Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/10-68 Esas 2007/93 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2007/10-68
Karar No: 2007/93

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/10-68 Esas 2007/93 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2007/10-68 E., 2007/93 K.

Ceza Genel Kurulu 2007/10-68 E., 2007/93 K.

  • DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ
  • DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİ
  • KAMU MALLARINA ZARAR VERME
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 516 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 522 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 102 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 253 ]
  • "İçtihat Metni"

    Devlet malına zarar verme suçundan yapılan yargılama sonunda; sanıklar Murat Y...... ve Hasan A......"nin beraatlarına ilişkin İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.07.2001 gün ve 562-709 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 4. Ceza Dairesince yapılan inceleme sonucunda 04.12.2001 gün ve 25852-24982 sayı ile; eksik soruşturma nedeniyle bozma kararı verildikten sonra; İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince 05.03.2002 gün ve 98-190 sayı ile direnme kararı verilerek, önceki kararda olduğu gibi sanıkların beraatlarına hükmedilmiş ve bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi sebebiyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nda yapılan inceleme neticesinde; 08.10.2002 gün ve 199-347 sayı ile; "…

    …İnceleme konusu olayda ise, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinde açılan, sanıkları ve eylemleri aynı olan kamu davasına ait dosya Yerel Mahkemece getirtilerek incelenmemiş, davalardan hangisinin önce açıldığı ve ulaştığı aşama ile sonucu belirlenmemiş, dolayısıyla yargılama koşulunun olayda gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmamıştır.

    Bu itibarla, yukarıda açıklandığı üzere Yerel Mahkemece iki yönden Usul Yasasına aykırı davranıldığından, diğer yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle bu usuli nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir." açıklamasıyla; Yerel Mahkeme direnme hükmünün öncelikle açıklanan iki usuli nedenden dolayı bozulmasına, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine…

    …" karar verilmiştir.

    Bu kez; İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince 31.03.2003 gün ve 1085-216 sayı ile; "…

    ….Sanıklar hakkında aynı konuda daha önce İzmir DGM nin 2001/103-2002/176 sayılı dava dosyasında kamu davası sonuçlandırılmış olmakla sanıklar hakkındaki mahkememizdeki davanın mükerrer olduğu görülmekle sanıklar hakkında Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararında belirtildiği üzere yargılama koşulunun oluşmadığı görülmekle kamu davasının reddine karar vermek gerekmiştir." gerekçesi ile; CMUK nun 253/2. maddesi gereğince kamu davasının reddine hükmedilmekle; hükümlerin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 10. Ceza Dairesince 01.03.2004 gün ve 7850-2215 sayı ile; "..nas"ı ızrar suçuna hasren yapılan incelemede:…

    …..sanıkların TCK nun 516/ilk, 522. maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi" yasaya aykırı görülerek nas"ı ızrar suçundan kurulan hükümlerin bozulmasına karar verilmiştir. İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince 17.05.2004 gün ve 376-410 sayı ile; red kararında ısrar edilmiştir.

    Katılan vekili tarafından temyiz edilen hükümleri havi dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.06.2005 gün ve 253637 sayılı ve onama istekli tebliğnamesi ile sehven Yargıtay 11. Ceza Dairesine, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03.04.2006 gün ve 4592-2554 sayılı kararı ile de Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderildikten sonra, nihayet Yargıtay 9. Ceza Dairesince tebligat eksikliklerinin tamamlattırılmasının ardından 19.02.2007 gün ve 6610-1174 sayılı görevsizlik kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, oradan da Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Ceza Genel Kurulu"nda her iki sanık hakkında nas"ı ızrar suçundan verilen kararlara hasren yapılan incelemede;

    Soruşturma ve kovuşturma evresinde hukuka uygun yöntemle derlenen bilgi ve belgelere göre;

    1-Yargılama konusu maddi olayın;

    "15.01.2001 günü sanıklar Murat Y...... ve Hasan A......"nin dosyamıza intikal etmeyen başka bazı sanıklarla birlikte İzmir Kadifekale, Kosova Mahallesi son durakta İzmir Büyükşehir Belediyesine ait olup, şoför Ergün E...."ın kullandığı 93-238 plakalı otobüse taş atmak suretiyle saldırıp 6 adet camını kırdıkları ve bu suretle devlet malına zarar verdikleri" tarzında gerçekleştiği,

    2-Yargıtay 10. Ceza Dairesi ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nca çözümlenmesi gereken hukuki ihtilafın;

    Aynı eylem hakkında daha önce başka bir mahkemece karar verilip verilmediğine, dolayısıyla suçun sübutuna ilişkin olduğu,

    3-Ön Mesele:

    Davanın esasına geçilmeden önce, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının ön mesele olarak görüşüldüğü,

    4-Değerlendirme,

    765 sayılı Yasanın 102. maddesine göre; "Kanunda başka türlü yazılmış olan ahvalin maadasında hukuku amme davası bu maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkar." Yasadaki cezasının üst sınırı 5 yıl ve daha aşağı olan suçlar için asli dava zamanaşımı süresi 102. maddenin 4. fıkrasında 5 yıl olarak belirlenmiştir. Zamanaşımını kesen sebepler ise Yasanın 104. maddesinde sayılmıştır. Buna göre; mahkumiyet hükmü, yakalama, tevkif, celp veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya iddianame ile zamanaşımı süresi kesilir. 105. maddede ise ayrık bir durum vardır. Maddenin 1. fıkrasında; Kanunun bir seneden aşağı zamanaşımı süresi tayin ettiği hallerde her türlü usul işleminin zamanaşımını keseceği düzenlenmiştir. Buna karşılık; beraat kararı, sanıktan bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması ve Yargıtay Kararı zamanaşımını kesen sebepler arasında bulunmamaktadır.

    Zamanaşımını kesen bir sebebin bulunması halinde, zamanaşımı kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacaktır.

    Yasanın 107. maddesinde ise zamanaşımı süresinin durması düzenlenmiştir.

    Somut olayda;

    Sanıklar hakkında dava açılırken sevk maddesi her ne kadar 516/3 olarak yazılmış ise de; iddianame metnindeki anlatımın 765 sayılı Yasanın 516/1. maddesindeki suça ilişkin olduğu, bunun yanında; Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 01.03.2004 gün ve 7850-2215 sayılı bozma kararında da, açıkça eylemin 765 sayılı Yasanın 516/1. maddesindeki suçu oluşturduğu kabul edilmiştir.

    Bu nedenlerle zamanaşımı süresi hesaplanırken, 765 sayılı Yasanın 516/3. madde ve fıkrası değil, 516/1. madde ve fıkrası nazara alınmalıdır.

    Buna göre; yargılama sırasında; sanıkların sorgularının yapıldığı 21.05.2001 tarihinden sonra zamanaşımını kesen veya durduran başka bir işlem yapılmadığından, 765 sayılı Yasanın 102/4. maddesindeki 5 yıllık asli zamanaşımı süresinin inceleme tarihi itibarıyla dolmuş olduğu anlaşılmaktadır.

    Belirtilen nedenle; Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına hükmedilmeli ancak sanıklar hakkında nas"ı ızrar suçundan açılmış bulunan kamu davalarının başka hiçbir işlem yapılmaksızın, asli dava zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle düşürülmesine CYUY.nın halen geçerliliğini sürdüren 322. maddesinin tanıdığı yetki uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nca karar verilmelidir.

    SONUÇ:

    Açıklanan nedenlerle;

    1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,

    2- Ancak aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılama icrasını gerektirmediğinden, sanıklar Murat Y...... ve Hasan A...... hakkında nas"ı ızrar suçundan açılmış olan kamu davalarının; halen geçerliliği devam eden 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesindeki yetkiye istinaden; 765 sayılı TCK.nun 102/4. maddesindeki asli dava zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,

    2-Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.04.2007 günü oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara