"İçtihat Metni"
23.03.2001 tarihinde Trabzon"da falcılık yapmakta olan maktule F.... B....."in, sanık İ...... Y......."un kasten çıkarttığı yangında öldüğü iddiası ve sanığın 765 sayılı Yasanın 450/6,51/2,31,33 ve 370. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası sonunda Trabzon Ağır Ceza Mahkemesince 08.07.2002 gün ve 146-227 sayı ile "İ...... Y......."un 765 sayılı Yasanın 370. maddesi delaletiyle 382/son,51/1 ve 59. maddeleri gereğince 20 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına" karar verilmiş, sanık müdafii ve müdahiller vekili tarafından temyiz edilmekle birlikte res"en de temyize tabi olan bu hüküm Yargıtay 1. Ceza Dairesince 30.04.2003 gün ve 4559-790 sayı ile onanarak kesinleşmiştir.
Yeni yasaların yürürlüğe girmesi nedeniyle yapılan duruşmalı uyarlama yargılaması sonunda Trabzon Ağır Ceza Mahkemesince 25.07.2005 gün ve 146-227 sayı ile "hükümlünün 5237 sayılı Yasanın 82/c-son, 21/2,29 ve 62. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına" karar verilmiş ve res"en de temyize tabi olan bu hüküm müdahiller vekillerince temyiz edildiğinde, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.09.2006 gün ve 3930-3694 sayı ile;
"1-5271 sayılı CMK nun 150/2-3 maddelerindeki düzenleme karşısında hükümlü müdafii duruşmada hazır bulunmadan, mevcut müdafiin görevini yerine getirmeden kaçınması halinde başka bir müdafii görevlendirilerek duruşmada hazır bulundurulması sağlanmadan karar verilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-Kabule göre de; olayda 5237 sayılı Yasanın 21. maddesi olası kast unsurları bulunmadığı halde, bu yolda uygulama yapılması,
Usule aykırı ve müdahiller vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden sair cihetleri incelenmeksizin öncelikle bu nedenle hükmün …
……bozulmasına" karar verilmiştir.
Bozmadan sonra yapılan yargılama sonunda; Trabzon Ağır Ceza Mahkemesince 28.12.2006 gün ve 498-565 sayı ile usule ilişkin bozmaya uyulmakla birlikte, kabule göre yapılan (2) nolu bozmaya karşı direnildiği belirtilerek, önceki hüküm aynen verilmiş ve res"en de temyize tabi olan bu hüküm, katılanlar vekili tarafından da temyiz edilmiştir.
Dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "onama" istekli, 22.10.2007 gün ve 83256 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme; sanık İ...... Y....... hakkındaki hükme hasren yapılmıştır.
23.03.2001 tarihinde Trabzon"da falcılık yapmakta olan maktule F.... B....."in, daha önce kendisine fal baktırmış olan sanık İ...... Y......."un kasten çıkarttığı yangında ölmesi tarzında gerçekleşen olayla ilgili olarak Özel Daire ve Yerel Mahkeme arasında ortaya çıkan ve Ceza Genel Kurulu"nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık Özel Dairece "kabule göre" yapılan bozmaya ilişkindir.
Bu nedenle; esasa girilmeden önce, kabule göre yapılan bozmaya karşı ısrar edilip edilemeyeceği ile Yerel Mahkemece verilen hükmün, Ceza Genel Kurulu tarafından mı, Özel Daire tarafından mı incelenmesi gerekeceği konularının ön mesele olarak görüşülmesi gerekmiştir.
Dosya incelendiğinde; ilk hükmün Özel Dairece iki nedenden bozulduğu, bu nedenlerden birincisinin usule, ikincisinin ise "kabule göre" değerlendirilen başka bir hususa ilişkin olduğu; bozmadan sonra yapılan yargılama sonunda Yerel Mahkemenin usule ilişen bozma nedenine uyarken, kabule göre yapılan bozma nedenine karşı direndiği görülmektedir.
Genel Kurul"un 30.09.2003 gün ve 230-236 sayılı kararında da ayrıntısı açıklandığı üzere; Özel Daire tarafından "kabule göre" yapılan bozma; Yerel Mahkeme uygulamasının hatalı görülen yönüne, uyarı, öğreti ve yol gösterme amacıyla değinmekten ibaret olup, ısrara konu olamaz. Asıl neden bozma kararında gösterilmiş ve bu hususa Yerel Mahkemece uyulmuştur. Kaldı ki, "kabule göre" kaydıyla yapılan bozmaya karşı direnilirken, önceki karardan farklı ve yeni bir hüküm kurulmuş ve bu hüküm Özel Dairece incelenmemiştir. Kabule göre yapılan ve olası kastın bulunduğuna ilişen direnme nedeninin ancak dosyanın esasına girilmesi halinde incelenebileceği; buna karşılık, Özel Dairece sair cihetleri incelenmeksizin bozulmuş bir hükmün esasına ilişkin incelemenin ilk kez Ceza Genel Kurulunca yapılmasının mümkün olamayacağı kabul edilmiştir.
Bu itibarla; her ne kadar direnme kararı olduğu ifade edilmekte ise de; bozmadan sonra verilen ve kısmen "uyma kararı" kısmen de "yeni bir hüküm" içeren Yerel Mahkeme hükmüne yönelik temyiz itirazlarının Genel Kurulca değil Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Trabzon Ağır Ceza Mahkemesinin 28.12.2006 gün ve 498-565 sayılı hükmü, kısmen "uyma kararını" kısmen de "yeni bir hükmü" içerdiğinden, bu hükmü temyizen inceleme yetkisi Yargıtay Özel Dairesine ait olmakla, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine 04.12.2007 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki düşünce hilafına oybirliği ile karar verildi.