Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2009/144 Esas 2009/337 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2009/144
Karar No: 2009/337

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2009/144 Esas 2009/337 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         2009/144 E.  ,  2009/337 K.
  • 2499 SAYILI SERMAYE PIYASASI KANUNU UYARINCA VERILEN IDARI PARA CEZASINA KARŞI AÇILAN DAVANIN ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI
  • SERMAYE PİYASASI KANUNU (2499) Madde 47/A

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : C.Ç.

 Vekilleri         : Av. A.b. - Av. M.Ç.

Davalılar        : 1-Sermaye Piyasası Kurulu

Vekili              : Av. A.ö. Y.

                          2-Yatırımcıları Koruma Fonu (Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş)

Vekili              : Av. A.T.T.

 O L A Y : Davacının yönetim kurulu başkanı olduğu F. Dinlenme Yerleri A.Ş.’nin, Seri:VIII No:39 sayılı Kurul Tebliğinin 10. maddesinde yer alan hükümlere aykırı olarak, tahsisli sermaye artırımına ilişkin 25.1.2006 tarihli özel durum açıklamasından sonra sermaye artırımının akibeti konusunda altmış günlük süre içerisinde herhangi bir özel durum açıklamasında bulunmaması nedeniyle Sermaye Piyasası Kurulu Karar Organı’nın 21.7.2006 tarih ve 32/903 sayılı kararı ile, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47/A maddesi  uyarınca 10.980.-YTL idari para cezası verilmiş ve durum Yatırımcıları Koruma Fonuna ait 26.7.2006 tarih ve F.4/973-6941 sayılı yazı ile davacıya bildirilmiştir.

Davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

ANKARA 9. SULH CEZA MAHKEMESİ; 18.1.2007 gün ve Müt:2006/1236 sayı ile, itirazcı hakkında Yatırımcıları Koruma Fonunun 26.7.2006 tarih ve F.4/973-6941 sayılı tutanağı ile tebliğ edilen Sermaye Piyasası Kurulu"nun 21.7.2006 tarih ve 32/903 sayılı kararı ile, Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47/A maddesi uyarınca idari para cezası tahakkuk ettirdiği, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından tahakkuk ettirilen idari para cezasının, idarenin kamu gücünü kullanarak yaptığı biri işlem olduğu, idari yaptırımın bu yüzden idari yargının denetimi dışında tutulmasının idarenin yargısal denetiminin etkin ve doğal bir şekilde gerçekleşmemesi sonucunu doğuracağı, Anayasa"da adli ve idari yargı ayrımına gidilmiş olup, idari ihtilafların hallinde idare ve vergi mahkemeleri ile Danıştay’ın yetkili kılındığı, dolayısıyla, kural olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargının görevli olacağı, özel hukuk alanına giren konularda ise adli yargıya görev düşeceği, kamu gücünün kullanılması ile ilgili bir idari işlemin uygulanmasından çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde idari yargının yetkili olacağı, Sermaye Piyasası Kurulu"nun da itiraz konusu idari yaptırım kararında kamu gücünü kullanarak idari para cezasını verdiği, bu yüzden uyuşmazlığın idari yargıda çözümlenmesi gerekeceği, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesi ile değiştirildiği, bu nedenle, bu davaya bakmakla idare mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

            Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin davayı görev yönünden reddederek dosyanın Ankara İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermesi üzerine dosyanın esas kaydının yapıldığı Ankara 9. İdare Mahkemesi’nce, Yatırımcıları Koruma Fonu hasım mevkiinden çıkarılmıştır.

 ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ; 25.2.2009 gün ve E:2007/243 sayı ile, C.Ç.vekili tarafından 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu"nun 47/A maddesi uyarınca 10.980,00TL idari para cezası ile cezalandırılması işleminin iptali istemiyle Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı"na karşı dava açıldığı, dava dosyasının incelenmesinden; davacı adına Sermaye Piyasası Kurulu Karar Organınca 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu"nun 47/A maddesi uyarınca 10.980,00TL idari para cezası verilmesine karar verildiği, davacı tarafından anılan idari para cezasının iptali istemiyle Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2006/1238 Müt sayılı esasında açılan davada Mahkemesince 18.1.2007 günlü kararla, davanın idari yargının görevine girdiğinden bahisle görev ret kararı verilmesi üzerine Mahkemelerinde bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47/A maddesinden ve 31.3.2005 gün ve 25772 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun muhtelif maddelerinden söz ederek, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47/A maddesi uyarınca uygulanan idari para cezası yaptırımından kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. ve 27. maddeleri göz önüne alındığında ve 2499 sayılı Yasa’da dava açılacak yargı merciinin gösterilmemiş olması nedeniyle, görevli mahkemenin sulh ceza mahkemesi olduğu sonucuna ulaşıldığı, nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 26.12.2007 gün ve E:2007/150, K:2007/371 sayılı kararının da bu yönde olduğu, öte yandan, dava konusu işlemin tesisinden sonra 2499 sayılı Kanun’un 47/A maddesi, 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 373. maddesi ile değiştirilmiş ise de; bu hükümde de göreve ilişkin herhangi bir düzenleme getirilmediğinin görüldüğü, bu nedenlerle, adli yargının görev alanına giren davanın, 2577 sayılı Yasa’nın 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca görev yönünden reddi gerektiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve davanın Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bir karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Erdoğan BUYURGAN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Gürbüz GÜMÜŞAY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 28.12.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

 İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında davalı olarak, Sermaye Piyasası Kurulu yönünden doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, bir şirketin yönetim kurulu başkanı olan davacıya, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından çıkarılan Tebliğ hükmüne aykırı hareket edildiğinden bahisle, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47/A maddesi uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu"nun “İdari Para Cezaları” başlıklı 47/A  maddesinde(Ek:15/12/1999 - 4487/26 md.; Değişik: 23/1/2008-5728/373 md.), “Bu Kanuna dayanılarak yapılan düzenlemelere, belirlenen standart ve formlara ve Kurulca alınan genel ve özel nitelikteki kararlara aykırı hareket ettiği tespit edilen gerçek kişiler ve tüzel kişilere, gerekçesi belirtilmek suretiyle Kurul tarafından onbeşbin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Kanunun 40/C maddesinin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe uymayan üyelere Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği Yönetim Kurulunca beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Kanunun 40/D maddesinin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe uymayan üyelere, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Yönetim Kurulunca bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Birlik, verdiği cezaları ilgiliye tebliğ eder ve tahsil ve gelir kaydı için Yatırımcıları Koruma Fonuna bildirir.

İdarî para cezalarının verilmesini gerektiren fiillerin tekrarı halinde, verilen para cezası iki katı, ikinci ve müteakip tekrarlarda üç katı artırılarak uygulanır. Bu cezaların verildiği tarihten itibaren iki yıl içinde idarî para cezası verilmesini gerektiren aynı fiil işlenmediği takdirde önceki cezalar tekrarda esas alınmaz” hükmü yer almıştır.

Olayda,  idari para cezasının iptali istemiyle dava açılmış olup; 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda, bu cezaya karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.           

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanun’un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde,       “ (1) Bu Kanunun;

            a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

            b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

            uygulanır.” denilmiştir.      

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterildiği durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

            İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezalarına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 9. İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18.1.2007 gün ve Müt:2006/1236 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Hemen Ara