"İçtihat Metni"
Hakkı olmayanları seçmen kütüğüne yazmak suçundan sanık Veli T......"ın 298 sayılı Yasanın 142, 765 sayılı TCY"nın 80. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin olarak Balâ Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 29.06.2005 gün ve 9-101 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi 20.02.2007 gün ve 5788-1389 sayı ile;
"298 sayılı Kanunun 175. maddesi uyarınca bu kanunda yazılı suçların kovuşturmasının 3005 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacağı belirtilmiş ise de, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Kanunun 18. maddesi ile 3005 sayılı Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanununun yürürlükten kaldırıldığı, bu nedenle temyiz süresi yönünden karar tarihinde yürürlükte olan 5271 sayılı Yasa hükümlerinin geçerli olduğu ve gıyapta verilen hükmün sanık müdafiine 15.8.2005 tarihinde tebliğ edildiği ve sanık müdafiince hükmün 5271 sayılı Yasanın 331/1-4. madde ve fıkralarında belirtilen yasal süre geçtikten sonra 9.9.2005 tarihinde temyiz edildiği anlaşılmakla süresinde yapılmayan temyiz isteğinin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca reddine" karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 27.03.2007 gün ve 205511 sayı ile;
"Gıyapta verilen hükme ait tebligatın adlî tatil süresi içinde yapılmış olması halinde, temyiz süresi adlî tatilin bitiminden itibaren başlar ve bu süre 7 gündür.
1412 sayılı CMUK ve 5271 sayılı CMK"da belirtilen 3 günlük süre uzaması ancak tebligat adlî tatile girmeden yapılıp işleyen sürenin adlî tatile rastlaması durumunda söz konusudur.
Sanık müdafiine adlî tatil içinde 15.08.2005 tarihinde tebligat yapılmış olduğundan, 09.09.2005 havale tarihli temyiz dilekçesinin yasal sürede verildiği anlaşılmaktadır." görüşü ile itiraz ederek, Özel Daire kararının kaldırılmasını, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen olayda;
Yerel Mahkeme sanığın yokluğunda verdiği 29.06.2005 gün ve 9-101 sayılı hükümle, sanığı seçmen kütüğüne yazılma hakkı olmayan birden çok seçmeni yazma suçundan dolayı 298 sayılı Yasanın 142, 765 sayılı TCY"nın 80. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm etmiştir.
Sanık müdafiinin hükmü temyiz etmesi üzerine Özel Daire, gerekçeli kararın sanık müdafiine 15.8.2005 tarihinde tebliğ edildiği, onun da yasal süre geçtikten sonra 9.9.2005 tarihinde hükmü temyiz ettiği saptamasına yer vererek temyiz isteğinin reddini kararlaştırmış, Yargıtay C.Başsavcılığı ise, temyiz isteminin süresinde olduğundan bahisle itiraz etmiştir.
Çözümü gereken hukuki uyuşmazlık, adlî tatil içinde görülmesi olanaklı bulunmayan bir davaya ilişkin kararın adlî tatil içinde tebliğ edilmesi halinde, temyiz süresinin ne şekilde hesaplanacağına ilişkindir.
Hüküm tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 331. maddesinin 1. fıkrasında: ceza işlerini gören makam ve mahkemelerin her yıl ağustosun birinden eylülün beşine kadar tatil olunacağı, 2. fıkrasında: anılan makam ve mahkemelerin bu süre içinde, sadece soruşturmaları, tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaları ve ivedi sayılacak diğer hususları yerine getirecekleri belirtilmiş, 4. fıkrasında ise: adlî tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı ifade edilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, adlî tatil içinde görülebilen işler yönünden 4. fıkra hükmü uygulanmayacak, bu tür dava ve işlerle ilgili süreler adlî tatil içinde de işleyecektir. Sürenin uzaması kuralının uygulanabilmesi için, adlî tatil içinde görülemeyen dava ve işlerle ilgili kararın tebliğinin tatilden önce gerçekleştirilmesi, işlemeye başlayan sürenin adlî tatil içinde sona ermesi gerekir. Bu takdirde tatilden önce işleyen kısma bakılmaksızın, süre, adlî tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzayacaktır. Öte yandan, adlî tatilde görülemeyen davalarla ilgili kararların, adlî tatile rastlayan dönemde tebliği geçerlidir. Ancak tatilde süre işlemeyeceği için, bu durumda mehil adlî tatilin bitiminden itibaren başlayacaktır.
Somut olayda, yargılaması adlî tatil içinde yapılamayan bir davaya ilişkin gerekçeli karar 15.08.2005 tarihinde sanık müdafiine tebliğ edilmiş, sanık müdafii de 09.09.2005 havale tarihli dilekçe ile hükmü temyiz etmiştir. Adlî tatil içinde süre işlemeyeceğinden, yedi günlük temyiz süresinin adlî tatilin bittiği tarihten itibaren hesaplanması gerekir. Bu durumda, 9 Eylül 2006 tarihinde gerçekleştirilen temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, temyiz isteminin süre yönünden reddine dair Özel Daire kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 20.02.2007 gün ve 5788-1389 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 10.04.2007 günü oybirliği ile karar verildi.