Esas No: 2013/192
Karar No: 2013/348
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2013/192 Esas 2013/348 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2013/192 E. , 2013/348 K.- İMAR PLANINDAN KAYNAKLANAN TAZMINAT DAVASININ, İDARİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 10
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : G.S. Vekilleri : Av.N.G., Av.B.Ş. Davalılar : 1-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Vekili : Av.S.A. 2-Avcılar Belediye Başkanlığı Vekili : Av.H.F.Ç. 3-Sağlık Bakanlığı (İl Sağlık Müd.) Vekili : Av.U.Y.Ç. 4-İstanbul İl Özel İdaresi Vekili : Av.M.B. O L A Y : Davacı vekili, müvekkilinin İstanbul İli, Avcılar İlçesi, Gümüşpala Mahallesi 19 Pafta, 3014 Parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu; ancak bugüne kadar taşınmazdan tasarruf edebilme olanağı bulamadığını çünkü; Avcılar Belediye Başkanlığının, henüz Büyükşehir Belediyesi kurulmadan önce 1978 yılında bu gayrimenkulü ilkokul alanı ve çocuk bahçesi yeri olarak ayırdığını, müvekkilinin çeşitli defalar müracaat etmesine rağmen bir türlü imara açmadığını; daha sonra yapılmış olan 03.02.1982 tarih 1/1000’lik imar planında yine 14.04.2000 tarihli ve yine 27.06.2001 tasdik tarihli plan ve tadilat planlarında kısmen ilkokul alanı kısmen çocuk bahçesi ve kısmen de trafo yeri olarak ayırdığını; planın düzeltilmesi ve gayrimenkulünün imara açılması konusunda yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığını; müvekkili tarafından, Avcılar Belediye Başkanlığı’na İmar Kanunu hükümleri doğrultusunda gayrimenkulünün imara açılması için gerekli plan tadilinin yapılması konusunda başvurulmuş ise de bu talebin davalı Belediye Başkanlığı tarafından 25.09.2001 tarih ve 2001/1771-R-1241 sayılı kararı ile reddedildiğini; adı geçen kararın iptali konusunda İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 2001/1507 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, İdare Mahkemesinin, 2001/1507 Esas, 2002/504 Karar sayılı ilamı ile 25.04.2002 tarihinde taleplerinin kabulüne karar verdiğini, davalı İdarenin bu kararı Danıştay nezdinde temyiz ettiğini, Danıştay 6. Dairesinin 2002/5540 Esas, 2004/1621 Karar sayılı ilamı ile İdare Mahkemesi’nin kararını 17.03.2004 günüde oybirliği ile onadığını; ne yazık ki Danıştay’ın bu kararı olmasına rağmen davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Avcılar Belediye Başkanlığı ve ilkokul yaptırmakla ödevli İstanbul İl Özel İdare Müdürlüğünün, kararı uygulamadığını, plan tadili yapılmadığını, müvekkilinin gayrimenkulünün okul yerinden çıkarılmadığını, en son yapılan planda dahi kısmen okul yeri kısmen de sağlık alanı olarak belirlendiğini; müvekkilinin kendi mülkünde Anayasal hakkını dilediği gibi kullanamamakta ve hiçbir şekilde tasarruf edemediğini; bir gayrimenkulün bedelini talep edebilmek için illa da fiilen el konulmuş olmasının gerekmediğini, gayrimenkul sahibinin tasarruf olanakları ortadan kaldırılmış ise bu durumda da hukuki ek koyma meydana gelmiş olduğunu; konu ile ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/5-662 Esas, 2010/651 Karar sayılı 15.12.2010 tarihli kararının da kendilerini doğrular nitelikte olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL’nin dava tarihinden işleyecek Anayasa ’nın 46/son maddesi gereği kamu alacaklarına uygulanan en yüksek Anayasal faizi ile birlikte davalı İdare’lerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. Davalılardan İstanbul İl Özel İdaresi Vekili ile Avcılar Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde görev itirazında bulunmuşlardır. KÜÇÜKÇEKMECE 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:8.10.2012 gün ve E:2012/120 sayı ile, kamulaştırmasız el atmanın, hukuken ya da fiilen el atma şeklinde de olsa kamulaştırma yasası çerçevesinde görülüp sonuçlandırılması gereken dava şeklinden olduğu, ayrıca el atmanın varlığının tespiti ve tazminat takdirde halinde taşınmazın tescili ya da üzerinde başka bir ayni hak tesisi hususunda gündeme geldiğinden ve bu kavramlar birbirlerinden ayrılamadığından, idari yargı yerince de taşınmaz tescili ya da üzerinde başka bir ayni hak kurulması kararı verilmediğinden, davalı yanın İdari yargı yerinin görevli olduğundan yönelik itirazının reddine, davanın Mahkemelerince bakılmasına karar vermiştir. Davalılardan Avcılar Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı"na gönderilmiştir. DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve Öğreti"de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı; bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8"inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13"üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, imar planında ilkokul alanı ve çocuk bahçesi yeri olarak ayrılan taşınmazın bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiğinin anlaşıldığı; bu bilgiler karşısında; davanın, davacıların taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662 K:2010/651 kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak bu sonuç ya da sonuçların, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmaza yönelik belirlemenin bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapamamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 12 ve 13"üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu; bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı"nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı; dolayısıyla, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2"nci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nın yazılı düşüncesi istenilmemiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Zehra Ayla PERKTAŞ’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 11.3.2013 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME:Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalılardan Avcılar Belediye Başkanlığı vekilinin, anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı"nca, 10. maddede öngörülen biçimde, anılan davalı idare yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, Davacının maliki olduğu taşınmazına, imar planlarında ilkokul alanı ve çocuk bahçesi, kısmen ilkokul alanı kısmen çocuk bahçesi ve kısmen de trafo yeri, kısmen okul yeri kısmen de sağlık alanı olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL tazminatın, faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur. a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır. b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar. Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar. Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir. Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir. İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir. c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmü; Aynı Kanun"un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re"sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır. Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez. (Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz. Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır. Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır. Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır. Olayda, davacının maliki olduğu taşınmazın, ilki 1978 yılında olmak üzere, imar planlarıyla ilkokul alanı ve çocuk bahçesi, kısmen ilkokul alanı kısmen çocuk bahçesi ve kısmen de trafo yeri, kısmen okul yeri kısmen de sağlık alanı kullanımında kaldığı, aradan uzun süre geçmesine rağmen kamulaştırılmadığı, taşınmaz üzerinde düzenleme yapılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacıya ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalılardan Avcılar Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalılardan Avcılar Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Küçükçekmece 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 8.10.2012 gün ve E:2012/120 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 11.3.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.