Esas No: 2007/6-186
Karar No: 2007/178
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/6-186 Esas 2007/178 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2007/6-186 E., 2007/178 K.
"İçtihat Metni"
Hırsızlık suçundan; Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesince 22.10.2002 gün ve 214-1396 sayı ile Bahadır K......."nın, "…
…765 sayılı Yasanın 491/ilk maddesi uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, çalınan eşyanın değeri suç tarihi itibarıyla pek hafif kabul edilerek, 522. madde gereğince ½ oranında indirim yapılmak suretiyle cezanın 3 ay hapse, 55/3. madde uyarınca 1/3 oranında indirim yapılarak ta 2 ay hapse indirilmesine, sanık hakkında Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesince 765 sayılı Yasanın 493/1, 522, 55/3, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleriyle verilerek, 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmiş olan 1.000.000 Lira ağır para cezasının 765 sayılı Yasanın 95/2. maddesi gereğince aynen infazına, 647 sayılı Yasanın 4. ve 6. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına, yargılama giderine.." hükmedilmiş olup, bu hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Daha sonra, T.C. Adalet Bakanı"nın istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.09.2006 gün ve 180126 sayılı ihbar yazısı ile;
"Tüm dosya kapsamına göre;
1-Kayden 13.05.1981 doğumlu olup suçun işlendiği 30.04.1999 tarihinde 18 yaşını ikmal etmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan hapis cezasının 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun"un 4/2. maddesi karşısında anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki ceza veya tedbirlerden birine çevrilmemiş bulunmasında,
2-Mahkemece çalınan eşyanın değeri pek hafif olarak kabul edilmesine göre 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 522. maddesi gereğince indirimin 1/3 üne kadar olması gerekirken, yazılı şekilde ½ oranında indirim yapılarak fazla ceza tayininde,
3-Aynen infazına karar verilen erteli cezanın suç tarihi 23 Nisan 1999 tarihinden önceye ait olup, 4616 sayılı Kanun kapsamında kaldığı gözetilmeden 765 sayılı Türk Ceza Kanunun 95/2. maddesi ile uygulama yapılmasında.." isabet görülmediğinden, hükmün 5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca, yasa yararına bozma yasa yoluyla bozulması talep edilmiş; Yargıtay 6. Ceza Dairesince de 21.06.2007 gün ve 17008-3229 sayı ile hükmün yasa yararına bozma isteminde yer alan nedenlerle bozulmasına, 5235 sayılı Yasanın 10 ve 11. maddeleri uyarınca, davaya bakma görevinin Asliye Ceza Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca Mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hükmün verilmesine.." karar verilmiştir.
Bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 18.07.2007 gün ve 180126 sayı ile; "…
….Somut olayda, bozulan hükmün türü ve bozma nedenlerine göre yargılamanın tekrarı yasağı mevcut olduğundan ilk derece mahkemelerince yeniden inceleme ve araştırma yapılmasına ve yeni bir hüküm kurulmasına da olanak yoktur.
Bu nedenle, hükmün bozulmasından sonra, 5271 sayılı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hükmün verilmesi için dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, hükmün kesinleşmesinden sonra yapılan yasa değişikliklerinin lehe hükümler getirmesi halinde hükümlünün hukuki durumunun değerlendirilmesi kanun yararına bozma işlevinden farklı bir hüküm değiştirme yöntemi olup kendine özgü bir yargılama biçimine tabi bulunmaktadır. Yargıtay Ceza Dairesi sonradan gerçekleşen lehe yasa değişikliğinin hukuka aykırılıkları etkisiz hale getirebileceği varsayımıyla münhasıran kendisine CMK.nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca tanınan yetkiyi kullanmaktan sarfınazar edemeyeceği gibi yetki devri anlamına gelebilecek şekilde yapılacak işlemleri Yerel
Mahkemeye bırakması da mümkün bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında; Yüksek Dairece, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesine müteakip 5271 sayılı Kanunun 309. maddenin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca sanığın cezasından 765 sayılı TCK" nun 522. maddesi uyarınca indirim yapılmasına, bunun sonucunda hükmedilen kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezanın 647 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince para cezasına veya tedbire çevrilmesine ve erteli cezanın 765 sayılı TCK.nun 95/2. maddesi gereğince hükümden çıkarılmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır." açıklaması ile itiraz yasa yoluna başvurularak; Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 21.6.2007 gün ve 17008-3229 sayılı bozma kararından "5235 sayılı Yasanın 10 ve 11. maddeleri uyarınca, davaya bakma görevinin Asliye Ceza Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca Mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hükmün verilmesine" ibaresinin çıkartılmasına ve kanun yararına bozma istemi doğrultusunda 5271 sayılı CMK.nun 309. maddenin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca hükümlü hakkında daha hafif cezanın belirlenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Genel Kurulunda; sanık Bahadır K....... hakkında, mağdur Semahat Aygün"e karşı hırsızlık suçundan verilen hükme hasren yapılan incelemede;
1-Yargılama konusu maddi olayın;
"Mağdure Semahat Aygün"ün sabah saat 08.40 sıralarında işe gitmek için otomobiline bindiği sırada, otomobilin sağ kapısına yaklaşan hükümlü Bahadır K......."nın, size sesleniyorlar demek suretiyle mağdurenin dikkatini dağıttıktan sonra, sağ ön koltuk üzerinde bulunan ve içerisinde 60.000.000 Türk Lirası, 45 Amerikan Doları, değersiz bir cep telefonu ve diğer özel eşyaların bulunduğu çantayı alarak, arkadaşlarının bulunduğu arabaya binerek kaçması" tarzında gerçekleştiği,
Hükümlü ve arkadaşlarının kaçarken bindikleri otomobilin aynı gün yakalandığı, mağdurenin çantasının da otomobil içerisinde ele geçirilerek, eksiksiz şekilde mağdureye iade edildiği, ancak Bahadır K......."nın ilk aşamada yakalanamayıp, sonraki günlerde yakalandığı,
2-Yargıtay 6. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nca çözümlenmesi gereken hukuki ihtilafın;
Yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması üzerine Özel Daire Kararında belirlenen ve hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılıkların, 5271 sayılı Yasanın 309/4-d madde, fıkra ve bendi kapsamında kalıp kalmadıkları, buna bağlı olarak ta, anılan hukuka aykırılıkların giderilmesine Özel Dairece karar verilip verilemeyeceği konusunda ortaya çıktığı,
3-Değerlendirme;
Dosya incelendiğinde;
Yukarıda belirtilen tarzda gerçekleşen olaydan sonra arkadaşları ile birlikte çalıntı otomobile binerek kaçan hükümlünün yakalanmamayı başardığı, ancak bindikleri otomobilin aynı gün ilerleyen saatlerde ele geçirildiği, otomobilin yakalanması sırasında otomobilden inip kaçmaya çalışırken yakalanan Bahattin Başak"ın beyanlarından ve mağdurenin kesin teşhisinden suçu hükümlünün işlediğinin belirlendiği, ayrıca mağdureye ait el çantasının da içerisindekilerle birlikte söz konusu otomobilde ele geçirildiği, daha sonra yakalanabilen hükümlünün inkar yolunu seçtiği, ancak suçu hükümlünün işlediği konusunda herhangi bir kuşkunun kalmadığı,
Aslında; suçun sübutu ve vasfı yönünden Yerel Mahkeme, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Özel Daire arasında her hangi bir ihtilafın bulunmadığı,
Yasa yararına bozma talebinin; üç nedene dayandığı,
Bunlardan birincisinin, olay tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmamış olan hükümlü hakkında, 647 sayılı Yasanın 4/2. maddesi gereğince kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza yerine para cezası veya tedbirlerden birinin uygulanmamış olması,
İkincisinin, çalınan malın değerinin pek hafif olarak değerlendirilmesine rağmen, 765 sayılı Yasanın 522. maddesi gereğince 2/3 yerine, ½ oranında indirim yapılmış olması,
Üçüncüsünün ise; hükümlü hakkında, hırsızlık suçundan önceden verilen ve ertelenerek kesinleşen hükümle ilgili olarak, hükme konu olan suçun 4616 sayılı Yasa kapsamına girdiği düşünülmeden 765 sayılı Yasanın 95/2. maddesi gereğince "aynen infaza" karar verilmesi, şeklinde gösterildiği,
Her üç nedenin de Özel Dairece yerinde görülerek hükmün bu sebeplerle bozulduğu gibi "5235 sayılı Yasanın 10 ve 11. maddeleri uyarınca, davaya bakma görevinin Asliye Ceza Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek, 5271 sayılı Yasanın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hükmün verilmesine.." de karar verildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ise; Özel Daire kararının esasına aynen iştirak edildiği, bununla birlikte, belirlenen hukuka aykırılıkların yerel mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonunda değil, 5271 sayılı Yasanın 309/4-d madde, fıkra ve bendi gereğince bizzat Yargıtay Özel Dairesi tarafından giderilmesi gerektiği yönünde itirazda bulunulduğu,
Gerçekten de; Genel Kurul"un 06.06.2006 gün ve 144-152 sayılı kararında da belirtildiği gibi; öğretide "olağanüstü temyiz" denilen ve 1412 sayılı CYUY"nda "yazılı emir" olarak adlandırılan olağanüstü yasa yolunun, 5271 sayılı CYY"nın 309 ve 310. maddelerinde "kanun yararına bozma" olarak yeniden düzenlendiği,
Kanun yararına bozma yasa yolunun amacının, ülke sathında uygulama birliğine ulaşılması ile hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesinin sağlanması olduğu,
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkilerinin ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlendiği,
CYY.nın 309. maddesinin 4"üncü fıkrasının (d) bendi gereğince; bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilmesinin; bir başka ifadeyle, bu durumun söz konusu olduğu hallerde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesinin gerekeceği,
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yasa yararına bozma talebinde yer alan ve Özel Dairece de benimsenen hukuka aykırılıklardan; hükümlünün yaşı nedeniyle paraya veya tedbirlerden birine çevrilme mecburiyetinin gözetilmemesi ile 765 sayılı Yasanın 522. maddesi uyarınca suç konusu eşyanın değerinin pek hafif olarak kabul edilmesi nedeniyle eksik indirim yapılmış olmasının daha hafif bir cezanın verilmesini, 4616 sayılı Yasa kapsamına giren bir suç hakkında verilmiş olan erteleme kararının 765 sayılı Yasanın 95/2. maddesi uygulanarak aynen infazına karar verilemeyeceğinin düşünülmemiş olmasının ise cezanın kaldırılmasını gerektirdiği,
Görüş ve kanaati benimsenmekle;
Yeniden yargılama yasağı nedeniyle, belirlenen hukuka aykırılıkların giderilmesine 5271 sayılı Yasanın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca Özel Dairece karar verilmesi gerektiğinden, Yargıtay 6. Ceza Dairesince hükümlü hakkındaki hükmün bozularak, dosyanın bozma doğrultusunda yeniden karar verilmek üzere Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesi yerinde değildir.
Bu itibarla, itirazın kabulüne, "5235 sayılı Yasanın 10 ve 11. maddeleri uyarınca, davaya bakma görevinin Asliye Ceza Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek, 5271 sayılı Yasanın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hükmün verilmesine.." şeklinde ifade edilen kısmın Özel Daire kararından çıkartılmasına ve verilecek kararın niteliği gereği takdir hakkının kullanılması gerektiğinden Genel Kurulca da doğrudan karar verilemeyecek olması nedeniyle, CYY.nın 309/4-d gereğince karar verilmesi için dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 21.06.2007 gün ve 17008-3229 sayılı kararından, "5235 sayılı Yasanın 10 ve 11. maddeleri uyarınca, davaya bakma görevinin Asliye Ceza Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek, 5271 sayılı Yasanın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hükmün verilmesine.." şeklindeki kısmın çıkartılmasına,
3- Bozulmasına karar verilen hukuka aykırılıkların giderilmesiyle ilgili olarak CYUY.nın 322. ve CYY.nın 309/4-d madde, fıkra ve bendlerindeki yetkiye istinaden karar verilmesi için dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 18.09.2007 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.