğine göre, yasa yararına bozma sonrasında Yerel Mahkemece yeniden yargılama yapılması ve hüküm kurulmasına yasal olanak bulunmamaktadır; Yargıtay Özel Dairesinin, 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 191. maddesine göre hükümlü hakkında uygulanacak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirini takdir edip saptaması zorunludur.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararından, "dosyanın müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmesi" ibaresinin çıkartılmasına, hükümlü hakkında uygulanacak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin belirlenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22.02.2006 gün ve 6-2748 sayılı bozma kararından, "dosyanın müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmesi" ibaresinin çıkartılmasına, dosyanın yasa yararına bozma kararı doğrultusunda hükümlü hakkında uygulanacak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin belirlenmesi için Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine,11.04.2006 günü oybirliği ile karar verildi.