Esas No: 2007/16.HD-55
Karar No: 2007/53
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/16.HD-55 Esas 2007/53 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İzmir 7. İcra Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir hapis cezası kararına yapılan itiraz sonucunda Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, hafif cezaların idari para cezasına dönüştürüldüğü kanun maddelerine atıfta bulunarak hapis cezasının yasa dışı olduğuna karar vermiştir. Ancak incelenen dosyada hükme esas teşkil eden İcra Müdürlüğü dosyasının, denetlenebilmesi için bu dosya içerisine konulmadığı görülmüştür. Bu nedenle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüyle önce yasa yararına bozma başvurusunun sağlanması gerektiği belirtilmiş ve ardından kanun maddelerinin detaylı açıklamasına yer verilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344. maddesi ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5349 sayılı Kanun'la değişik 7. maddesi, hafif cezaların idari para cezasına dönüştürüldüğüne dair hükümler içermektedir.
Ceza Genel Kurulu 2007/16.HD-55 E., 2007/53 K.
"İçtihat Metni"
Mustafa M....."ün nafaka borcunu ödememe eyleminden dolayı İcra ve İflas Yasasının 5358 sayılı Yasa ile değişik 344/1. maddesi uyarınca 3 ay hapsen tazyikine ilişkin İzmir 7. İcra Ceza Mahkemesince duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda verilen 08.11.2005 gün ve 1763-2604 sayılı kararın yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi nedeniyle T.C. Adalet Bakanı"nın yasa yararına bozma istemi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 27.04.2006 gün ve 40701 sayı ile; "Dosya kapsamına göre, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanunla değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 344. maddesindeki yaptırım, tazyik hapsi olarak belirlenmiş ise de, aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5349 sayılı Kanun"la değişik 7. maddesinin 1. fıkrasında, "Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür." şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş olması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7. maddesi nazara alındığında, 5252 sayılı Kanun"un 7. maddesi 1. fıkrasındaki hükmün sanık lehine olduğu cihetle, sanık hakkında idari para cezasına hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde tazyik hapsine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." açıklamasıyla, "5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması…
…" biçiminde Yargıtay 16. Hukuk Dairesi"ne ihbar edilmiştir. Bunun üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 18.12.2006 gün ve 3163-8048 sayı ile; "…
…Dosya kapsamına göre, sanığa isnat edilen nafaka borcunu ödememek eylemi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 344. maddesi ile on günden üç aya kadar hafif hapis cezası ile müeyyide altına alınmış iken, suç tarihinden sonra, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 5349 sayılı Kanun"un 3. maddesi ile değişik 7. maddesinin 1. fıkrası ile Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür…
…." yine 1 Haziran 2005 tarihinde kabul edilip, aynı gün Mükerrer Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 2004 sayılı İİK.nunda Değişiklik Yapılmasına Dair 5358 sayılı Kanun"un 7. maddesi ile İİK.nun 344. maddesindeki eylemin müeyyidesi 3 aya kadar tazyik hapsine dönüştürülmüştür. Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7. maddesi göz önünde tutulduğunda 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun"un 7. maddesi sanığın lehine olduğundan aynı maddenin 1. fıkra 1. cümlesi ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası"nın 24. ve 5252 sayılı Yasa"nın 9/3. maddelerine göre müeyyidenin İcra Mahkemesince idari para cezası olarak belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle ve kanuna aykırılığın giderilmesinin de başkaca çözümünün mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Yazılı Emre dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünde yerinde görüldüğünden, İzmir 7. İcra Mahkemesinin 2005/1763-2604 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, sair işlemlerin mahallinde ifasına, dosyanın mahkemesine iadesi için Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine…
…" karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 21.02.2007 gün ve 40701 sayı ile;
"......Yüksek Dairece kanun yararına bozma istemi konusunda öncelikle icra dosyasının aslının veya onaylı örneğinin getirtilmesi ve yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi mümkün bulunmadığından noksanlığın giderilmesinin sağlanması için kanun yararına bozma isteminin geri çevrilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşılmıştır." açıklamasıyla, "Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.12.2006 gün ve 2006/3163-8048 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, icra dosyasının aslının veya onaylı örneğinin getirtilmesi ve yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi ya da söz konusu eksikliğin giderilmesinin sağlanması amacıyla kanun yararına bozma isteminin geri çevrilmesine karar verilmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmesi…
…." İtiraz yoluyla istenilmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Görüldüğü gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı, karara dayanak oluşturan ve yargılama sırasında getirtildiği anlaşılan, İcra Müdürlüğü dosyasının bu dosya içerisine konulması gerektiğine ilişkindir. Bu nedenle, yasa yararına bozma talebinin geri çevrilmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi istenmektedir.
Gerçekten de, gerek kabahatin unsurlarının oluşup oluşmadığının, gerek kabahat tarihinin, gerekse şikayetin süresinde yapılıp yapılmadığının ve sair hususların denetlenebilmesi için sözü edilen dosya aslının ya da onaylı fotokopilerinin bu dosyanın içerisine konulması şarttır.
Dosya incelendiğinde; gerek Adalet Bakanı"nın yasa yararına bozma istemi, gerekse Özel Daire bozma kararı, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Yasa ile değişik 2004 sayılı Yasanın 344. maddesi ile 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Yasanın 7. maddesi birlikte değerlendirildiğinde hükümlü hakkında idari para cezası yerine hapsen tazyike karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna yöneliktir.
Oysa incelenen dosyada Yerel Mahkemece karar verilirken; hükme esas teşkil eden İcra Müdürlüğü dosyası, denetime olanak sağlayacak biçimde dosya içerisine konulmadığı görülmektedir. Bu uygulama, yukarıda belirtilen sebeplerle hukuka aykırıdır. Ne var ki bu husus yasa yararına bozma istemine konu edilmemiştir.
Uyuşmazlık konusunda karar verilebilmesi için öncelikle İzmir 7. İcra Ceza Mahkemesinin 27.04.2006 gün ve 40701 sayılı hükmündeki bu yasaya aykırılığın yasa yararına bozma konusu yapılması gerekmektedir. Hükümdeki bahsedilen yasaya aykırılık giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde; hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "yasa yararına bozma" müessesesi, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır.
Bu nedenlerle; Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının açıklanan değişik gerekçeyle kabulü ile; Özel Daire kararının kaldırılması; dosyanın Özel Dairesine gönderilerek, anılan yasaya aykırılıkla ilgili olmak üzere yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra, istemle ilgili karar verilmesi, bunun sağlanamaması veya bu nedenle yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulmaması halinde ise, belirtilen hukuka aykırılık giderilmeden yasa yararına bozmaya konu edilen hususla ilgili karar verilmesi olanaklı görülmediğinden yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının belirtilen DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE,
2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.12.2006 gün ve 3163-8048 sayılı, yasa yararına bozma isteminin kabulüne ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 06.03.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.