Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2021/710 Esas 2021/654 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2021/710
Karar No: 2021/654

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2021/710 Esas 2021/654 Karar Sayılı İlamı

                     T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/710

KARAR NO : 2021/654

KARAR TR  : 27/12/2021

 

ÖZET: İmar planında ilköğretim tesis alanı olarak belirlenen ve bir kısmına fiilen el atılan taşınmazın mülkiyet hakkının kısıtlandığı iddiasıyla tazminat ödenmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacılar       : 1- T. K., ve diğ.

Vekilleri         : Av. N. B., Av. A.A.

Davalı            : Samsun İl Özel İdaresi(Adli Yargı yerinde)

Vekili              : Av. T.K.

Davalı            : Milli Eğitim Bakanlığı(İdari Yargı yerinde)

Vekilleri         : Av. S.Ü. T., Av. E.Y.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacılar vekili, müvekkillerinin müşterek malik oldukları Samsun İli, İlkadım İlçesi, Kalkancı Mahallesi, 2428 ada, 2 parselde tapuya kayıtlı taşınmazın, 1/1000 ölçekli imar planında “İlköğretim Alanı” olarak ayrıldığını;1996 yılından bugüne kadar taşınmaz üzerinde okul yapılmadığını,222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu hükümleri gereğince taşınmazın davalı idarenin yetki ve sorumluluğunda bulunduğunu; davalı idarenin,taşınmazı kamulaştırma seçeneği varken yıllarca bu konuda bir girişimde bulunmadığını, taşınmazın vasfının da değiştirilmediğini, bu durumun müvekkilinin Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek;fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin, dava tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle 19/11/2012tarihinde adli yargı yerinde dava açmış; davacı vekili daha sonra davasını 212.692 TL olarak ıslah etmiştir.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 24/05/2013 tarihli ve E.2012/682, K.2013/308 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 10/04/2014 tarihli ve E.2013/27496, K.2014/10406 sayılı kararı ile, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

 

3. Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 13/11/2014 tarihli ve E.2014/237, K.2014/402 sayılı kararı ile, davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı vermiştir. Temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 02/04/2015 tarihli ve E.2015/1350, K.2015/6792 sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar vermiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir. Görevsizlik kararının ilgili kısımları şöyledir:

 

"YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ"NİN 10/04/2014 TARİH 2013/27496E.-2014/10406 K. SAYILI İLAMIYLA; "Dava konusu taşınmaz imar planında ilköğretim alanı olarak ayrılmış ise de; mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarına göre, taşınmazlara DAVALI İDARECE FİİLEN EL ATILMADIĞI ANLAŞILMIŞTIR.

11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik ile; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılıilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin görev yönünden reddi yerine, yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir." gerekçesiyle mahkememizin kararını bozmuştur.

Mahkememiz tarafından Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.

GEREKÇE:Tüm dosya kapsamı, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi"nin 10/04/2014 Tarih 2013/ 27496 E.-2014/10406 K sayılı bozma ilamıda dikkate alınarak, taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmadığı anlaşıldığından. Davanın İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir."

 

4. Davacılar vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

5. Samsun 2. İdare Mahkemesi 18/11/2015 tarihli ve E.2015/901, K.2015/1743 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesi, 19/11/2016 tarihli ve E.2016/1192, K.2016/7065 sayılı kararı ile, 2942 sayılı Kanunun 6745 sayılı Kanunla değiştirilmesi sonrasında ortaya çıkan yeni yasal durum uyarınca bu aşamada hukuken uyuşmazlığın esası hakkında karar verme olanağı bulunmadığından, İdare Mahkemesince bu hususlar göz önünde bulundurularak yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle Samsun 2. İdare Mahkemesince verilen kararın bozulmasına, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine karar vermiş; kararın düzeltilmesi istemi de aynı Dairenin 29/09/2017 tarihli ve E.2017/2346, K.2017/6752 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

 

6. Samsun 2. İdare Mahkemesi 28/12/2017 tarihli,E.2017/1915, K.2017/2215 sayılı kararı ile, Danıştay Altıncı Dairesinin bozma kararına uyarak, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesi, 21/11/2018 tarihli ve E.2018/3983, K.2018/9556 sayılı kararı ile, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun Geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması karşısında, İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerektiğinden bahisle Samsun 2. İdare Mahkemesince verilen kararın bozulmasına, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.

 

7. Samsun 2. İdare Mahkemesi 11/06/2020 tarihli ve E.2019/840, K.2020/642 sayılı kararı ile, Danıştay Altıncı Dairesinin bozma kararına uyarak uyuşmazlığın esasını incelemiş ve davanın kısmen kabulüne, kısmen karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesi 03/12/2020 tarihli ve E.2020/8218, K.2020/12094 sayılı kararı ile, davanın çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olduğu, öte yandan bakılan dava Asliye Hukuk Mahkemesinden görevsizlik kararı verilmesi üzerine açıldığından 2247 sayılı Kanun"un 19. maddesinin uygulanması gerektiğinden bahisle Samsun 2. İdare Mahkemesinin kararının bozulmasına, dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.

 

8. Samsun 2. İdare Mahkemesi 23/09/2021 tarihli ve E.2021/681 sayılı kararı ile, Danıştay Altıncı Dairesinin bozma kararına uyarak, davanın çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olduğu gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanun"un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için ilk görevsizlik kararını veren Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin dava dosyasının ilgili mahkemeden getirtilmek suretiyle işbu dosya ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"Uyuşmazlığa konu taşınmazın 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında kısmen ilköğretim alanına, kısmen trafo alanına, kısmen de yola ayrıldığı ve anılan taşınmazın trafo olarak ayrılan 146,33 m2"lik kısmına kamulaştırma kararı alınmadan trafo yapılmak suretiyle fiili el atma oluştuğunun Mahkememizce yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda sabit olduğu, bir bütün olan taşınmazın tamamı açısından fiili el atmanın varlığı kabul edilerek değerlendirmenin bu şekilde yapılması gerektiği, fiili el atmadan doğan zararın tazminine yönelik davanın ise özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olacağı sonucuna varılmaktadır."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

9. Anayasa"nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

 

10. 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"na eklenen Ek Madde 1"in birinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

 

"Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır."

 

B. Yargı Kararları

         

11. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 11/02/1959 tarihli, E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararının III. bölümü şöyledir:

 

“...III-İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur ...”

12. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinin bazı fıkralarının iptali yönündeki taleple Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz (somut norm denetimi) başvurusunda Anayasa Mahkemesi 25/09/2013 tarihli ve E.2013/93, K.2013/101 sayılı kararıyla; yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddedilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Türk hukukunda "fiili yol"un en karakteristik örneği, "kamulaştırmasız el atma"lardır. Kamulaştırmasız el atma, idarenin, bir kişiye ait taşınmazı bilerek veya bilmeyerek kamulaştırmaya ilişkin usul ve kurallarına uymaksızın ve bir bedel ödemeksizin işgal ederek kamu hizmetine tahsis etmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Buna göre, kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için, kişiye ait gayrimenkulün idarece (kamu hizmetinde kullanılmak amacıyla) işgal edilmiş olması ve bu işgalin kanunda öngörülen usul ve esaslara uyularak tesis edilmiş bir kamulaştırma işlemine dayanmadan gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Bu şekilde, idarenin hukuk dışı eyleminden kaynaklanan fiili el atmaların, özel kişilerin haksız fiil teşkil eden eylemlerinden hiçbir farkının bulunmadığı, bu nedenle bu tip eylemlerden doğan zararların da özel kişilerin haksız fiilinden doğan zararlarda olduğu gibi adli yargıda dava konusu edilmesi gerektiği kabul edilmektedir.

Başvuran Mahkemede görülen davaya konu olayda, davacıya ait taşınmaz, imar planlarıyla"dere mutlak koruma alanı"sınırları içine alınmış ve bu nedenle davacının taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanmıştır. Davacının tasarruf yetkisinin kısıtlanmasının, davacının mamelekinde azalma meydana getirebileceği tartışmasızdır. Ancak, davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur.

Öte yandan, kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, Mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi "imar kısıtlamaları"nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır.

Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında "dere mutlak koruma alanı"nda bırakılması nedeniyle tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirilemeyeceği, bunun, idari bir işlem olan imar planlarının zorunlu bir sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin görev alanına girmemektedir.

Nitekim, Anayasa"nın 158. maddesiyle, adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir (Örneğin; 4.2.2013 günlü, E.201/107, K.2013/230 sayılı kararı)..."

 

13. 6745 sayılı Kanun’la 2942 sayılı Kanun"a eklenen Ek Madde 1"in birinci fıkrasının "Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir." şeklindeki ikinci cümlesi; Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli ve E.2016/181, K.2018/111 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.

 

14. Uyuşmazlık Mahkemesinin 08/07/2019 tarihli ve E.2019/213, K.2019/416 sayılı kararında; Anayasa Mahkemesinin iptal kararının, Uyuşmazlık Mahkemesinin bu konuda istikrar bulmuş kararları doğrultusunda, yargı yolunun değişmesini gerektirecek bir duruma yol açmadığı belirtilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...İptal edilen bölüm içerisinde kalan "Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir." cümlesi kapsamında, bakılan görev uyuşmazlığında yargı yolunun değişip değişmeyeceği hususu irdelendiğinde; davacıların taşınmazları üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanmasının, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğindeki imar planından kaynaklanması; davacıların bu işlem sebebiyle doğduğunu iddia ettikleri zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceğinin tartışmasız olmasının yanında; Anayasa Mahkemesinin belirtilen kararının gerekçesinde; bu konuya ilişkin uyuşmazlıkların adli yargıda görülmesinin gerektiği, diğer bir anlatımla taşınmazın malikleri tarafından idari yargıda dava açılabileceğinin hukuka aykırı olduğu yönünde herhangi bir irdelemeye yer verilmediği gözetildiğinde; Mahkememizin bu konuda istikrar bulmuş kararları doğrultusunda, yargı yolunun değişmesini gerektirecek bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır...."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

15. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI"nın başkanlığında, Üyeler Birol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN"ın katılımlarıyla yapılan 27/12/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun"un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun"un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

16. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK"in davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

17. Dava, Samsun ili, İlkadım ilçesi, Kalkancı Mahallesi, 2428 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın imar planında "ilköğretim okul alanı" olarak ayrılmasına rağmen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 212.692,00 TL (ıslah edilmiş haliyle)tazminatın faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

18. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men"i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

19. Dava dosyalarının incelenmesinden; Samsun ili, İlkadım ilçesi, Kalkancı Mahallesi, 2428 ada, 2 sayılı parselinde davacılar; T. K."nin 711/57600 (135.80m2) oranında, M. K."nin 711/57600 (135,80m2) oranında. M. K.i"nin 474/57600 (90.53m2) oranında hissedar oldukları ve hisse paylarını N. Ç.’in 21/7200 (32,09m2) oranında hissedarı oldukları taşınmazdaki hisse paylarını tapunun 08/12/2010 tarih ve 17974 yevmiye sayılı intikal işlemi ile edindikleri, diğer davacı N. B."ın 111/7200 (169,60m2) oranında hissedar olduğu ve hissesini 26/12/2007 tarih ve 17434 yevmiye nolu imar işlemi ile edindiği, taşınmazın ilk olarak İlkadım Belediye Meclisinin 26/12/1996 tarih ve 20/2 sayılı Meclis Kararıyla "ilköğretim alanı" olarak ayrıldığı, Samsun Büyükşehir Belediye Meclisinin 16/06/2006 tarih ve 12/209 sayılı kararıyla da 1/5000 ölçekli nazım imar planında da "ilköğretim alanına" ayrıldığı, davacıların, taşınmazın planda ilkokul alanı olarak ayrılmasının üzerinden uzun bir süre geçmesine karşın kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkinin kısıtlandığından bahisle taşınmaz bedelinin ödenmesi istemiyle adli ve idari yargı yerlerinde dava açıldığı anlaşılmaktadır.

20. Uyuşmazlığın çözümü amacıyla Samsun 2. İdare Mahkemesinin keşif ve bilirkişi incelemesi kararı sonrasında düzenlenen 14/02/2020 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporunda; dava konusu 11.001,30 m2 yüzölçümlü taşınmazın mülkiyet sınırlarının imar planı ile çakıştırılması sonucunda; taşınmazın imar planında kısmen ilköğretim, alanına, kısmen trafo alanına, kısmen de yola ayrıldığı ve anılan taşınmazın trafo olarak ayrılan 146,33 m2"lik kısmına kamulaştırma kararı alınmadan trafo yapılmak suretiyle fiili el atıldığının tespit edildiği belirtilmiştir.

21. Bu durumda son durumu göstermesi açısından itibar edilen 14/02/2020tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu taşınmazın bir kısmına kamulaştırılma yapılmaksızın trafo binası yapıldığından ve bir bütün olan taşınmazın tamamı açısından fiili el atmanın varlığı kabul edilerek değerlendirmenin bu şekilde yapılması gerekeceğinden, davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü, adli yargı yerinin görevine girmektedir.

22. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Samsun 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/11/2014 tarihli ve E.2014/237, K.2014/402 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Samsun 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/11/2014 tarihli ve E.2014/237, K.2014/402 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

27/12/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

              Başkan                   Üye                               Üye                              Üye

        Celal Mümtaz             Birol                             Nilgün                          Doğan     

            AKINCI                SONER                           TAŞ                          AĞIRMAN       

 

 

 

 

                                               Üye                               Üye                              Üye

                                           Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                             TUNÇ                          TOPUZ                      ARSLAN

Hemen Ara