Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/333 Esas 2016/387 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2016/333
Karar No: 2016/387

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/333 Esas 2016/387 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO      : 2016 / 333

          KARAR NO : 2016 / 387

          KARAR TR   : 26.9.2016

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılan tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

  

K  A  R  A  R

 

Davacı   lar   :   1-Kendi adına asaleten küçük çocukları; B.A., S.A.,

                          M.A., E.A. ve H.A. adına velayeten baba:

                          S.A.

                    2-Kendi adına asaleten küçük çocukları; B.A., S.A.,

                       M.A., E.A. ve H.A. adına velayeten anne:

                       H.A.

                    3-Z.A.

                    4-F.A.

Vekili          : Av. M.Ö.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av. M.A.

 

O L A Y     : 2.8.2013 günü, saat 19:00 sıralarında sürücü H.T.’ın sevk ve idaresindeki MS-HT 605 Alman plakalı minibüs ile ipek yolu Cizre’den Nusaybin istikametine seyir halindeyken Girmeli Beldesi giriş kavşak içine geldiğinde, Girmeli Beldesinden ana yola çıkış yapan İ.A. sevk ve idaresindeki tescilsiz motosikletin çarpışması sonucu çift taraflı yaralamalı, ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir.

Davacılar vekili dilekçesinde;  müvekkillerinin, hayatını kaybeden maktul İ.A.’nın, desteğinden yoksun kalan mirasçıları ve kardeşleri olduğunu; Nusaybin 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/422 E. Sayılı dosyası ile, 20.12.2013 tarihinde yapılan keşif ve bu keşif sonucunda 27.12.2013 tarihinde dosyaya sunulan bilirkişi raporu sonucunda Karayolları Genel Müdürlüğü’nün, 2918 sayılı KT.K’nın 7/a (Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmakla yükümlüdür.) maddesini ihlal ettiğinin saptandığını; keşif esnasında yapılan inceleme sonucunda; yol üzerinde ve kavşak içerisinde (Yol ver, kavşak, anayol gibi) trafiği düzenleyen ve sürücüler için ilerde yolun durumu hakkında uyaran ve bilgilendiren levhalar bulunmadığının tespit edildiğini;  müvekkillerinin, davalı kurum ve araç sürücüsünün kusur ve ağır ihmali sonucunda, müstakbel desteklerini kaybederek büyük bir maddi ve manevi zarara uğradıklarını ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davacı anne H.A. için şimdilik 1.000.00 TL. maddi, 15.000.00 TL. manevi olmak üzere toplam 16.000.00 TL.; davacı baba S.A. için şimdilik 1.000.00 TL. maddi, 15.000.00 TL manevi olmak üzere 16.000.00 TL.; her bir kardeş için (Yedi kardeş) 10.000.00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 70.000.00 TL. tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 8.7.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

NUSAYBİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 3.11.2015 gün ve E:2014/311, K:2015/587 sayı ile,  Mahkemelerinde yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; açılan davanın, maktul İ.A."nın geçirmiş olduğu trafik kazasında vefatı nedeni ile davacıların davalıdan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu; davacıların, 02.08.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında Nusaybin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/422 Esas sayılı dosyası içerisinde yer alan bilirkişi raporunda "yol üzerinde ve kavşak içerisinde trafiği düzenleyen ve sürücüler için ilerde yolun durumu hakkında uyaran ve bilgilendiren levhaların bulunmadığı" tespitinin yapılması ile davalı idarenin kazanın meydana gelmesinde kusurunun olması sebebiyle davalı idareye yönelik iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin Esas no:2013/2901, Karar no: 2014/2015 sayılı ilamında ve benzer ilamlarında; "Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı idareye 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 7/a maddesinde karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak görevleri verilmiş bulunmaktadır. Bu görevin 2918 sayılı yasada verilmiş olması bunun ihlali nedeniyle oluşacak zarardan dolayı idarenin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucu çıkarılamaz. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine tam kaza davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen 2918 sayılı yasanın hukuki sorumluluğa ilişkin 85 ve onu izleyen maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur. Bu nedenle, mahkemece, idari yargının görevli olması nedeniyle, davalılardan Karayolları Genel Müdürlüğü açısından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir." içtihadına yer verildiği;  davaya konu olan trafik kazasında da davalı idarenin kazanın meydana geldiği yolda can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenlemeleri yaparak önlemleri almak, levha, işaret koymak gibi görevlerinin yerine getirmemesinden kaynaklandığından davalının hizmet kusuruna dayanıldığı, bu durumda idare aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının tam yargı davası ile İdare Mahkemesinde açılması gerektiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle; yargı yolu caiz olmadığından mahkemelerinin görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddine; Mahkemelerinin kararının kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkemelerine başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın görevli Mardin İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dava dosyası, davacı vekilinin talebi üzerine Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 25/02/2016 tarihli yazısıyla Mardin İdare Mahkemesine gönderilmiştir.

Mardin İdare Mahkemesi: 15.3.2016 gün ve E:2016/691, K:2016/912 sayı ile, dava yenilenmek isteniyorsa, Mahkemelerine hitaben yazılmış, iki nüsha dilekçe ile davanın yenilenmesi ve davacılar tarafından davacı vekiline verilmiş ve üzerine baro pulu yapıştırılmış vekaletnamenin de dava dilekçesine eklenilmesi gerektiğinden bahisle; sözü edilen eksikliklerin, 30 gün içinde tamamlanması suretiyle yeniden dava açmakta serbest olmak üzere 2577 Sayılı Kanunun 3. maddesine uygun bulunmayan dava dilekçesinin, aynı Kanunun 15. maddesinin 1/d bendi gereğince reddine karar vermiştir.

Davacılar vekili bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

MARDİN İDARE MAHKEMESİ: 27.4.2016 gün ve E:2016/1511 sayı ile,  2918 sayılı Kanun"un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110"uncu maddesi ile Anayasa Mahkemesinin aynı Kanunun hükmünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularında İdare Mahkemelerinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun"un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usûllerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adlî yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adlî yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı; nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin (Hukuk Bölümü) 14/01/2013 gün ve E:2013/58, K:2013/161 sayılı kararında da, emsal bir uyuşmazlıkta adlî ve idari yargı arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının, yukarıda belirtilen gerekçelerle adlî yargı görevli kılınmak suretiyle giderildiği, Anayasa Mahkemesinin E. 2013/68 ve K.2013/165 sayılı kararında da 2918 Sayılı Kanunun 110. maddesi uyarınca açılan sorumluluk davalarında adli yargı mercilerinin görevli bulunduğu yönünde karar verildiği;  olayda, anılan uyuşmazlıkla ilgili Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E.2014/311, K.2015/587 sayılı görevsizlik kararının, temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle; 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Mahkemelerinin dava dosyasının, Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E.2014/311 esas sayılı dava dosyasıyla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, bu konuda verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.9.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların mirasçıları ve kardeşleri olan İ.A.’nın kullandığı tescilsiz motosikletin Girmeli Beldesi"nden Cizre-Nusaybin yoluna çıkmak istediği sırada,  MS-HT 605 sayılı(Almanya tescilli) plakalı aracın çarpması sonucunda meydana gelen çift taraflı trafik kazasında vefat etmesiyle neticelenen olayda, yol üzerinde ve kavşak içerisinde trafiği düzenleyen ve sürücüler için ileride yolun durumu hakkında bilgi veren levhaların bulunmadığı, bunun da idarenin kusurluluğuna yol açtığından bahisle, davacılar adına maddi ve manevi tazminat talebiyle toplam 102.000,00-TL maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle Karayolları Genel Müdürlüğü"ne karşı bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan; Mardin İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mardin İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 3.11.2015 gün ve E:2014/311, K:2015/587 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.9.2016  gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                          KARŞI OY

 

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 26.9.2016

 

    

                                                               ÜYE

                                                  Süleyman Hilmi AYDIN

 

Hemen Ara