Esas No: 2007/4-145
Karar No: 2007/172
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/4-145 Esas 2007/172 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2007/4-145 E., 2007/172 K.
"İçtihat Metni"
Muhafaza görevini kötüye kullanmak suçundan sanık Ayşe K......"ın, 5237 sayılı TCY.nın 289/1-2 maddeleri uyarınca sonuçta 24 gün hapis ve bir tam gün karşılığı 20 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkındaki özgürlüğü bağlayıcı cezanın TCY.nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine ve 1 yıl deneme süresine tabi tutulmasına ilişkin Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesince 12.12.2006 gün ve 501-540 sayı ile verilen hüküm, yasa yoluna başvurulmaması üzerine kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 07.05.2007 gün ve 3599-4206 sayı ile;
"Tebliğnamede "daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş bulunan sanık hakkında tayin olunan 25 gün kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 50/3. maddesi uyarınca anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmiş bulunulmasında isabet görülmemiştir" denilmektedir.
Sanık hakkında muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan 5237 sayılı TCY.nın 289/1-2. maddesi uyarınca 24 gün hapis ve 20 YTL adli para cezasına hükmolunduğu, TCY.nın 50/3. maddesinde öngörülen "daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak koşuluyla, mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir" hükmü karşısında sanığın 24 günlük kısa süreli hapis cezasının 50/1. maddede öngörülen adli para cezası veya tedbire çevrilmesinde zorunluluk olduğunun gözetilmediği anlaşılmış ve tebliğnamedeki düşünce yerinde bulunmuştur.
Açıklanan gerekçelerle, Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesinin 12.12.2006 tarih ve 2006/501-540 sayılı kararın 5271 sayılı CYY.nın 309/3. maddesi uyarınca Kanun Yararına Bozulmasına, 409/4-b maddesi ve 5237 sayılı TCY.nın 289/1-2. maddesi uyarınca verilen 24 gün hapis cezasının suç tarihi itibariyle 480 YTL. adli para cezasına çevrilmesine, bu suça ilişkin tüm adli para cezaları toplanarak sanığın 500 YTL. adli para cezası ile cezalandırılmasına, infazın bu ceza üzerinden yapılmasına" karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 08.06.2007 gün ve 50712 sayı ile;
"Yerel Mahkemece, muhafaza görevini kötüye kullanmak suçundan sanığın 5237 sayılı TCK.nun 289/1. maddesi gereğince 3 ay hapis ve 5 tam gün karşılığı 100 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezası suçun konusunu oluşturan hayvanların bedelini kovuşturma başlamadan ödenmesini sağlaması nedeniyle aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca 4/5 oranında indirilmesiyle 24 gün hapis ve bir tam gün karşılığı 20 YTL adli para cezası ile tecziyesine karar verilmiş ve bu cezası ertelenmiştir.
5237 sayılı TCK.nun 50/3. maddesi uyarınca daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş bulunan sanık hakkında hükmedilen 24 gün hapis cezasının birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlarından birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmeden hüküm kurulması yasaya aykırıdır. Kanun yararına bozma istemi bu nedene dayalıdır.
Ancak, sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 289/1. maddesi gereğince hükmedilen 3 ay hapis cezasından aynı maddenin 2. fıkrasına göre 4/5 oranında indirim yapılması sonucu 18 gün yerine 24 gün hapis cezasına hükmedilmesi de yasaya aykırı bulunmaktadır. Adli para cezası hesaplanırken, cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimin gün üzerinden yapılması ve belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunması gerektiğine ilişkin aynı Yasanın 61/8. maddesindeki zorunluluğa uyulmaksızın, temel cezanın 5 tam gün karşılığı günlüğü 20 YTL"den 100 YTL adli para cezası olarak belirlenmesi, bu cezadan indirim sonucu 1 tam gün karşılığı 20 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi de yasaya uygun değildir.
Kanun yararına bozma istemi konusunda karar verilebilmesi için öncelikle mahkeme hükmündeki bu yasaya aykırılıkların yasa yararına bozma konusu yapılması gerekmektedir. Hükümdeki belirtilen bu yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır.
Bu nedenle, öncelikle dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi, tespit edilen yasaya aykırılıklarla ilgili olarak yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra, istemle ilgili karar verilmesi, bunun sağlanmaması veya bu nedenle yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulmaması halinde ise belirtilen hukuka aykırılıklar giderilmeden yasa yararına bozmaya konu edilen hususla ilgili karar verilmesi olanaklı görülmeden yasa yararına bozma isteminin reddedilmesi gerekmektedir.
Açıklamalar ışığında, yasa yararına bozma istemi üzerine mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isabetli değildir.
Ayrıca, Yüksek Dairece mahkeme hükmünün bozulmasına ve daha hafif cezaya hükmedilmesine müteakip 5237 sayılı TCK.na göre cezaların içtimasının mümkün olmadığı ve farklı infaz yöntemlerine tabi bulunan doğrudan hükmedilen adli para cezası ile özgürlüğü bağlayıcı cezadan çevrili adli para cezalarının içtimasının olanaklı bulunmadığı gözetilmeksizin adli para cezalarının toplanmasına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır." görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel daire kararının kaldırılmasına ve saptanan hukuka aykırılıklar ile ilgili olarak yasa yararına bozma yoluna başvurulmasının sağlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Hükümlünün muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki hukuki uyuşmazlık, hükmün yasa yararına bozma istemi üzerine incelendiği sırada, yasa yararına bozma istemine konu edilmeyen başkaca hukuka aykırılık hallerinin saptanması halinde izlenecek yöntemin belirlenmesine ilişkindir.
Öğretide "olağanüstü temyiz" olarak adlandırılan bu olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları "kanun yararına bozma" adı ile 5271 sayılı CYY"nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanı, o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay"ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Bozma nedenleri;
5271 sayılı Yasanın 223 üncü maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddenin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise, (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
4"üncü fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinde; hükümlü hakkında TCY.nın 289/1. maddesi uyarınca 3 ay hapis ve 5 gün karşılığı günlük 20 YTL hesabıyla 100 YTL adli para cezası tayin edilmiş, bu cezasından 289/2. madde uyarınca 4/5 oranında indirim yapılırken, 18 gün yerine fazla olarak 24 gün hapis cezası tayin edilmiş, ayrıca adli para cezası yönünden indirimin gün üzerinden yapılması yerine, 61/8. maddesi hükmüne aykırı olarak para üzerinden indirim yapılmıştır.
Bu hususlar yasa yararına bozma istemine konu edilmediği gibi, Özel Dairece incelemede de yasaya aykırı olan bu hususlar saptanmamıştır. Bu aykırılıklar giderilmeden, dosyanın esası hakkında karar verilmesi halinde yasaya aykırı bir başka karar daha verilmiş olacaktır.
Anılan yasaya aykırılık halleri nedeniyle yasa yararına bozma isteminin bu aşamada red edilmesi ya da Adalet Bakanlığına ihbarda bulunularak, saptanan bu yasaya aykırılıklar nedeniyle de yasa yararına bozma isteminde bulunulmasını sağlayarak sonucuna göre bir karar vermek keyfiyeti Özel Dairece değerlendirilebilecek bir husustur.
Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, yasaya aykırı bu hususlar yönünden de yasa yararına bozma istenip istenmeyeceği Adalet Bakanlığından sorulduktan sonra sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABÛLÜNE,
2-Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 07.05:2007 gün ve 3599-4206 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Özel Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 17.07.2007 günü oybirliği ile karar verildi.