Esas No: 2006/10-1
Karar No: 2006/24
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/10-1 Esas 2006/24 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, karşılıksız çek keşide etmek suçundan 305 milyon TL ağır para cezası ile cezalandırılmış ve 1 yıl süre ile bankalarda çek hesabı açmaktan yasaklanmıştır. Sanığın temyiz itirazında, Yargıtay 10. Ceza Dairesi tarafından, mahkemenin usul yönünden hatalı karar verdiği gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. Yerel mahkeme, Geçici 2. maddesinde öngörülen 3 aylık sürenin yargılamanın durmasını gerektiren bir süre olmadığını ve yargılamanın devam edebileceğini belirterek, sanığın cezasını onaylamıştır. Ancak Ceza Genel Kurulu, Geçici 2. maddesine aykırı hareket edildiğine karar vermiştir. Ayrıca, Geçici 1. madde uyarınca şikayetçi ve vekiline maddede öngörülen şekilde bir tebligat yapılmadığı saptanmış, bu yönüyle direnme kararı isabetsiz bulunmuştur. Kanun maddeleri: 3167 sayılı Yasa, 4814 sayılı Yasa, 6183 sayılı Yasa.
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2004/69939
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ANKARA 10. Asliye Ceza
Günü : 31.03.2004
Sayısı : 56-290
Temyiz eden : Sanık ve o yer C.Savcısı
Sanığın karşılıksız çek keşide etmek suçundan, 3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesi uyarınca 305 milyon TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca 1 yıl süre ile bankalarda çek hesabı açmaktan yasaklanmasına, yasaklama kararının tüm bankalara duyurulmak üzere T.C. Merkez Bankasına bildirilmesine, para cezasının ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir aylık sürenin sona erdiği veya infaz aşamasında takside bağlanıp taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi nedeniyle geri kalan miktarının tamamının muaccel olduğu tarihten başlamak üzere 6183 sayılı Yasanın 51. maddesinde belirtilen gecikme zammı oranının yarısı oranında gecikme zammı uygulanmasına, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin sanıktan tahsiline ilişkin Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen, 02.04.2003 gün ve 1106–285 sayılı karar, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 10.11.2003 gün ve 6276–21434 sayı ile;
“1- 08.03.2003 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 4814 sayılı Yasa’nın geçici 2. maddesinde öngörülen 3 aylık yasal süre beklenip bu süre içinde çek tutarının veya karşılıksız kalan kısmının %10 tazminatı ve 3167 sayılı Yasa’nın 16/a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte ödeyip ödemediği ve 8. maddesine göre düzeltme hakkını kullanarak hamilin zararını karşılayıp karşılamadığı araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine sözü edilen yasal süre beklenmeden ve eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi,
2- 4814 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi amir hükmü uyarınca anılan yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki ilk duruşmaya gelmeyen müdahil vekiline sonraki oturumda hazır bulunması, duruşmaya gelmediği takdirde şikâyetten vazgeçmiş sayılacağı hususunda usulüne uygun davetiye çıkarılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,” isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
Yerel Mahkemece 31.03.2004 gün ve 56–290 sayı ile;
4814 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinde öngörülen 3 aylık süre yargılamanın durmasını gerektiren bir süre değildir. Yasa koyucunun amacı zaten yavaş işleyen yargının 3 ay işlemesini engellemek olmayıp, çeşitli evrelerde nelerin yapılacağını hükme bağlamaktır.
Mahkememiz bununla da yetinmemiş Yüksek Yargıtay’ın temyiz incelemesine esas olmak üzere 22 numaralı belge olarak belgelenen tutanakla;
“Bu dosya ile ilgili olarak 10.06.2003 tarihi itibari ile dosyaya borcun ödendiğine dair hiçbir yasal belge ibraz edilmediği görevli hâkim cumhuriyet savcısı ve yazı işleri müdürü tarafından saptanarak tutanak” dosyanın birinci sırasına konulmuştur.
Böylece Yüksek Yargıtay’ın 3 aylık sürenin dolmadan yargılama yapılamaz şeklindeki bozma kararına uyulmasının yasanın amacına uymayacağı kanaati ile karar verilmiş ayrıca yukarıda da izah edilmeye çalışıldığı şekilde yargılamanın durmasını gerektirecek hiçbir mani hüküm bulunmadığı da değerlendirilmiştir, gerekçeleriyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de, Sanık ve o yer C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli, 30.11.2005 gün ve 69939 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın karşılıksız çek keşide etmek suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlıklar;
4814 sayılı Yasa’nın geçici 2. maddesinde öngörülen 3 aylık yasal süre beklenilmeden karar verilmesinde ve aynı Yasanın geçici 1. maddesi amir hükmü uyarınca anılan yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki ilk duruşmaya gelmeyen müdahil vekiline sonraki oturumda hazır bulunması, duruşmaya gelmediği takdirde şikâyetten vazgeçmiş sayılacağı hususunda usulüne uygun davetiye çıkarılmasına gerek bulunup bulunmadığı,
Noktalarında toplanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde;
Sanık hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan kamu davasında, şikayetçinin usulüne uygun dilekçe ile davaya katıldığı ve kendini vekille temsil ettirdiği, sanığın, işleri bozulduğu için çek bedelini ödeyemediğini, ancak icra yoluyla bir kısım ödemede bulunduğunu savunarak, kısmi ödemeye ilişkin makbuz ettiği,
Mahkemece 19.12.2001’den 2.4.2003 tarihine kadar yeni çek yasasının yürürlüğe girmesi beklenerek, 2.4.2003 tarihli oturumda, sanığın 3167 sayılı Yasanın 4814 sayılı Yasa ile değişik 16. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Gerek katılan gerekse vekilinin bozmadan önceki hiçbir oturuma katılmadıkları, mahkemece de, 8.3.2003 gün ve 25042 sayılı R.G."de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 4814 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi uyarınca, şikayetçi ve vekiline maddede öngörülen şekilde bir tebligat yapılmadığı saptanmakla, bu yönüyle direnme kararı isabetsiz ise de, bozmadan sonra katılan vekili duruşmadan haberdar edilerek, duruşmada beyanı saptanmış olduğundan, 4814 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesindeki hususun, mahkemece eylemli olarak yerine getirildiği ve madde ile amaçlanan hususun gerçekleştiği,
Diğer yönden üç aylık yasal süre beklenilmeksizin sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi hususu da, 4814 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesine aykırı ise de, mahkemece ilk hükümden sonra, düzenlenen 10.6.2003 tarihli tutanakta borcun üç aylık yasa süre içinde de ödenmediğinin saptanması ve ayrıca direnme hükmünün verildiği 31.03.2004 tarihine kadar da maddede öngörüldüğü şekilde bir ödemenin yapılmadığının karşısında, Geçici 2. maddesindeki üç aylık bekleme süresi koşulunun da sonradan gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak, b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir karardır. Bu nitelikteki bir kararın temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İncelenen dosyada;
Yerel Mahkemece her iki nedene direnildiği belirtilmiş ise de, her iki bozma nedeninin eylemli olarak yerine getirildiği ayrıca, ilk hükümde yer almayan ve hükümden sonra düzenlenen 10.06.2003 tarihli tutanağa dayanıldığı anlaşılmaktadır. Bu yeni kanıt ve açıklamalar, Özel Daire denetiminden geçmemiştir. Özel Dairece incelenmeyen bir hususun doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması olanaksızdır. Diğer yönden ilk hükmün Özel Dairece; sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verildiği de göz önüne alındığından, dosyanın incelenmek üzere Özel Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın saptanan eylemli uyma nedeniyle, temyiz incelemesi için Yargıtay 10.Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 21.02.2006 günü oybirliği ile karar verildi.