Esas No: 2006/10-2
Karar No: 2006/47
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/10-2 Esas 2006/47 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık İ.. A.. Öcalan, karşılıksız çek keşidesi suçundan 15 milyar TL ağır para cezası ve 1 yıl süreyle çek hesabı açmaktan yasaklanma cezasına çarptırıldı. Ancak 4814 sayılı yasanın Geçici 2. maddesi uyarınca öngörülen üç aylık yasal süre beklenmeden eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi ve müdahilin davetiye ile çağrılmaması nedeniyle hüküm Yargıtay 10. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Kanun maddeleri olarak 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un Geçici Maddeleri 1 ve 2, madde 16/a ve madde 8 gösterildi.
Ceza Genel Kurulu 2006/10-2 E., 2006/47 K.
"İçtihat Metni"
Sanık İ…
….. A…
…. Öcalan"ın karşılıksız çek keşidesi suçundan 3167 sayılı Yasa"nın 16/1-3 maddesi uyarınca 15.000.000.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 1 yıl süreyle bankalarda çek hesabı açmaktan yasaklanmasına ilişkin Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 03.04.2003 gün ve 223-316 sayılı hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 10.Ceza Dairesince 19.01.2004 gün ve 8090-93 sayı ile;
"1- 08.03.2003 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 4814 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinde öngörülen 3 aylık yasal süre beklenip bu süre içinde çek tutarının veya karşılıksız kalan kısmının % 10 tazminatı ve 3167 sayılı Yasa"nın 16/a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte ödeyip ödemediği ve 8. maddesine göre düzeltme hakkını kullanarak hamilin zararını karşılayıp karşılamadığı araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine sözü edilen yasal süre beklenmeden ve eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi,
2- 4814 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi amir hükmü uyarınca anılan Yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki ilk duruşmaya gelmeyen şikayetçiye sonraki oturumda hazır bulunması veya bir vekil ile kendini temsil ettirmesi, duruşmaya gelmediği takdirde şikayetten vazgeçmiş sayılacağı hususunda usulüne uygun davetiye çıkarılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme 13.04.2004 gün ve 224-350 sayı ile;
"4814 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinde yargılamanın durmasını gerektiren bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine yargılamanın her evresinde (hazırlık, yargılama, infaz evreleri) ne yapılacağı açıkça belirtilmiş olup, bu nedenle yargılama sürdürülmüştür. Ayrıca Mahkememizce Yüksek Yargıtay"ın incelemesi ve denetlemesine olanak sağlamak için 21 numaralı belge olarak 14.07.2003 tarihli tutanak tanzim edilmiş, bu tutanakta; "bu dosya ile ilgili olarak borcun ödendiğine dair dosyaya hiçbir yasal belgenin ibraz edilmediği" madden saptanmıştır. Ayrıca son oturumda dahi borcun ödenmediği belli olduğuna göre bu hususun başlı başına bozma sebebi sayılması yasaya uygun görülmemiştir.
2. Bozma nedenine gelince; CMUK 365 ve müteakip maddelerde müdahil hukuku hüküm altına alınmış olup müdahile tebligat yapılması gerektiği yolunda bir hüküm bulunmamaktadır. Özel Yasa niteliğindeki 4814 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesinde de müdahil kavramından değil, şikayetçi kavramından söz edilmektedir. Bu nedenle müdahil sıfatını almış kişiye tebligat yapılmamıştır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii ve C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının 16.12.2005 günlü "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanığın karşılıksız çek keşidesi suçundan cezalandırılmasına ilişkin hüküm Özel Dairece;
1- 4814 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinde öngörülen 3 aylık yasal süre beklenip bu süre içinde sanığın çek tutarını veya karşılıksız kalan kısmını % 10 tazminatı ve 3167 sayılı Yasa"nın 16/a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte ödeyip ödemediği ve 8. maddesine göre düzeltme hakkını kullanarak hamilin zararını karşılayıp karşılamadığı araştırılıp sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine sözü edilen yasal süre beklenmeden ve eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi,
2- 4814 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi amir hükmü uyarınca anılan Yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki ilk duruşmaya gelmeyen şikayetçiye sonraki oturumda hazır bulunması veya bir vekil ile kendini temsil ettirmesi, duruşmaya gelmediği takdirde şikayetten vazgeçmiş sayılacağı hususunda usulüne uygun davetiye çıkarılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozmuştur.
Yerel Mahkeme gerekçeli kararında; hükümden sonra hakim, C.savcısı ve yazı işleri müdürü tarafından düzenlenip imzalanan ve içeriğinde, "4814 sayılı Yasada öngörülen üç aylık süre içinde bu dosyadaki borcun ödendiğine ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediğine" işaret edilen 14.07.2003 tarihli tutanağı ve sanık müdafiinin borcun henüz ödenmediğine dair bozma sonrası beyanlarını dayanak tutmuş, ayrıca suçun şikayetçisinin davaya müdahil olduğunu, davayı takip konusunda müdahile tebligat yapılmasının gerekmediğini belirterek önceki hükmünde direnmiş ise de, bozma sonrası duruşmaya müdahili davetiye ile çağırmıştır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem ve uygulama yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması istenen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir karardır. Bu nitelikteki bir kararın temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay"ın ilgili Dairesi ta-rafından yapılması gerekir.
İncelenen dosyada, bozma kararında araştırılması gereken hususa ilişkin olarak düzenlenen tutanak ve beyanın gerekçeli kararda tartışılıp dayanak alınması, ayrıca duruşmaya davet edilmemesi bozma nedeni sayılan müdahilin bozma sonrası duruşmaya davet edilmesi karşısında, Yerel Mahkemece her iki bozma nedenine eylemli biçimde uyulduğu ve bu hususların Özel Dairece incelenemediği anlaşılmaktadır. Özel Dairece incelenmeyen bir hususun doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması olanaksız bulunduğundan, saptanan eylemli uyma nedeniyle dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 21.03.2006 günü oybirliği ile karar verildi.