Esas No: 2007/3-148
Karar No: 2007/176
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/3-148 Esas 2007/176 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık Ali İ. ceza mahkemesinde Devlet ormanına izinsiz olarak fidan dikme suçundan yargılanmış ve beraat etmiştir. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 93/1. maddesi uyarınca sanığın suç işlediğini belirtmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, suça konu alanın orman sayılan bir yer olduğunu, sanığın orman kadastrosuna uygun hareket etmediğini ve ormanı işgal etmediği için suçun manevi öğesinin oluşmadığına karar vermiştir. Kararda 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 93/1. maddesi de detaylı ve açıklayıcı bir şekilde yer almaktadır.
Ceza Genel Kurulu 2007/3-148 E., 2007/176 K.
"İçtihat Metni"
Devlet ormanını işgal ve faydalanma suçundan sanık Ali İ…
…. A........"nun beraatine ilişkin olarak Şabanözü Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 18.10.2005 gün ve 35-93 sayılı hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 16.04.2007 gün ve 8287-3410 sayı ile onanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.06.2007 gün ve 5559-3 sayı ile;
"Suç tutanağı içeriğine, sanığın samimi ikrarına, mahallinde yapılan keşif sonucu tanzim edilen orman ve fen bilirkişilerinin raporlarına ve dosya içeriğine göre, sanığın, Orman İdaresinden izin almadan orman sayılan alana üç adet çam ve on adet sedir ağaçlarını diktiği sabittir.
Sanık, yeşillendirme maksadı ile suça konu ağaçları diktiğini ileri sürmüş ise de, dosya kapsamından idareden izin alınmadığı anlaşıldığından, izne tabi işi izinsiz yapmak suretiyle 6831 s.K.nun 93/1. maddesindeki düzenlemeye aykırı hareket etmiştir.
Ayrıca, 06.06.2003 tarihli suç tutanağında, orman boşluğu avlu ile çevrilip, içerisine, vişne, sedir ve çam fidelerinin dikildiği tespit edilip, sanığa sorulduğunda kendisinin ağaçları dikip, avlu ile çevirdiğini ifade ettiğinin belirtilmesi karşısında, imzacı tanıklardan tutanak tarihi itibariyle suça konu yerin avlu ile çevrilip içerisine meyve veren vişne fidelerinin dikilip dikilmediği, tutanak içeriğinin doğru olup olmadığı hususları sorulup, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerektiği halde mahkemece imzacı tanıklara yukarıda belirtilen hususlar açıklattırılmadığından eksik inceleme sonucu hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
Açıkladığımız hususlar göz önüne alınarak, sanığa yüklenen suçun tüm unsurları itibariyle oluşması ve eksik inceleme sonucu hüküm tesis edilmesi nedeniyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, Yüksek Dairece onama kararı verilmesinde bir isabet görülmemiştir" görüşü ile itiraz etmiş, Özel Daire kararının kaldırılmasını, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının süresinde olmadığının bir üye tarafından ileri sürülmesi üzerine öncelikle bu husus ön sorun olarak ele alınıp tartışılmış, itirazın 30 günlük yasal süre içinde gerçekleştirildiği oyçokluğu ile karara bağlandıktan sonra işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Sanığın Devlet ormanını işgal ve faydalanma suçundan beraatine ilişkin hükmün onanmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlıklar, soruşturmanın genişletilmesinin gerekip gerekmediğine ve suçun manevi öğesi itibariyle oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
İncelenen dosyada;
1-Sanığın, Şabanözü ilçesi G…
……. Beldesi Y…
…. Mahallesi mevkiindeki Devlet ormanının 442 m2 yüzölçümündeki bir bölümüne 10 adet sedir, 3 adet çam fidanı diktiği dosyadaki kanıtlardan anlaşılmaktadır.
Mahkemece gerçekleştirilen keşifte yapılan gözlem ile yerel ve teknik bilirkişilerin anlatımlarından, sözü edilen alanın çitle çevrilmediği ve vişne fidanı dikilmediği maddi bir vakıa olarak saptandığına göre, tutanak imzacısı tanık Kemal Şengül"ün bu hususta dinlenilmesinin yargılama konusu olayın çözümüne bir katkı sağlamayacağı açıktır. Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmanın bu yönden genişletilmesi gerektiği yolundaki itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Kurul Üyesi ise; sanığın Devlet ormanını işgal ve faydalanma kastı ile hareket edip etmediğinin saptanması bakımından, suça konu alanın çitle çevrilip çevrilmediği ve vişne fidanının dikilip dikilmediği hususunun önem arzettiğini, bu nedenle suç tutanağını düzenleyen orman muhafaza memurunun bu hususla ilgili beyanına başvurulması gerektiğini belirterek, soruşturmanın genişletilmesine yönelik itirazın kabulü yolunda karşı oy kullanmışlardır.
2- Öte yandan, yola bitişik olan suça konu yerin, 1989 yılında yapılan kesinleşmiş kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle tapulama dışı (tepe) bırakıldığı, bölgede orman kadastrosu gerçekleştirilmediği, çevresinde meşe ağaçları ve ormanın mevcut olduğu, amenajman planı, meşcere tipleri haritasına göre iskan alanına sınır bozuk meşe ormanlık alanı olarak gösterilen yer içinde kaldığı, bitki örtüsü, toprak yapısı, mülkiyet hava fotoğrafı, memleket haritası ve meşcere haritasındaki durumu ve çevresiyle bütünlük oluşturması göz önünde bulundurulduğunda orman sayılan yerlerden olduğu, bu alanda orman örtüsüne zarar verilmediği ve toprağın işlenmediği, sadece suça konu fidanların dikildiği, burasının muhafaza ormanı, yanık saha, gençleştirme sahası veya ağaçlandırma sahası da olmadığı anlaşılmaktadır. Yine, keşifte dinlenilen yerel bilirkişilerin beyanlarından köylülerin fiilen burayı mera olarak kullandıkları saptanmıştır. 71 yaşında emekli bir kişi olan, 100 dönümü aşkın arazisi, traktörü, büyükbaş hayvanları bulunan ve maddi durumunun iyi olduğu, dolayısıyla orman alanını sahiplenmeye ihtiyacı da olmadığı belirlenen sanığın, oturduğu köyün merası olarak kullanıldığını bildiği yere, sahip olduğu fazla fidanları dikmesi biçiminde gerçekleşen olayda, ormanı işgal ve faydalanma kastı ile hareket ettiği söylenemeyeceğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının suçun manevi öğesinin oluştuğuna yönelik itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iki ayrı hususa yönelen itirazlarının REDDİNE,
2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 17.07.2007 günü, soruşturmanın genişletilmesi gerektiğine yönelen itirazla ilgili olarak oyçokluğu, suçun manevi öğesinin oluştuğu yolundaki itirazla ilgili olarak ise oybirliği ile karar verilmiştir.