Esas No: 2007/6-138
Karar No: 2007/171
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/6-138 Esas 2007/171 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2007/6-138 E., 2007/171 K.
"İçtihat Metni"
Hırsızlık suçundan sanıklardan Muhsin K....."ın, 765 sayılı TCY.nın 491/ilk, 62, 522, 55/3 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca sonuçta 123.383.520 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve Ali Uçkun"un 765 sayılı TCY.nın 491/ilk, 62, 522, 2253 sayılı Yasanın 12/2 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 94.910.400 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezasının 2253 sayılı Yasanın 38. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin Karaman Sulh Ceza Mahkemesince 07.11.2001 gün ve 766-1363 sayı ile verilen karar, Yargıtay 11. Ceza Dairesince 15.04.2004 gün ve 2293-3255 sayı ile; hükümden sonra yürürlüğe giren 4806 sayılı Yasanın 1. maddesi ile değişik 765 sayılı TCY.nın 30/2. maddesi uyarınca sanık Muhsin hakkındaki para cezasının 123.370.000 lira ağır para cezasına, sanık Ali hakkındaki para cezasının ise 94.900.000 lira ağır para cezasına indirilmesi suretiyle düzeltilerek onanmıştır.
Hükümlülerden Muhsin K....."ın hukuki durumunu yeni yasalar kapsamında evrak üzerinde değerlendiren Karaman Sulh Ceza Mahkemesince 20.06.2005 gün ve 766-1363 sayı ile yapılan yasal düzenlemeler karşısında asıl suça bakmak görevinin Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik kararı vermiş, dosyanın gönderildiği Karaman 2. Asliye Ceza Mahkemesince evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22.08.2005 gün ve 134-134 d.iş sayı ile hükümlü hakkında Karaman Sulh Ceza Mahkemesince verilen hükmün 5237 sayılı Yasadaki karşılığının 141/1. maddesinde düzenlenmiş olup, 765 sayılı Yasaya oranla daha ağır ceza düzenlendiğinden bahisle lehe olan Karaman Sulh Ceza Mahkemesinin 07.11.2001 tarih ve 2001/766 esas ve 2001/1363 karar sayılı ilamının aynen infazına karar verilmiştir.
Karaman C.Başsavcılığınca 29.08.2005 tarihinde, kesinleşmiş kararlar yönünden görevsizlik kararı verilemeyeceği, Asliye Ceza Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dosyanın Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesi yerine uyarlama kararı verilmesinin 5275 sayılı Yasanın 98/1. maddesine aykırı olduğundan bahisle itiraz yasa yoluna başvurulması üzerine, dosyayı inceleyen Karaman Ağır Ceza Mahkemesince 05.09.2005 gün ve 598-573 d. İş sayı ile;
"... dava ve usul ekonomisi açısından üst dereceli mahkemenin vermiş olduğu kararın kaldırılmasında kamu yararı görülmediği" gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.03.2007 gün ve 14843-3240 sayı ile;
"Uyarlama istemi üzerine verilen kararların temyizi olanaklı olduğundan Karaman Ağır Ceza Mahkemesinin hukuki değerden yoksun bulunan 05.09.2005 gün 2005/598-573 D.İş sayılı kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
Uyarlama istemi üzerine verilen kararların temyizi olanaklı olduğundan Karaman Ağır Ceza Mahkemesinin hukuki değerden yoksun bulunan 05.09.2005 gün 2005/598-573 D.İş sayılı kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ve 101/1. maddeleriyle 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/1. maddesi uyarınca kural; lehe yasanın belirlenmesi ve uyarlanmasına ilişkin kararların dosya üzerinden verilebilmesidir.
Ancak;
a)-Önceki yasaya göre sonraki yasa suçun öğelerinde değişiklik yapmışsa,
b)-Önceki yasanın türü veya süresi bakımından erteleme dışında bıraktığı ceza, yeni yasa tarafından erteleme kapsamına alınmışsa,
c)-Önceki yasaya göre temel ceza alt sınırdan belirlenmişken, yeni yasa uyarlanırken alt sınırın üzerinde ceza saptanması konusunda veya alt ve üst sınırlar konulmuş artırıcı ya da eksiltici bir hükmün uygulanmasında bir oranın belirlenmesi için mahkemece takdir hakkının kullanılması, böylece bireyselleştirme yapılması zorunluysa, duruşma açılmak suretiyle tüm bunların neden ve gerekçeleri de gösterilerek hüküm kurulması gerekir.
İnceleme konusu karara gelince;
Hükümlü Muhsin K....."ın geceleyin mağdur Memiş Ç....."ın yol kenarına park ettiği, kapıları açık minibüsünün içine girerek para çaldığı ve kaçmaya çalışırken yakalandığı sabit görülerek Karaman Sulh Ceza Mahkemesinin 07.11.2001 gün 2001/766-1363 sayılı kararıyla 765 sayılı TCK"nun 491/ilk, 62, 522/1, 55/3, 647 sayılı Yasanın 4/1. maddeleri gereğince 123.383.520 lira ağır para cezası ile hükümlendirildiği ve bu hükmün Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 15.4.2004 tarihli kararıyla hükmedilen 123.383.520 lira ağır para cezasının 123.383.000 liraya indirilmesi suretiyle düzeltilerek onandığı; 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nun uyarlanması istendiğinde Karaman Sulh Ceza Mahkemesinin 20.06.2005 gün 2001/766-1363 sayılı kararıyla 5235 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince davaya bakmanın üst dereceli Asliye Ceza Mahkemesinin görevine ait bulunduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı vermiş dosyanın gönderildiği Karaman 2. Asliye Ceza Mahkemesince 22.08.2005 tarih 2005/134-134 D.İş sayılı kararla, eyleme uyan 5237 sayılı TCK"nun 141/1. maddesinin sanık aleyhine olduğunu kabul ederek, önceki hükmün aynen yerine getirilmesine karar verilmiştir.
Cumhuriyet Savcısı uyarlama kararının Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilmesi gerektiğini ileri sürerek bu karara karşı itiraz etmiştir. Karaman Ağır Ceza Mahkemesi 05.09.2005 gün 2005/598-573 sayılı kararı ile itirazın reddine karar vermiş; bu karara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulmuştur.
Uyarlama kararlarının duruşma açılarak yapılması ve duruşmanın 5235 sayılı Yasanın 10 ve 11. maddeleri gereğince görevli Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılmasının gerektiği kabul edilerek yapılan incelemede, diğer itirazlar yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCY"nın 491/ilk, 62, 522/1, 55/3, 647 sayılı Yasanın 4/1. maddelerine göre, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY"nın aynı suça uyan 141/1, 143/1, 31/3, 50/1-a, 52. maddelerinde öngörülen özgürlüğü bağlayıcı cezanın alt ve üst sınırları bakımından, anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ışığında 765 sayılı Yasa hükümlerinin sanık yararına olduğunun kabulünde zorunluluk bulunması,
2-15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 24. maddesi uyarınca yeniden değerlendirme yapılması; 5083 sayılı Yasaya, 5335 sayılı Yasa ile eklenen 2/3. maddesi uyarınca para cezalarında bir Yeni Türk Lirasının artıklarının hesaba katılamayacağının ve 5252 sayılı Yasanın 5/1. maddesinin gözetilmesi zorunluluğu,
3-5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca sanık yararına olan hüküm, önceki ve sonraki yasaların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağından bireyselleştirmenin yapılması için duruşma açılmasının zorunlu bulunduğu gözetilmeden, dosya üzerinden yazılı biçimde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, bu nedenlerle kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay C.Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçundan hükümlü Muhsin K..... hakkında Karaman 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 22/08/2005 tarih ve 2005/134-134 D.iş sayılı kararın 5271 sayılı CMK"nun 309. maddesi gereğince bozulmasına" karar verilmiştir.
Yerel C.Savcısınca 09.06.2005 gün ve 504-748 sayılı karara, Fuhuşla Mücadele Tüzüğüne aykırı eylemiyle sınırlı olarak itiraz edilmesi üzerine itiraz mercii olan Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesince 31.08.2005 gün ve 916 müt. sayı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığınca, uyarlama kararının yasa yararına bozulması isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesi 16.04.2007 gün ve 3498-2917 sayı ile;
"765 ve 5237 sayılı Yasalarda eylemlere öngörülen cezaların tür ve tutarına göre 5252 sayılı Yasanın 9/1 maddesi gereğince 1 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak duruşma yapılmaksızın da TCK.nun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği anlaşıldığından tebliğnamenin birinci bendindeki sebebe dayanan kanun yararına bozma isteği CMK"nun 309/3.maddesi gereğince yerinde görülmediğinden reddine,
Ancak;
Sanığın Fuhuşla Mücadele Tüzüğü"ne aykırı davranmak suçundan dolayı lehe olduğu kabul edilen 765 sayılı TCK.nun 526. maddesi uyarınca cezasının belirlenmesinden sonra 5252 sayılı Kanunun 5349 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi uyarınca tayin olunan cezanın nev"inin idari para cezasına çevrilmesi gerektiğinin düşünülmemesi yasaya aykırı ve bu nedenle kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde olduğu anlaşıldığından, Kayseri 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 09.06.2005 gün ve 2003/504-748 sayılı kararının CMK.nun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahkemesince yapılmasına ve dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine," karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 01.06.2007 gün ve 143435 sayı ile;
"Kanun yararına bozulması istenen, 5237 sayılı TCK.nun yürürlüğe girmesi üzerine kesinleşmiş mahkumiyet hükmündeki değişiklik davası nedeniyle evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu verilen Karaman 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.08.2005 gün ve 2005/134-134 değişik iş sayılı kararı, hüküm niteliğinde olup, temyiz yasa yoluna tabi bulunmaktadır.
Bu karara yönelik Cumhuriyet savcısının 29.08.2005 tarihli başvurusu, temyiz başvurusu niteliğindedir. Başvuru üzerine Karaman Ağır Ceza Mahkemesi yasa yolunda hataya düşüldüğünü saptayarak, yasa yolunun temyiz olduğuna işaretle inceleme yapılabilmesi için dosyayı Yargıtay"a göndermesi gerekirken, kendisini görevli ve yetkili sayarak başvuruyu sonuçlandırmıştır.
Temyiz başvurusu üzerine Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararın hukuki geçerliliği yoktur.
Karaman 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.08.2005 tarih ve 2005/134-134 değişik iş sayılı kararı, Cumhuriyet savcısının temyiz başvurusunda bulunması nedeniyle kesinleşmemiştir. Kesinleşmeyen kararların kanun yararına bozma yolu ile incelenmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, kanun yararına bozma isteminin reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır." görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuş, Özel Daire kararının kaldırılarak, Yerel Mahkeme hükmünün kesinleşmemiş olması nedeniyle yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesini talep edilmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlıklar;
1) Uyarlama yargılaması üzerine verilen hükümlerin tabi oldukları yasa yolu,
2) Mercide yanılgı halinde yapılacak işlem ve yetkisiz mercice verilen kararın hukuki niteliği,
3) Yasa yararına bozma isteminin koşulları ve sonuçları,
4) Lehe yasanın saptanması,
Noktalarında toplanmaktadır.
1) Uyarlama yargılaması üzerine verilen hükümlerin tabi oldukları yasa yolu,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 223. maddesi uyarınca, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları hüküm niteliğinde bulunduğundan, uyarlama yargılamasında, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 1. fıkrasına göre, ister genel prensip uyarınca duruşmalı yargılamada, isterse ayrıksı yöntem benimsenmek suretiyle evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda verilmiş bulunan tür kararlar hüküm niteliğinde olduklarından, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 305. maddesinde belirtilen istisnalar dışında temyiz yasayoluna tabiidir.
2) Mercide yanılgı halinde yapılacak işlem,
Yasayollarına başvuru hakkına sahip olanların bu haklarını kullanırken yanlışlık yapabilecekleri yasakoyucu tarafından da öngörülmüş, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası"nın 264. maddesinde, kabul edilebilir bir başvuru olması koşuluyla, yasa yolunun veya merciin belirlenmesindeki yanılmanın, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağı kuralı getirilmiştir. Örneğin; temyiz yasayoluna başvurulurken verilen dilekçede yasayolunun adı itiraz olarak belirtilmiş veya başvurulan merci yanlış belirlenmişse, bu başvurular geçersiz sayılmayacaktır. Hemen belirtmek gerekir ki, böyle bir başvurunun kabul edilebilir, başka deyişle gerek başvuru sahibine gerekse başvuruya ilişkin yöntem ve süre gibi koşullara uygun bulunması lazımdır. Şayet kabul edilebilir bir başvuruda açıklanan yanılgılar söz konusu ise, başvurunun yapıldığı merciin 264. maddenin 2. fıkrası uyarınca başvuruyu derhal görevli ve yetkili olan mercie göndermesi gerekir. Ancak başvuru yapılan merci de yanılarak kendisini yetkili ve görevli sayıp karar vermişse, bu karar hukuken geçersizdir. Bu durumda, yasayolu denetiminde asıl görevli ve yetkili bulunan merciin başvuruyu yeniden değerlendirmesi gerekir.
3) Yasa yararına bozma isteminin koşulları ve sonuçları,
Öğretide "olağanüstü temyiz" olarak da adlandırılan yasa yararına bozma yasayolunun koşulları ve sonuçları 5271 sayılı CYY"nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Yasanın 309. maddesinde Adalet Bakanlığına, 310. maddesinde ise Yargıtay C.Başsavcısına tanınan bu yetki, hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılığı gidermeyi amaçlayan olağan üstü bir yasa yoludur.
Bu şekilde kesinleşmiş bir karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay"ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Bozma nedenleri;
5271 sayılı Yasanın 223 üncü maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddenin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise, (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
4"üncü fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunca varılan sonuç ve değerlendirme;
765 sayılı TCY.nın 491ilk, 62, 522, 55/3 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca sonuçta 123.383.520 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Karaman Sulh Ceza Mahkemesince 07.11.2001 gün ve 766-1363 sayı ile verilen ve Yargıtay 11. Ceza Dairesince 15.04.2004 gün ve 2293-3255 sayı ile; hükümden sonra yürürlüğe giren 4806 sayılı Yasanın 1. maddesi ile değişik 765 sayılı TCY.nın 30/2. maddesi uyarınca sanık Muhsin yönünden para cezasının 123.370.000 lira ağır para cezasına indirilmesi suretiyle düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Hükümlünün durumunu yeni yasalar kapsamında evrak üzerinde değerlendiren Karaman 2. Asliye Ceza Mahkemesince 22.08.2005 gün ve 134-134 d.iş sayı ile hükümlü hakkında Karaman Sulh Ceza Mahkemesince verilen hükmün 5237 sayılı Yasadaki karşılığının 141/1. maddesinde düzenlenmiş olup, 765 sayılı Yasaya oranla daha ağır ceza düzenlendiğinden bahisle lehe olan Karaman Sulh Ceza Mahkemesinin 07.11.2001 tarih ve 2001/766 esas ve 2001/1363 karar sayılı ilamının aynen infazına karar verilmiş,
Uyarlama kararına, görev yönünden itiraz eden Yerel C.savcısının, itirazı Karaman Ağır Ceza Mahkemesince 05.09.2005 gün ve 598-573 d. İş sayı ile red edilmiştir.
Yerel Mahkeme uyarlama kararında, yasa yolunun açık olup olmadığının belirtilmemesi nedeniyle, Yerel C.Savcısı bu bilgilere dayanarak temyiz süresi içinde itiraz yasa yoluna başvurmuştur. Bu durumda itiraz merciinin, yasa yoluna başvuruda hataya düşüldüğünü saptayarak, kararın tabi bulunduğu doğru yasa yolunun temyiz olduğuna işaretle inceleme yapılabilmesi için dosyayı Yargıtay"a göndermesi gerekirken, kendisini yetkili ve görevli sayarak başvuruyu sonuçlandırmak suretiyle verdiği karar hükümsüzdür.
Öte yandan, yerleşmiş yargısal kararlar uyarınca, yasa yolunun açık olup olmadığı, süresi, mercii ve şeklinin gösterilmemesi halinde 5271 sayılı CMY.nın 40/2. maddesi gereğince hakkında karar verilen kişi kusursuz sayılacağından ve eski hale getirme koşulları oluştuğundan, hükümlüye bu konuda yasa yolu, süresi, mercii ve şekli hakkında meşruhatlı davetiye gönderilmeli ve yasa yoluna başvurma olanağı tanınmalıdır.
O halde, Yerel Mahkemenin uyarlama kararı henüz kesinleşmemiştir. Dolayısıyla bu durumda, yasa yararına bozma isteminde bulunulamaz; temyiz başvurusunu incelemekle yetkili ve görevli denetim mercii olan Yargıtay"ın, C.savcısının süresi içinde yapılmış başvuru nedeniyle henüz kesinleşmemiş bulunan uyarlama kararını temyizen inceleyip başvuruyu sonuçlandırması gerekir.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin reddi ile hükümlüye meşruhatlı davetiye gönderilmesi ve yasa yoluna başvurup başvurmayacağının belirlenmesi, sonucuna göre de o yer C.savcısının temyiz başvurusu yönünden de inceleme yapılmak üzere tebliğname düzenlenmesi için dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 12.03.2007 gün ve 14843-3240 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin REDDİNE,
4-Hükümlü Muhsin K....."a meşruhatlı davetiye gönderilmesi ve yasa yoluna başvurup başvurmayacağının belirlenmesi, sonucuna göre de C.Savcısının süresi içindeki istemi nedeniyle Karaman 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.08.2005 gün ve 134-134 D. iş sayılı hükmünün temyizen incelenmesi için dosyanın tebliğname düzenlendikten sonra Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 17.07.2007 günü oybirliğiyle karar verildi.