Esas No: 2007/16.HD-48
Karar No: 2007/59
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/16.HD-48 Esas 2007/59 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2007/16.HD-48 E., 2007/59 K.
"İçtihat Metni"
Borçlu Emine A......"ın mal beyanında bulunmama eyleminden dolayı İİY"nın 337. maddesi uyarınca 10 gün hafif hapis cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezanın 5252 sayılı Yasanın 7/2. maddesi uyarınca 20 YTL hesabı ile 200 YTL idari para cezasına dönüştürülmesine ilişkin Bilecik İcra Ceza Mahkemesince verilen 15.06.2005 gün ve 151-174 sayılı kararın temyiz yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi nedeniyle Adalet Bakanı tarafından yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince, 18.12.2006 gün ve 5117-8021 sayı ile;
"Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 195/1. maddesinde düzenlenmiş olan, "suç yalnız veya birlikte adli para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hallerde sanığa gönderilecek davetiye ile gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır" şeklindeki hükmü karşısında, Bilecik İcra Mahkemesince 30.05.2005 tarihli oturum sonunda duruşmanın 28.06.2005 tarihine bırakılmasına karar verilmesine rağmen, müşteki vekilinin talebi üzerine sanığa meşruatlı davetiye çıkarılmadan duruşmanın 15.06.2005 tarihine alınmasına karar verilip, sanığın yokluğunda anılan tarihte duruşma açılarak hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlandığı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle ve kanuna aykırılığın giderilmesinin de başkaca çözümünün mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinin 26.07.2005 gün ve 2005/260 sayılı müteferrik kararının 5271 sayılı CMK"nun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, hükümlü hakkındaki cezanın çektirilmemesine," karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 12.02.2007 gün ve 172393 sayı ile; bozma nedeninin 5271 sayılı CYY"nın 309/4-b bendi kapsamında bulunduğu, bu itibarla özel Daire bozma ilamından cezanın çektirilmemesine ibaresinin çıkartılarak, dosyanın müteakip işlemlerin mahkemesince yapılması için mahalline gönderilmesi gerektiği görüşüyle itiraz yasayoluna başvurulmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Mal beyanında bulunmama eylemi nedeniyle, borçlunun İİY"nın 337 ve 5252 sayılı Yasanın 7/2. maddeleri uyarınca 200 YTL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bilecek İcra Ceza Mahkemesi kararının, Adalet Bakanının yasa yararına bozma istemi üzerine, savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle, yasa yararına bozulması halinde cezanın çektirilmesine mi, yoksa mahallinde yeniden yargılama yapılmasına mı karar verileceği noktasında toplanmaktadır.
Öğretide "olağanüstü temyiz" olarak adlandırılan bu olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları "kanun yararına bozma" adı ile 5271 sayılı CYY"nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanı, o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay"ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Bozma nedenleri;
5271 sayılı Yasanın 223 üncü maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddenin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise, (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
4"üncü fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu olayda, mal beyanında bulunmama eylemi nedeniyle, Bilecik İcra Ceza Mahkemesince 30.05.2005 tarihli oturum sonunda duruşmanın 28.06.2005 tarihine bırakılmasına karar verilmesine rağmen, şikayetçi vekilinin talebi üzerine sanığa meşruatlı davetiye çıkarılmadan duruşmanın 15.06.2005 tarihine alınmasına karar verilip, borçlunun yokluğunda İİY"nın 337 ve 5252 sayılı Yasanın 7/2. maddeleri uyarınca 200 YTL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi savunma hakkının bütünüyle ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğundan yasaya mutlak aykırılık oluşturmakta ve kararın bu nedenle bozulmasını gerektirmektedir. Ancak CYY"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi kapsamındaki bu bozma nedeni Yerel Mahkemece yeniden yargılama yapılmasını gerektirdiğinden ve varlığı saptanan hukuka aykırılık ceza verilmemesi sonucuna ulaştırır nitelik taşımadığından cezanın çektirilmemesine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Unutulmamalıdır ki; 5271 sayılı CYY.nın 309. maddesi uygulamasında, suçu ya da kabahati sabit olan ve eylemi cezai yaptırımı gerektiren kişi hakkında herhangi bir usulî nedenle "cezanın çektirilmemesine" karar verebilmek olanağına yer verilmemiştir. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.12.2006 gün ve 5117-8021 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanının isteminin kabulü ile Bilecek Ağır Ceza Mahkemesinin 26.07.2005 gün ve 2005/260 müteferrik sayılı kararı ile buna bağlı olarak Bilecik İcra Ceza Mahkemesinin 15.06.2005 gün ve 151-174 sayılı kararının CYY"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca YASA YARARINA BOZULMASINA,
4- İcra Ceza Mahkemesince İİY"nın 349 ve 350. madde hükümlerine uygun olarak yeniden yargılama yapılmasını teminen dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 13.03.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.