Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/16 Esas 2019/100 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2019/16
Karar No: 2019/100

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/16 Esas 2019/100 Karar Sayılı İlamı

 

 

 

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/16

KARAR NO   : 2019/100      

KARAR TR    : 28/01/2019

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                                                   : Allianz Sigorta Anonim Şirketi

          Vekili                                                      : Av. F. Ö. İ. K.

          Davalı                                                  : Defne Belediye Başkanlığı

          Vekili                                                      : Av. F. E. Av. M. Y.

 

          O L A Y                        :Davacı vekili dava dilekçesi ile; Kasko sigorta poliçesi kapsamındaki sigortalısının 31 AN 779 plakalı aracıyla yapmış olduğu hasarlı trafik kazasında yoldaki çukurlar nedeniyle davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle sigortalısına ödemiş olduğu, 4.385,54 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle Defne (Yeşilpınar) Belediye Başkanlığı" na karşı 05/11/2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          HATAY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 13.03.2014 gün ve E:2013/647, K:2014/145 sayılı dosyasında "Tüm dosya münderecatının birlikte değerlendirilmesiyle mahkememizde açılan dava davalı idare aleyhine hizmet kusurundan dolayı açılmış rücuan tazminat davası olup Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin içtihatlarına göre davalı belediye tacir olmayıp haksız eylemi de ticari iş /niteliği taşımayacağından 1580 sayılı belediyeler kanununun 15.maddesi uyarınca belediyelerin sorumluluğunda bulunan karayollarının bakım ve onarımı belediyenin görevleri arasında olup belediyenin zorunlu kamu görevi dolayısıyla meydana gelen zararlar hizmet kusuru sonucu doğmuş olacağından tazminat davasının davalı idare bakımından çözümlenme yeri idari yargı olup bu tür davanın idare mahkemesinde davalı aleyhine tam yargı davası olarak açılması gerektiği" gerekçesiyle HMK"nun 114/1-b ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle Usulden Reddine karar vermiş, temyiz edilen kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 19/12/2017 gün, E:2017/4332, K:2017/11863 sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Davacı vekili aynı taleple 12/03/2018 tarihli dilekçe ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

          HATAY 1. İDARE MAHKEMESİ: 13.12.2018 gün ve E:2018/516sayı ile "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun “Olumsuz Görev Uyuşmazlığı” başlıklı 14.maddesinde, "Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerektiği ve bu uyuşmazlığın giderilmesinin, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebileceği” hükmüne, “Yargı Merciince Yapılacak İşlemler” başlıklı 15.maddesinin b bendinde ise, “Olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyaları, son görevsizlik kararını veren yargı merciince, bu kararın kesinleşmesinden sonra, ceza davalarında doğrudan doğruya diğer davalarda ise taraflardan birinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenir.” hükmüne yer verilmiştir.

          Dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/647 esasına kaydedilen davanın açıldığı ve anılan Mahkeme tarafından 13/03/2014 tarihinde K:2014/145 sayılı kararla görevli Mahkemenin İdare Mahkemesi olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar verildiği ve söz konusu kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin E:2017/4332, K:2017/11863 sayılı kararıyla düzeltilerek onandığı, bunun üzerine Mahkememizin E:2018/516 esasına kayden açılan davada Mahkememiz tarafından 18/05/2018 gün ve K:2018/726 sayılı kararla, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar verildiği, söz konusu kararın istinaf yolu kapalı olmak üzere kesinleştiği, bunun üzerine davacı tarafından verilen 12/09/2018 havale tarihli dilekçe ile olumsuz görev uyuşmazlığı çıkartmak suretiyle dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.

          Açıklanan nedenlerle; Mahkememiz dava dosyası ile Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E:2013/647 sayılı dosyasının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 15.maddesi uyarınca görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine" karar vererek 28.12.2018 tarih ve 2018/516 E. sayılı üst yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 07.01.2018 tarihinde kaydedilmiştir.

                        İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 28/01/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası bilgileri ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığınınsasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU"nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davalı Belediyenin sorumluluk alanında meydana gelen ve davacı şirket tarafından sigortalanan aracın hasar görmesiyle sonuçlanan kaza sebebiyle, davalı kurumun kusurlu olduğu ileri sürülerek rücuen tazminat istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Hatay 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13/03/2014 gün ve E:2013/647, K:2014/145 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

 

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Hatay 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13/03/2014 gün ve E:2013/647, K:2014/145 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28/01/20119 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ  

 

Hemen Ara