Esas No: 2006/3-25
Karar No: 2006/18
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/3-25 Esas 2006/18 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, devlete ait ormandan yakacak vasfında ağaç kesmek suçundan 2.278.320.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmıştır. Sanığın temyiz incelemesi şartlarını sağlamadığı gerekçesiyle, temyiz istemi reddedilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri; 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 91. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesi, 647 sayılı Ceza İnfaz Kanunu'nun 4, 5 ve 6. maddeleri, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 59. ve 81. maddeleri, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 310. ve 315. maddeleridir.
Ceza Genel Kurulu 2006/3-25 E., 2006/18 K.
"İçtihat Metni"
Devlet ormanından yakacak vasfında ağaç kesmek suçundan, sanığın 6831 sayılı Yasanın 91/1-son, TCK"nın 59,81, 647 sayılı Yasanın 4, 5 ve 6. maddeleri uyarınca 24 eşit taksitte ödenmek üzere 2.278.320.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine, tazminat, ağaçlandırma gideri, nisbi harç ve yargılama giderlerinin sanıktan tahsiline ilişkin Sivaslı Sulh Ceza Mahkemesince verilen 6.5.2004 gün ve 110/75 sayılı karar sanık müdafiinin temyizi üzerine;
Yargıtay 3. Ceza Dairesince 24.11.2005 gün ve 10267/23131 sayı ile;
"5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde "zaman bakımından uygulama" 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesinde ise, "lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul" kurallarının düzenlenmesi, ayrıca 5252 sayılı Kanunun 12. maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükten kaldırılması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun ve Kanunların hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunması karşısında;
5237 sayılı TCK"nun 7. ve genel hükümleri ile 5252 sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca, sanığın hukuki durumunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun Hükümleri de nazara alınarak yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması," gerekçesiyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 25.1.2006 gün ve 149950 sayı ile;
"Sivaslı Sulh Ceza Mahkemesinin dosyasının incelenmesinde, sanığın yüzüne karşı, vekilinin yokluğunda tefhim edilen 6.5.2004 günlü karar yapılan tebligat üzerine (1.6.2004) sanık vekili tarafından 8.6.2004 tarihinde temyiz edilmiştir.
CMK"nun 261 (CMK.231) ve 310. maddeleri birlikte incelendiğinde sanığın yüzüne karşı tefhim edilen hükmün ayrıca vekiline tebliğinin gerekmediği ve bir haftalık temyiz süresinin sanığın yüzüne karşı tefhimle birlikte başlayacağı, gerekmediği halde sanık vekiline yapılan tebligat, yeni bir süre başlatmayacağı ve herhangi bir hak doğurmayacağı için sanığın yüzüne karşı tefhim edilen 6.5.2004 günlü kararın en geç 13.5.2004 günü mesai bitimine kadar temyiz edilmesi gerekirken sanık vekili tarafından 8.6.2004 tarihinde temyiz edildiği anlaşıldığından temyiz süresinin yasal sürede olmadığının kabulü gerekir." gerekçesiyle, itiraz yasayoluna başvurularak, Özel Dairenin bozma kararının kaldırılmasına ve temyiz isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 310 uncu maddesine göre iki koşulun varlığı gereklidir.
Bunlardan ilki süre koşuludur. Usul Yasası 310 uncu maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süreyi hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse, tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlemiştir. Temyiz süresi 1412 sayılı CMUK"nun 310 uncu maddesinin 3. fıkrasındaki ayrıksı durum hariç olmak üzere, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar yönünden bu tarihte, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliği tarihinde başlar.
Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli ikinci koşul ise istek koşuludur. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan "Davasız yargılama olmaz." ilkesine uygun olarak temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bu konuda bir isteğin bulunması gereklidir. CMUK"nun halen yürürlükte bulunan 315 inci maddesinin 1 inci fıkrası ile bu kuraldan uzaklaşılmış ve bazı ağır mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçilerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden (re"sen) yapılması kabul edilmiş ise de, onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin hükümler dışında kalan kararlarda, süre ve istek koşullarına uygun temyiz davası açılmamışsa hükmün Yargıtay"ca incelenmesi olanaksızdır.
İncelenen dosyada; re"sen temyiz incelemesine tabi bulunmayan 2.278.320.000 lira ağır para cezasına ilişkin hükmün 06.05.2004 tarihli oturumda sanığın yüzüne karşı tefhim edildiği, gerekmediği halde kararın 01.06.2004 tarihinde sanık müdafiine tebliği üzerine bu kez sanık müdafii tarafından 08.06.2004 günlü dilekçe ile temyiz inceleme isteminde bulunulduğu saptanmıştır.
Sanığın yüzüne karşı verilen hükümde, tefhimle başlayan bir haftalık temyiz süresi 13.5.2004 tarihinde sona ermekte olup, hükmün ayrıca gerekmediği halde sanık müdafiine tebliğ edilmesi yeni bir süre başlatmayacağı gibi yeni bir temyiz hakkı da doğurmaz.
Bu itibarla, süreden sonra vaki temyiz inceleme istemi üzerine verilen Özel Daire bozma ilamı bu yönüyle isabetsiz olup, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık müdafiinin yasal süreden sonra gerçekleşen temyiz inceleme isteminin CMUK"nun 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 24.11.2005 gün ve 10267-23131 sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA,
3-Sanık müdafiinin yasal süreden sonra gerçekleşen temyiz inceleme isteminin CMUK"nun 317 nci maddesi uyarınca REDDİNE,
4-Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 14.02.2006 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.