Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2020/36 Esas 2020/543 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2020/36
Karar No: 2020/543

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2020/36 Esas 2020/543 Karar Sayılı İlamı

 

 

 

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/36

KARAR NO  : 2020/543      

KARAR TR  : 28/09/2020

 

ÖZET: Batman İl Emniyet Müdürlüğü"ne gelen ihbar üzerine davacı hakkında başlatılan adli soruşturma nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

Davacı     : V.D.

Vekili   : Av. H.A.

Davalı      : Adalet Bakanlığı

Vekili   : Av. U.B.

 

O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/01/2013 tarihinde Batman İl Emniyet Müdürlüğü"ne gelen imzasız ve isimsiz e-posta ihbarı üzerine işlem yapılmaması gerekirken, müvekkili davacı hakkında resmi evrakta sahtecilik suçundan, Batman Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/9768 sayılı dosyasında başlatılan soruşturmanın 11/03/2015 tarih ve 2015/2605 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına kararı ile sonuçlandığını, dolayısıyla haksız soruşturma nedeniyle davalı idarenin sorumluluğu bulunduğu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat ödenmesi için 16/03/2018 tarihli dilekçe ile idareye başvuruda bulunulduğu, ancak başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine 1.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 31.000,00-TL tazminatın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Batman İdare Mahkemesi: 19.07.2018 gün ve E:2018/550, K:2018/569 sayılı dosyada; "davanın görev yönünden reddine" karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesi: 14.1.2019 gün ve E:2018/7983, K:2019/48 sayılı dosyada; "...davacının tazminat isteminin dayanağının, idarenin işlediği hizmet kusuru iddiası olduğu, yargısal faaliyetten kaynaklı zarar iddiası ve tazmin istemi bulunmadığı görüldüğünden, idarenin hizmet kusuru olup olmadığına yönelik hukuki irdelemenin idari yargı mercilerince yapılması gerektiği sonucuna varıldığı, bu itibarla davalı idarenin hizmet kusuruna dayalı davanın çözüm ve görümü idari yargının görev alanına girmekle aksi yöndeki idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmediği" gerekçesiyle, "davacının istinaf başvurusunun kabulü ile dosyanın mahkemesine gönderilmesine" kesin olarak karar vermiştir.

Davalı Adalet Bakanlığı vekili, süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde, davanın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunulmuştur.

BATMAN İDARE MAHKEMESİ: 15.11.2019 gün ve E:2019/289 sayı ile, "davanın 2577 sayılı Kanununun 45. maddesinin 5. fıkrası gereği Bölge İdare Mahkemeleri tarafından ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu durumlarda verilen kararların kesin olduğu anlaşılmakla, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesi"nin 14/01/2019 tarih ve E.2018/7983, K.2019/48 sayılı kararı gereği, davacının tazmin isteminin dayanağını, hakkında yapılan ihbarın imzasız ve kimliği belli olmayan kişilerden geldiği, ihbarın mevzuatta aranan şartları taşımadığı halde işleme konulduğundan bahisle, idarenin bu suretle işlediği hizmet kusuru iddiasına dayandığı, yargısal faaliyetten kaynaklı zarar iddiası ve tazmin istemi bulunmadığı görüldüğünden, idarenin hizmet kusuru olup olmadığına yönelik hukuki irdelemenin idari yargı mercilerince yapılması gerektiği dolayısıyla Mahkemelerinin görevli olduğu" görüşüyle davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Adalet Bakanlığı vekili tarafından, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.                       

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: "...5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Tazminat İstemi başlıklı 141. maddesinde; "Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; /.... / (3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir. / ...” hükmüne, “Tazminat isteminin koşulları” başlıklı 142. maddesinde ise; “Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir. / İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır. /.... ” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda belirtilen hükümlere göre idari yargı yerinde dava açılabilmesi için, işlem veya eylemin idari bir faaliyet kapsamında gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Söz konusu işlem veya eylemin idari bir faaliyet kapsamında gerçekleştirilmediğinin anlaşılması halinde işlem veya eylemin niteliğine göre sonuca gidilmesi gerekecektir.

Yargı faaliyeti tanımlanırken kullanılan ölçütlerden biri olan organik ölçüte göre bir faaliyetin yargı faaliyeti sayılması için bağımsız mahkemeler tarafından yerine getirilmesi gerekir. Maddi ölçüte göre ise, mahkemelerin bütün faaliyetleri yargı faaliyeti değildir; sadece hukuk kurallarının bağımsız mahkemeler tarafından somut olaylara uygulanması halinde bir yargı faaliyeti vardır. Bu ölçüte göre, hakimlerin çekişmeli veya çekişmesiz yargı işini görmeleri yargı faaliyetine dahildir. Kalem işlerinin yürütülmesi ve yazı işleri personelinin yönetimi gibi işler ise yargı faaliyeti kapsamında dışındadır. Öte yandan, yargı faaliyeti, davanın açılmasından, hükmün kesinleşmesine kadar uzayan ve Yargıtay incelemesini de içine alan bütün yargısal faaliyetleri kapsamaktadır. Anayasanın Başlangıcında öngörülen “Kuvvetler ayrımı” ilkesi ile 9. ve 138. maddeleri dikkate alındığında, bağımsız bir erk olan yargının yargılama faaliyeti ile ilgili işlemlerinin, Anayasanın 125. maddesinde öngörülen “idari faaliyet” kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, bu “yargı faaliyeti” nedeniyle idari yargı yoluna başvurulabilmesine imkân yoktur. Esasen bu durum, kuvvetler ayrılığı ilkesinin tabii bir sonucudur.

Bu düzenlemeler ve açıklamalar kapsamında dava konusu olay ele alındığında, davacı hakkında Batman İl Emniyet Müdürlüğüne yapılan ihbar neticesinde Batman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonunda 11/03/2015 tarihli, 2013/9768 Sor. ve 2015/2605 K. sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, Batman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın yargı faaliyeti olduğunda, soruşturma aşamasında yapılan işlemlerin ifa edilen yargı faaliyetinin bir parçası olduğunda ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmamaktadır. Yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması; uyuşmazlığın görüm ve çözümünde, 5271 sayılı Kanunun 141 ve 142. maddeleri uyarınca adli yargı yerinin görevli olması gerekmektedir" görüşüyle 2247 sayılı Kanunun 10 ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar vererek 02/01/2020 gün, 2019/130218 sayılı yazı ile Mahkememize başvurmuştur.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: "...5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanununun Tazminat İstemi Başlıklı 141. maddesinde; "Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, kanunî gözaltı süresi içinde hakim önüne çıkarılmayan, kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan, kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen, kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen. Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hallerde sözle açıklanmayan, yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan kişilerin maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilecekleri" belirtilmiş olup, aynı Yasanın 142 nci maddesinde ise;

"Karar ve hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karar bağlanır.

Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.

Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.

Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirilmesini ister.

İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.

Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.

Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır." hükmüne yer verilmiştir.

Aktarılan bu hükümlerin incelenmesinden, haksız suç soruşturması ve kovuşturması ya da yargılama nedeniyle uğranıldığı öne sürülen maddi ve manevi (her türlü) zararın tazmini istemiyle açılan davaların adli yargı merciince karara bağlanacağı anlaşılmaktadır. Bunun dışında tutuklu olarak yargılanan bir kişinin tutuklanmasıyla ilgili olmayıp da, hükmün infazı sırasında haksız olarak cezaevine alındığına ya da tutukluluk sırasında infaz kurumlarında kendisine hukuka aykırı muamele edildiği gibi hizmet kusuru nedeniyle açılan tazminat davalarının görüm ve çözümü ise idari yargı merciince çözümleneceği de açıktır.

Dava dosyasının incelenmesinden, 13/01/2013 tarihinde Batman İl Emniyet Müdürlüğü"ne gelen e-posta ihbarı üzerine davacı hakkında Batman Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2013/9768 sayılı dosyasında başlatılan adli soruşturma sonucunda, 11/03/2015 tarih ve 2015/2605 sayılı karar ile davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu kez davacı tarafından ihbarda bulunan kişi hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ancak, ihbarda bulunan kişinin kimliği tespit edilemediğinden takipsizlik kararı verildiği, bu kapsamda davacı tarafından, hakkında yapılan ihbarın imzasız ve kimliği belli olmayan kişilerden geldiğinden bahisle, bu ihbar karşısında idarenin hareketsiz kalması gerekmesine rağmen hakkında soruşturma başlatılması suretiyle idarenin sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle yapılan 16/03/2018 günlü başvurusunun zımnen reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bakılan olayda; davacının tazmin isteminin dayanağını, hakkında yapılan ihbarın imzasız ve kimliği belli olmayan kişilerden geldiği, ihbarın mevzuatta aranan şartları taşımadığı halde hakkında suç soruşturması ve kovuşturması yapıldığı ve bu soruşturma ve kovuşturma nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararların tazmini istenildiğinden uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı merciine ait olduğu sonucuna varılmıştır" yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

              Uyuşmazlık Mahkemesinin Burhan ÜSTÜN’ün başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Birol SONER, Suna TÜRE, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.09.2020 tarihli toplantısında:

              I-İLK İNCELEME:

              Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin, anılan Yasa"nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nca, 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

              II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

              Dava, Batman İl Emniyet Müdürlüğü"ne gelen ihbar üzerine davacı hakkında başlatılan adli soruşturma nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 1.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 31.000,00-TL tazminatın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; 13.01.2013 tarihinde Batman İl Emniyet Müdürlüğü"ne gelen e-posta ihbarı üzerine davacı hakkında Batman Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/9768 sayılı dosyasında başlatılan adli soruşturma sonucunda, 11/03/2015 tarih ve 2015/2605 sayılı karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu kez davacı tarafından ihbarda bulunan kişi hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ancak ihbarda bulunan kişinin kimliği tespit edilemediğinden takipsizlik kararı verildiği, bu kapsamda davacı tarafından, hakkında yapılan ihbarın imzasız ve kimliği belli olmayan kişilerden geldiğinden bahisle, bu ihbar karşısında idarenin hareketsiz kalması gerekmesine rağmen hakkında soruşturma başlatılması suretiyle idarenin sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle yapılan 16/03/2018 günlü zımnen reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Tazminat İstemi” başlıklı 141 inci maddesi: (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;…

          (3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir…

          “Tazminat isteminin koşulları” başlıklı 142 nci maddesi: (1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

           (2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır…

          (7) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/20 md.) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.

          (8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.

          Hükümlerini içermektedir.

          Anayasanın Başlangıç kısmında öngörülen “Kuvvetler ayrımı” ilkesi ile yargı ile ilgili 9. ve 138.maddeleri dikkate alındığında, bağımsız bir erk olan yargının yargılama faaliyeti ile ilgili işlemlerinin, Anayasanın 125.maddesinde öngörülen “idari işlemler” kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, bu “yargısal işlemler” nedeniyle idari yargı yoluna başvurulabilmesine imkân yoktur. Esasen bu durum, kuvvetler ayrılığı ilkesinin tabii bir sonucudur. Yukarıda işaret edildiği üzere, Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarıyla adliye personelinin yargılamadaki fonksiyonu geniş çerçevede bir kamu hizmeti olarak değerlendirilse de, somut olarak, ifa edilen yargı faaliyetinin bir parçası olduğunda ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmamaktadır. Yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerekmektedir.

          Buna göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ve 142 nci maddelerindeki düzenlemeler ve yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında dava konusu olay ele alındığında; C. Savcısının yürüttüğü soruşturmanın ve soruşturma sonucunda düzenlenen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın yargılama faaliyetinin bir parçası olduğunda ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmamaktadır. Yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerektiğinden;uyuşmazlığın görüm ve çözümünde, 5271 sayılı Yasanının 141 ve 142 nci maddeleri uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nca yapılan başvurunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Batman İdare Mahkemesinin 15.11.2019 gün ve E:2019/289 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Batman İdare Mahkemesinin 15.11.2019 gün ve E:2019/289 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.09.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Burhan

ÜSTÜN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Birol

SONER

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN

 

 

Hemen Ara