Esas No: 2007/8-206
Karar No: 2007/179
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/8-206 Esas 2007/179 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2007/8-206 E., 2007/179 K.
"İçtihat Metni"
Hükümlü Hüseyin Ş....."in; olay günü komşusunun düğünü sırasında, kalabalık içerisinde kendisine ait kuru sıkı tabanca ile iki el havaya ateş ettiği iddiasıyla genel güvenliği tehlikeye düşürmek suçundan açılan kamu davası sonunda; Develi Asliye Ceza Mahkemesince 30.11.2006 gün ve 148-341 sayı ile; "sanığın 5237 sayılı Yasanın 170/1-c ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının aynı Yasanın 50. ve 52. maddeleri gereğince günlüğü 20 YTL den 3000 YTL adli para cezasına çevrilmesine, taksitlendirmeye, yargılama giderine ve suçta kullanılan kuru sıkı tabancanın 54/1. maddeye göre zoralımına…
…" hükmedilmiş, yüze karşı usulüne uygun olarak tefhim edilen bu hüküm temyiz edilmeyerek 04.01.2007 tarihinde kesinleşmiştir.
T.C. Adalet Bakanı"nın istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.04.2007 gün ve 78852 sayılı ihbarı ile; "…
….Sanığın kişiler üzerinde korku, kaygı ve panik yaratacak şekilde kuru sıkı tabanca ile havaya ateş etmek şeklinde kabul edilen eylemi sebebiyle mahkumiyet hükmü verilmiş ise de, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 01.06.2006 tarihli ve 2722-4881 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, silah vasfında bulunmayan kuru sıkı tabanca ile havaya ateş etme eyleminin, 5237 sayılı Kanunun 170/1-c maddesinde tanımlanan, içinde silah öğesi bulunan suç tipine uygun bulunmadığından, korku, kaygı ve panik yaratacak şekilde ateş etme eyleminin oluşmayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden…
…." bahisle, hükmün yasa yararına bozma yasa yolu ile bozulması talep edilmekle; Yargıtay 8. Ceza Dairesince 16.05.2007 gün ve 5220-3799 sayı ile;
"…
….Dairemizce sürdürülen ve Ceza Genel Kurulu tarafından da benimsenen uygulamaya göre, sanığın silah vasfında bulunmayan kuru sıkı tabanca ile düğün yerinde havaya ateş etmekten ibaret eyleminin 5237 sayılı Yasanın 170/1-c madde ve fıkrasında tanımı yapılan ve içinde silah öğesi bulunan suç tipine uygun bulunmadığı gözetilmeden, suç niteliğinin belirlenmesinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulması,…
…" isabetsizliğinden 3.000.000 YTL adli para cezasına ilişkin mahkumiyetin CMK.nun 309/4-d madde, fıkra ve bendi uyarınca kanun yararına bozulmasına ve hükmolunan cezanın kaldırılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 30.07.2007 gün ve 78852 sayı ile;
"…
….. Kanun yararına bozma istemi, mahkumiyet hükmüne yönelik olup, bozma nedeni hükümlüye daha hafif ceza verilmesini gerektirmektedir. Bozma nedeni cezanın tamamen kaldırılmasını gerektirmemekte, bozma kararı üzerine yerel mahkemece yeniden inceleme, araştırma, yargılama yapılarak bir karar verilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Bozma nedenine göre, Yerel Mahkeme hükmünü bozan Yargıtay Özel Dairesinin 5326 sayılı Kanunun 36. maddesinin 1. fıkrası uyarınca idari para cezasına hükmetmesi, kuru sıkı tabanca ve şarjörün de anılan Yasanın 18. maddesindeki hüküm karşısında sahibine iadesine karar vermesi zorunludur. (CMK m.309/4-d)
Bu itibarla, Özel Dairece, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesine müteakip, kabahatlinin idari para cezası ile cezalandırılmasına ve kuru sıkı tabanca ile şarjörün sahibine iadesine karar verilmesi yerine, "cezanın kaldırılmasına" karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır." açıklaması ile itiraz edilerek; "Özel Daire Kararından "cezanın kaldırılmasına" ibaresinin çıkartılmasına, sanığın 5326 sayılı Kanunun 36. maddesinin 1. fıkrası uyarınca idari para cezası ile cezalandırılmasına, adli emanette kayıtlı kuru sıkı tabancanın ve şarjörün sanığa iadesine…
…" karar verilmesi istenilmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
1)Yargılama konusu maddi olayın;
"Hüseyin Ş....."in 01.07.2006 tarihinde yapılan düğün sırasında kuru sıkı tabanca ile havaya birkaç el ateş etmesi" tarzında gerçekleştiği,
2)Yargıtay 8. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nca çözülmesi gereken hukuki ihtilafın;
Hükümlünün eyleminin, 5237 sayılı Yasanın 170/1-c madde ve fıkrasında tanımı yapılan ve içinde silah öğesi bulunan suç tipine uygun bulunmadığı ve Ceza Genel Kurulu Kararını atıf yapılmak suretiyle de belirtilen eylemin 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 36. maddesinde düzenlenen kabahati oluşturduğu Özel Dairece kabul edildiğine göre; 5271 sayılı CYY.nın 309/4-d madde-fıkra ve bendi dikkate alındığında, idari yaptırıma kuru sıkı tabancanın sahibine iadesine Özel Dairenin bizzat hükmetmesi gerekip gerekmediğine ilişkin bulunduğu,
3)Yasa yararına bozma isteminin kapsamının belirlenmesinde;
Yasa yararına bozma talebinde; mahkemece kabul edilen eylemin genel güvenliği tehlikeye sokmak suçunu oluşturmayacağının belirtilmiş, hangi suçu (ya da kabahati) oluşturacağı gösterilmemiş; dolayısıyla da, Kabahatler Yasasının 36. maddesinin uygulanması halinde, yine aynı Yasanın 18. maddesindeki; "yasada açık hüküm olması halinde mülkiyetin kamuya geçirileceği" yönündeki açık hüküm karşısında 36. maddede yaptırıma bağlanan ihlalde mülkiyetin kamuya geçirilmesine yer verilmediğinden eylemde kullanılan kuru sıkı tabancanın sahibine iade edilmesi gerektiğinden bahsedilmemiş olması; hükmün bahsedilen eylemin genel güvenliği tehlikeye sokmak suçunu oluşturmayacağı yönünde bozulmasının talep edilmiş olması karşısında; anılan eylemin hangi suçu (ya da kabahati) oluşturduğunun belirlenmesi ve kabahati oluşturduğunun kabul edilmesi halinde ise kuru sıkı tabancanın iadesine karar verilmesinin talep yönündeki değerlendirmenin doğal sonucu olacağı, bu nedenle de yasa yararına bozma talebi ile çizilen sınırların aşılmış olmayacağı,
4-Genel Kurul"ca yapılan değerlendirmede;
Hükümlünün eyleminin; düğün yerinde kuru sıkı tabanca ile ateş etmekten ibaret olduğu ve bu eylemin 5271 sayılı Yasanın 170/1. maddesinde düzenlenmiş olan genel güvenliği tehlikeye sokmak suçunu oluşturmayacağı konusunda Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığı,
Mahkemece de kabul edilen eylemin 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 36. maddesinde yer alan kabahati oluşturduğu ve Kabahatler Yasasının 18. maddesi de nazara alındığında, söz konusu kabahati düzenleyen yasa maddesinde açık bir düzenleme bulunmadığından, kabahatin işlenmesi sırasında kullanılan kuru sıkı tabancanın zoralımına ya da mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilemeyeceğinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 29.05.2007 gün ve 109-115 sayılı kararı gibi birçok kararında açıkça kabul edildiği,
Kabahatler Yasasının 24. maddesine göre de; kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde idari yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesinin zorunlu olduğu,
Kabahatler Yasasının 24. maddesi, 5271 sayılı Yasanın 309/4-d madde-fıkra ve bendi ile birlikte değerlendirildiğinde; daha hafif bir cezasının verilmesini ve zoralımın kaldırılmasını gerektiren bu durumda, Özel Dairece önceki cezanın kaldırılmasıyla yetinilmeyip, daha hafif cezaya ve kuru sıkı tabancanın sahibine iadesine de bizzat karar verilmesinin gerektiği,
Görüş ve kanaati benimsenmekle;
Genel Kurul"un 29.05.2007 gün ve 109-115 sayılı kararında da ayrıntıları belirtildiği üzere;
Hükümlünün eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 36. maddesindeki kabahati oluşturduğunun kabul edilmesi nedeniyle, aynı Yasanın 18. maddesindeki açık düzenleme uyarınca olayda kullanılan kuru sıkı tabancanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar verilemeyeceğinden; Özel Dairece, 5271 sayılı CYY.nın 309/4-d ve 5326 sayılı Kabahatler Yasanın 24. maddeleri gereğince idari yaptırıma ve olayda kullanılan kuru sıkı tabancanın sahibine iadesine karar verilmesi gerekirken, hükmün bozulmasına ve yasal dayanağı olmayacak biçimde cezanın kaldırılmasına karar verilmekle yetinilmesi isabetli değildir.
Bu itibarla; itirazın kabulüne, Özel Daire Kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme Kararının bozulmasına ve kabahatlinin suç tarihi (30.11.2006) itibarıyla 54 YTL idari para cezası ile cezalandırılarak, olayda kullanılan kuru sıkı tabancanın hükümlüye iadesine 1412 sayılı CYUY.nın kısmen halen yürürlükte bulunan 322. maddesindeki yetkiye istinaden Genel Kurulca karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 16.05.2007 gün ve 5220-4799 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Develi Asliye Ceza Mahkemesinin 30.11.2006 gün ve 148-341 sayılı kararının BOZULMASINA, ancak; belirlenen hukuka aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 1412 sayılı CYUY.nın kısmen halen yürürlükte olan 322. maddesindeki, 5271 sayılı CYY.nın 309/4-d madde/fıkra ve bendindeki ve 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 24. maddesindeki yetkilere dayanılmak suretiyle;
a) 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 36. ve 18. maddeleri uyarınca, hükümlünün suç tarihi itibarıyla 54 YTL İDARİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
b) Develi Adli Emanetinin 2006/73 sırasında kayıtlı bir adet Voltran Mod 92 Fırat ibreli 9 mm Magnum marka F461694 seri nolu kuru sıkı tabanca ve şarjörünün kabahatliye İADESİNE karar verilmek suretiyle Develi Asliye Ceza Mahkemesine ait 30.11.2006 gün ve 148-341 sayılı hükmünün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 18.09.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.