Esas No: 2007/7-211
Karar No: 2007/199
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/7-211 Esas 2007/199 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sınır muhafaza müdürü sanık, mal bildirimleri sırasında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan 5 ay hapis ve 5 ay kamu hizmetlerinden yasaklanma cezasıyla cezalandırılmıştır. Ancak, sanığın haksız mal elde ettiğine dair yeterli delil bulunmadığından bu suçtan beraat etmiştir. Mahkeme kararına yapılan temyiz başvurusu sonucunda, Yargıtay 7. Ceza Dairesi, ceza kanununda yapılan değişiklikler nedeniyle hükmün bozulması gerektiğini belirtmiştir. Yerel mahkeme ise kararında direnmiş, ancak Ceza Genel Kurulu, sanığın haksız mal edinme suçundan beraat ettiği kararı kesinleştiği için, yeniden bu suç için hüküm kurulmasının gereksiz olduğunu belirtmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: 5237 S. Türk Ceza Kanunu Madde 7, 3628 S. Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu Madde 11, Madde 12, Madde 13, Madde 15, Madde 16.
Ceza Genel Kurulu 2007/7-211 E., 2007/199 K.
"İçtihat Metni"
Gümrük muhafaza müdürü olarak görev yapmakta olan sanığın haksız mal edindiği ve gerçeğe aykırı mal beyanında bulunduğu iddiasıyla açılan kamu davası ile ilgili olarak yapılan yargılama sonunda; Tekirdağ 1. Asliye Ceza Mahkemesince; 07.04.2004 gün ve 974-203 sayı ile; “
“..Sanığın haksız mal edindiğine ilişkin yeterli delil bulunmadığından, haksız mal edinme suçundan beraatına, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunduğu anlaşıldığından eylemine uyan 3628 sayılı Yasanın 12. ve 765 sayılı Yasanın 59. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 3628 sayılı Yasanın 15. ve 765 sayılı Yasanın 59. maddeleri gereğince de 5 ay süreyle kamu hizmetlerinden yasaklanmasına ve yargılama giderlerine…
…” hükmedilmiş, gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunmak suçundan verilen mahkumiyet hükmünün sanık müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine de; Yargıtay 7. Ceza Dairesi çoğunluğunca 14.06.2006 gün ve 7528-11661 sayı ile; “
“Hükümden sonra, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 12. maddesinin b fıkrası ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırılmış olup, aynı tarihte yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesi uyarınca lehe olan Yasanın belirlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması..”
” gerekçesiyle, sair yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine; Tekirdağ 1. Asliye Ceza Mahkemesince 27.11.2006 gün ve 694-779 sayı ile; “
“… 3628 sayılı Yasa, özel Yasa olup, bu Yasanın 16. maddesine göre verilen cezanın para cezasına veya tedbire çevrilmesi ve tecil edilmesi de mümkün olmadığı, ayrıca bozmadan önceki kararımızda 765 sayılı TCK.nun 59. maddesinin sanık lehine uygulanarak ceza verildiği, 5237 sayılı TCK.nun olayda hiçbir şekilde uygulama olanağı bulunmadığından bozmaya uyulmayarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
” şeklindeki ve Özel Daire azınlık görüşüne uygun gerekçe ile; önceki kararda direnilmesine, sanığın haksız mal edinme suçundan beraatına, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak suçundan da önceki kararda olduğu gibi 5 ay hapis ve 5 ay kamu hizmetlerinden yasaklanma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş olup, bu hükmün de, sanık müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “
“bozma”
” istekli, 27.07.2007 gün ve 128949 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında “
“haksız mal edinme suçuyla ilgili olarak”
” bozma kararından önce verilip de Yargıtay incelemesine konu edilmeyerek kesinleşen beraat hükmü bulunmasına rağmen, aynı konuda yeniden hüküm kurulması gereksiz ve bu itibarla işlem hukuken yok sayılmıştır;
Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak suçundan Yargıtay 7. Ceza Dairesince verilen bozma kararına direnme niteliğinde verilen hükme hasren yapılan incelemede;
Yargılama konusu maddi olayın; “
“Gümrük muhafaza müdürü olarak görev yapmakta olan sanığın; 2000 ve 2001 yıllarında verdiği mal bildirimlerinde borsaya giriş tarihini ve borsada edindiği mal varlığını gerçeğe aykırı olarak beyan etmesi”
” tarzında gerçekleştiği,
Yerel Mahkeme ile Yargıtay 7. Ceza Dairesi arasında çıkan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca çözümlenmesi gereken hukuki ihtilafın; 01.06.2005 tarihinden önce 3628 sayılı Yasa uyarınca gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunmak suçundan verilen cezanın, 01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi nedeniyle, lehe yasanın tespiti açısından yeni bir değerlendirmeye tabi tutulmasının gerekip gerekmeyeceğine ilişkin olduğu,
Genel Kurulca yapılan değerlendirmede; Gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunma suçunun 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun 12. maddesinde düzenlendiği, madde metninde; “
“Kanunen daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde gerçeğe aykırı bildirimde bulunana altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.”
” hükmünün yer aldığı;
Aynı Yasanın 15. maddesinde kamu hizmetlerinden yasaklanma cezasının Türk Ceza Kanunu’ndan farklı olarak; “
“Bu Kanunun 11. ve 12. maddeler hükümleri ile cezalandırılanlara ceza süresi kadar, 13. madde hükmüne göre cezalandırılanlara müebbeten kamu hizmetlerinden yasaklanma cezası hükmolunur.”
” şeklinde düzenlendiği,
3628 sayılı Yasanın 16. maddesinde ise; “
“Bu bölümde yazılı olan cezalar 10. maddenin birinci fıkrası hariç tecil edilemez, şahsi hürriyeti bağlayıcı olanlar para veya tedbire çevrilemez, failleri hakkında Türk Ceza Kanununun 119. maddesi hükümleri uygulanamaz.”
” denilmek suretiyle, Türk Ceza Yasasının paraya çevirme, tedbire çevirme, erteleme ve ön ödeme sisteminin dışına çıkıldığı,
Bütün bu hususlar birlikte gözetildiğinde; sanık hakkında 12. maddeye göre alt sınırdan ceza tayin edildiğine, 765 sayılı Yasanın 59. maddesi gereğince azami oranda indirim takdir edildiğine, yasanın açık hükmü karşısında, cezanın, paraya ya da tedbire çevrilmesine, teciline ve ön ödemeye ilişkin hükümlerin uygulanmasına olasılık bulunmadığına göre; 5237 sayılı Yasanın gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunma suçu yönünden sanık lehine bir düzenleme getirmediği, bu nedenle de 765 ve 5237 sayılı Yasalardan hangisinin lehe olduğunun tartışılmasına gerek olmayacağı,
Görüş ve kanaati benimsenmekle,
Yerel Mahkeme direnme kararının usule ilişkin yönü isabetli bulunduğundan, dosyanın esası incelenmek üzere Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Tekirdağ 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.11.2006 gün ve 694-779 sayılı direnme kararının usule ilişkin yönü isabetli bulunduğundan; dosyanın sair yönleri incelenmeksizin, esas hakkında inceleme yapılması için Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine tebliğnamedeki düşünce hilafına 09.10.2007 gününde yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.