Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/8-100 Esas 2007/128 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2007/8-100
Karar No: 2007/128

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/8-100 Esas 2007/128 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2007/8-100 E., 2007/128 K.

Ceza Genel Kurulu 2007/8-100 E., 2007/128 K.

  • AĞIR PARA CEZASININ DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
  • KANUNİ HAFİFLETİCİ NEDENLER
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 36 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 59 ]
  • 6136 S. ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER H... [ Madde 12 ]
  • 6136 S. ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER H... [ Madde 13 ]
  • "İçtihat Metni"

    1-6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesi uyarınca 5 yıl hapis ve 489 YTL. ağır para cezasıyla cezalandırılmasına,

    2-765 sayılı TCY"nın 59/2. maddesi uyarınca cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak, 4 yıl 2 ay hapis ve 407 YTL. ağır para cezasıyla cezalandırılmasına,

    3-647 sayılı Yasanın, 5. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 aylık sürenin sona erdiği veya taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi nedeniyle geri kalanın muaccel olduğu tarihten itibaren ödenmeyen para cezasına 6183 s.Y."nın 51. maddesinde belirtilen gecikme zammı oranının yarısı oranında gecikme zammı uygulanmasına,

    4-Suça konu silahın, 765 s.Y."nın 36. maddesi uyarınca müsaderesine, ilişkin Doğanşehir Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.05.2005 gün ve 40-67 sayılı hüküm,

    Sanık tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 18.10.2006 gün ve 2675-7699 sayı ile;

    "Dosyada mevcut ekspertiz raporunda, suça konu tüfeğin orijinal niteliklerinin sonradan değiştirildiğinin belirtilmesi karşısında, antika niteliğinde olamayacağı anlaşılmakla tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmayıp" onanmıştır.

    Yargıtay C.Başsavcılığınca 16.04.2007 gün ve 65206 sayı ile;

    "Hükme dayanak yapılan ve suç vasfını tayine esas alınan Diyarbakır Kriminal Polis laboratuarı ekspertiz raporunda, suç konusu Mauser marka mekanizma düzenli tüfeğin namlu içi delinip yiv-setler yok edilerek namlu iç çapının 8 mm.ye getirildiği ve nitelikleri itibariyle 6136 sayılı Yasanın 12/4. maddesi kapsamında belirtilen vahim silahlardan olduğuna dair görüşe yer verilmiştir. Bahsedilen ekspertiz raporunun, suç vasfını tayin yönünden noksan olduğu görüşündeyiz.

    Bu nedenle;

    Sonradan yapılan değişiklikle, namlu içi delinip genişletilerek yivsiz-setsiz silaha dönüştürülen tüfeğin, bu değişiklik nedeniyle atış mesafesi ve gücünde, tesir sahasında bir azalma olup-olmadığı, bu özelliği sonucu ve salt tüfek oluşu nedeniyle 6136 sayılı Yasanın 12/4. maddesi kapsamında vahim sayılıp-sayılamayacağı hususunda, Adli Tıp Kurumu Balistik Şubesinden görüş alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden noksan soruşturma ile hüküm kurulması,

    Kabul ve uygulamaya göre de;

    a) 647 sayılı Yasayı yürürlükten kaldıran 5275 sayılı Yasada öngörülmemesi nedeniyle, sanık hakkında 4786 sayılı Yasa ile değişik 647 sayılı Yasanın 5/5. maddesindeki gecikme zammının uygulama olanağı bulunmadığının gözetilmemesi,

    b ) Suç tarihi itibariyle, 5252 sayılı Yasanın 5/2. maddesi uyarınca hapis cezası yanında verilen temel adli para cezasının 450.00.- YTL.ndan fazla olamayacağının düşünülmemesi ve devamı uygulama sonucu sanığa fazla para cezası tayini,

    c) 5252 sayılı Yasanın 5/1. maddesi uyarınca hükmolunan ağır para cezasının adli para cezasına dönüştürülmemesi"nin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire onama kararının kaldırılarak, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.

    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu"nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanığın 6136 sayılı Yasanın 12/4. maddesi kapsamında bulunan vahim nitelikli silah bulundurduğu kabul edilerek,

    6136 sayılı Yasanın 13/2 ve 765 sayılı TCY"nın 59/2 .maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 407 YTL. ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, 647 sayılı Yasanın, 5. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 aylık sürenin sona erdiği veya taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi nedeniyle geri kalanın muaccel olduğu tarihten itibaren ödenmeyen para cezasına 6183 s.Y."nın 51. maddesinde belirtilen gecikme zammı oranının yarısı oranında gecikme zammı uygulanmasına ve suça konu silahın, 765 s.Y."nın 36. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilen somut olayda;

    Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;

    1-Hükme dayanak alınan ekspertiz raporunun yeterli bulunup bulunmadığı, bu konuda yeni bir araştırma yapılmasına gerek olup olmadığı,

    2- Kabul ve uygulamaya göre ise;

    a) Temel para cezasının fazla tayin edilip edilmediği,

    b) Hükmolunan para cezasına gecikme zammı uygulanması olanağı bulunup bulunmadığı,

    c) Sonuç ağır para cezasının, adli para cezasına dönüştürülmesinin gerekip, gerekmediği,

    Noktalarında toplanmaktadır.

    1-Hükme dayanak alınan ekspertiz raporunun yeterli bulunup bulunmadığı, bu konuda yeni bir araştırma yapılmasına gerek olup olmadığına yönelik itiraz nedeninin değerlendirilmesi;

    Evinde yasak silah bulundurduklarından bahisle verilen arama kararı üzerine, sanık Şerif B......"in evinde 09.03.2005 günü yapılan aramada, mavzer olarak bilinen 58575 seri numaralı ruhsatsız piyade tüfeği ele geçirilmiş, 01.01.1964 doğumlu olan sanık, dedesinin dedesinden kalan tüfeğin tarihi bir tüfek olduğunu ve ruhsatının bulunmadığını, birkaç kez antika silah ruhsatı çıkarmak için uğraştığını ancak, nasıl olacağını tam bilemediğinden ve maddi durumunun da iyi olmaması nedeniyle ilgilenemediğini savunmuştur.

    Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarında görevli uzman Aytuğ T..... tarafından düzenlenen 19.04.2005 tarihli ekspertiz raporunda; 7,92x57 mm. çap ve tipinde fişek atan, Almanya yapısı, mauser marka, namlu içi delinip yiv-setler yok edilerek namlu içi çapı 8 mm.ye getirilmiş tüfeğin, atışına engel mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, çap ve tipine uygun fişekleri patlattığı, niteliği itibariyle 6136 sayılı Yasanın 12/4. madde kapsamında bulunan vahim silahlardan olduğu belirtilmiştir.

    6136 sayılı Yasanın 13. maddesinin 2. fıkrasında; "Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında sayılanlardan olması ya da silah veya mermilerin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve yirmibeşbin liradan az olmamak üzere ağır para cezası hükmolunur." hükmüne yer verilmiş, fıkranın atıfta bulunduğu 12. maddenin 4. fıkrasında ise; nitelikli ateşli silahlar "tüfek veya (...)seri ateşli kısa sürede çok sayıda ve etkili biçimde mermi atabilen tam otomatik veya dürbünlü tüfek veya dürbünlü tabanca veya bu fıkrada sayılanların benzerleri" şeklinde belirtilmiştir.

    6136 sayılı Yasanın 12/4 ve 13/2. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, 13. maddenin 2. fıkrasının uygulanması için ateşli silahın 2521 sayılı Yasa kapsamında bulunmayan tüfek olması yeterlidir. Tüfeğin yiv-sete sahip olup olmamasının fıkranın uygulanması bakımından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

    İnceleme konusu somut olayda, silahın orijinal niteliklerinin değişmesi nedeniyle antika silah kapsamında değerlendirilmesi olanağı bulunmamaktadır. Uzman bilirkişi tarafından düzenlenen 19.04.2005 tarihli ekspertiz raporunda, suça konu Almanya yapısı, mauser marka tüfeğin, atışına engel mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, çap ve tipine uygun fişekleri patlattığı, niteliği itibariyle 6136 sayılı Yasanın 12/4. madde kapsamında bulunan vahim silahlardan olduğu açıkça vurgulanmış, tüfeğin atışa engel mekanik bir arızası saptanamamıştır. Tüfeğin fonksiyonunu kaybettiğine yönelik herhangi bir belirleme bulunmamakta aksine, çap ve tipine uygun fişekleri patlattığı ve vahim silahlardan olduğu belirtilmektedir.

    Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 2, 6136 sayılı Yasanın 12/4 ve 13/2. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, bilirkişi raporu yöntemine uygun ve yeterli olup, yeni bir inceleme ve araştırmaya gerek bulunmamaktadır.

    Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığının, soruşturmanın genişletilmesine ilişkin itiraz nedeninin reddine karar verilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan, Kurul Başkanı ve yedi kurul üyesi; tüfek üzerinde yapılan değişiklik, fonksiyonlarını etkileyecek ve tüfeğin niteliğini etkileyecek niteliktedir, tüfeğin namlu içi delinip, yiv setler yok edilerek, 7,92 mm olan çapı, 8 mm"ye yükseltilmiş, bu değişikliğin, tüfeğin fonksiyonları üzerinde ne tür bir etki yarattığı bilirkişi raporunda değerlendirilmemiştir.

    Bu değişiklik nedeniyle tüfeğin, atış mesafesi, gücü ve tesir sahasında bir azalma olup-olmadığı, bu özelliği sonucu ve salt tüfek oluşu nedeniyle 6136 sayılı Yasanın 12/4. maddesi kapsamında vahim sayılıp-sayılamayacağı hususunun belirlenmesi yeni bir bilirkişi incelemesini zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazı yerindedir, görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

    2- Diğer itiraz nedenlerine gelince;

    Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.11.2006 gün ve 8/245-246 sayılı kararında vurgulandığı üzere; 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasa"nın 4. maddesi ile, nisbî ve tazminat kabilinden para cezaları hariç olmak üzere, Özel Yasalar ile tüzüklerdeki para cezaları yüzkırkikibinsekizyüzaltmış kat ile iki kat arasında değişen miktarlarda arttırılmış, 5. maddesinin 1.fıkrasıyla, yasalarda öngörülen ağır para cezaları adli para cezasına dönüştürülmüş, 2. fıkrasında ise, nisbî nitelikteki adli para cezaları hariç olmak üzere, adli para cezalarında, cezanın alt sınırının dörtyüzellimilyon, üst sınırının ise yüzmilyar Türk lirası olarak uygulanacağı belirtilmiş, bu şekilde Özel Yasalarda düzenlenmiş bulunup, adli para cezasını gerektiren suçlarda 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren para cezasının alt sınırı dörtyüzellimilyon liraya üst sınırı ise yüzmilyar liraya çıkartılmıştır.

    Para cezalarının hesaplanmasında ve ödenmesinde 1 Yeni Türk Lirasının altında kalan tutarların dikkate alınamayacağı yönündeki 5083 sayılı Yasanın 2 ve 765 sayılı TCY"nın 2/2. maddesi hükmü karşısında, mevcut yasa değişikliğinin fail lehine olması nedeniyle, 1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenen suçlarda da Özel Yasalardaki para cezası miktarının yeniden hesaplanıp belirlenmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu yeni ilke doğrultusunda yapılan hesaplama sonucu adli para cezasının alt ve üst sınırları;

    01.01.2005-31.05.2005 489.-123.877. YTL.

    01.06.2005 tarihinden itibaren 450.-

    100.000. YTL.

    Şeklinde belirlenmiş ancak, 01.01.2005-31.5.2005 tarihinde işlenen suçlar açısından, sonradan yürürlüğe giren 5252 sayılı Yasa hükümlerinin lehe olması nedeniyle 01.01.2005-31.05.2005 tarihleri arasında işlenen suçlar açısından da para cezasının 450-100.000 YTL. olarak uygulanması zorunlu hale gelmiştir.

    Gecikme zammı ile ilgili itiraz nedenine gelince, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2006 gün ve 167-198 sayılı kararında vurgulandığı üzere; alacağın doğumuna esas olan 647 sayılı Yasanın 5/5. maddesindeki düzenleme ortadan kaldırıldığına göre, Yasama Organının bu yeni tasarrufu ile, Devletin ileride doğması muhtemel fer"i alacağını tahsil etmeme iradesi ortaya çıkmış bulunmaktadır. Öte yandan, bu alacağın doğması, para cezasının süresinde ödenmemesi koşuluna bağlıdır. Alacağın doğumuna esas olan yasal dayanak 01.06.2005 tarihinde ortadan kalktığından, bu tarihten sonra artık böyle bir alacağın doğması ihtimali de bulunmamaktadır.

    O halde, suç önceden işlenmiş olsa dahi, 647 sayılı Yasanın yürürlükten kalktığı 01.06.2005 tarihinden sonra, ödenmeyen adlî para cezası bakımından anılan Yasanın 5/5. maddesine dayanılarak gecikme zammı uygulanmasına karar verilemeyecektir.

    Bu tarihten önce verilen hükümlerin yasa yolu denetimi nedeniyle bu tarihten sonra incelenmesi evresinde de, ağır para cezasının adli para cezasına dönüştürülerek yeniden hesaplanması ve gecikme zammı uygulanmasına ilişkin bölümün Yargıtay"ca 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 322. maddesiyle tanınan yetki kullanılarak hüküm fıkrasından çıkartılması gerekecektir.

    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

    Sanığın 09.03.2005 tarihinde işlediği vahim nitelikte silah bulundurmak suçundan, 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesi uyarınca 5 yıl hapis ve 450 YTL. adli para cezası ile cezalandırılmasına, TCY"nın 59. madde uyarınca cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak 4 yıl 2 ay hapis ve 375 YTL. adli para cezasıyla cezalandırılmasına, karar vermek gerekmektedir.

    Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün bu nedenlerle bozulmasına, ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 322. maddesi uyarınca Ceza Genel Kurulunca da karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sair yönleri isabetli bulunan hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.

    SONUÇ :

    Açıklanan nedenlerle,

    1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabül ve uygulamaya göre bölümünün KABULÜNE,

    2-Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 18.10.2006 gün ve 2675-7699 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,

    3-Yerel Mahkeme hükmünün TCY"nın 2/2 ve hükümden sonra yürürlüğe giren 5083 sayılı Yasa hükümleri karşısında sanığa fazla para cezası tayin edilmesi, hükmolunan cezaya gecikme cezası uygulanması ve ağır para cezasının adli para cezasına dönüştürülmemesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA,

    4- Yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca da karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanığın 09.03.2005 tarihinde işlediği vahim nitelikte silah bulundurmak suçundan, 6136 sayılı Yasanın 13/2 ve 765 sayılı TCY"nın 59. maddeleri uyarınca tayin edilen sonuç cezanın 4 yıl 2 ay hapis ve 375 YTL. adli para cezası olarak saptanıp hükme ilavesine süresinde ödenmeyen para cezasına gecikme zammı uygulanmasına ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

    5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, ilk müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 05.06.2007 günü yapılan müzakerede, ilk itiraz nedeni yönünden oyçokluğuyla, kabul ve uygulamaya göre itiraz nedenleri yönünden ise oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara