Esas No: 2006/4.MD-256
Karar No: 2007/52
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/4.MD-256 Esas 2007/52 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2006/4.MD-256 E., 2007/52 K.
"İçtihat Metni"
Sanık Necat B..... hakkında ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 14.09.2006 gün ve 17-20 sayı ile görevde keyfi işlem yapmak suçundan, lehine olduğu kabul edilen 765 sayılı TCY.nın 228/1, 80, 59/2, 35, 647 sayılı Yasanın 4, 5 ve 6. maddeleri uyarınca sonuçta 1.925 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, para cezasının birer ay ara ile 5 eşit taksitte alınmasına ve cezasının ertelenmesine karar verilmiştir.
Bu hüküm, Yargıtay C.savcısı tarafından, sanık hakkında alt sınır aşılarak ceza tayin edilmesi, verilen özgürlüğü bağlayıcı cezanın paraya çevrilmemesi ve ertelenmemesi gerektiğinden bahisle aleyhe; sanık müdafileri tarafından ise, sanığa yüklenen suçun oluşmadığı ve beraatına karar verilmesi gerektiğinden bahisle temyiz edilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli tebliğnamesi ile B..... Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunda incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın görevde keyfi işlem yapmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda;
1- 13.02.2007 tarihinde yapılan birinci müzakerede;
Özel Dairece yapılan yargılamaya uygun olarak, toplanan kanıtların takdir ve değerlendirilmesinde, suçun sübutunun kabulünde, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçun niteliğinin tayin ve cezayı artırıcı ve azaltıcı nedenlerin takdir edilmesinde, savunmanın inandırıcı gerekçelerle reddedilmesi ile lehe yasanın saptanmasında, incelenen dosyaya göre verilen hükümde isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi oybirliğiyle kararlaştırılmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığının aleyhe yönelik temyiz nedenlerinin incelenmesinde ise, birinci müzakerede yasal oy çoğunluğu sağlanamadığından işin görüşülmesi ikinci müzakereye kalmıştır.
2- 27.02.2007 tarihinde yapılan ikinci müzakerede;
Cezanın, eylemin ağırlığı ve sorumluluk derecesi ile orantılı olması, örnek oluşturarak başkalarının da suç işlemelerini engellemesi, faili uslandırıp yeniden suç işlemekten alıkoyması gerektiği amaçları nazara alınarak, ceza yasalarında alt ve üst sınırları belirlenen cezalarda temel cezayı belirleme yetkisi hakime tanınmıştır. Mahkemece ceza belirlenirken, Anayasa"nın 141/3 ve 5271 sayılı CMY.nın 34. maddeleri uyarınca gösterilen gerekçenin, lehe olduğu kabul edilen 765 sayılı TCY.nın 29. maddesinde öngörüldüğü şekilde sanığın kişiliği, suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlendiği zaman ve yer, eylemin diğer özellikleri, zararın veya tehlikenin ağırlığı, kastın veya taksirin yoğunluğu, suç sebepleri ve saikleri, failin amacı, geçmişi, şahsi ve sosyal durumu, eylemden sonraki davranışı gibi hususlarla ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olması zorunludur.
Öte yandan, Ceza Genel Kurulunun uyum gösteren görüşlerinde belirtildiği gibi, erteleme ve paraya çevirme; cezanın, sanığın kişiliğine uydurulmasını sağlayan yargısal bir kişiselleştirme kurumudur.
647 sayılı Yasanın 4. maddesinde, suçlunun kişiliğine, sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre verilen hapis cezasının para cezasına ya da maddede sayılan diğer fer"i ceza veya tedbirlerden birine çevrilebileceği belirtilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesi, cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal kişiselleştirme kurumudur. Mahkemece, özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına veya öngörülen diğer fer"i cezalar ile tedbirlerden birine çevrilmesine ya da çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin, sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olması gerekir.
Aynı Yasanın 6. maddesinde ise erteleme kurumu düzenlenmiş olup, buna göre sanığın olay öncesi ve sonrasındaki davranışları göz önünde bulundurularak, gelecekteki yaşamı sezilmeli, suç işleme hususundaki eğilimi değerlendirilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Özel Dairece, "sanığın kişiliği, şahsi ve sosyal durumu, suçu işleyiş biçimi, suç tarihinde sabıkasız oluşu ve suç işleme hususundaki eğilimi birlikte değerlendirdiğinde, sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı ceza paraya çevrilip ertelenmiştir" gerekçesine dayanılarak hüküm kurulmuştur.
Sanık 05.11.1943 doğumlu olup, kayden sabıkasızdır. Müsteşar olarak görev yapmakta olup, akademik ünvana sahiptir. Yargılama aşamasında da dosyaya yansıyan herhangi bir olumsuz davranışı saptanmamıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgeleri değerlendiren, yargılama sürecinde sanığı gözleyen Özel Dairenin, sanık hakkında alt sınırdan ceza belirlemesinde, cezayı kişiselleştirerek paraya çevirip, ertelemeye ilişkin takdirinde, dosya kapsamı ve gösterilen gerekçelerde yanılgı bulunmadığından, Yargıtay C.Başsavcılığının temyiz itirazlarının reddi ile diğer yönleri de isabetli olan hükmün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyesi A.S.Ertosun, "Sanık hakkında, 765 sayılı TCK.nun 228. 80, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri uyarınca neticeten 1.925.- YTL. adlî para cezası verilmiş ve ertelenmiştir.
Sanık, görevde keyfî davranma suçunu işleme hususunda ciddi bir kararlılık içindedir. Hakkında bu konuda verilmiş bir mahkûmiyet kararı ile 8 derdest dosya bulunmaktadır. Sanığın kastındaki ağırlık, güttüğü yasaya aykırı amaç ve suç işleme saikı tamamen olumsuzdur. Bu durumda 765 sayılı TCK.nun 29. maddesine 3679 sayılı Yasa ile eklenen son fıkra(5237 sayılı Yasanın 61. maddesi) uyarınca, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerekirdi.
Keza sanığın, olay öncesi ve sonrası davranışları ile suç işleme eğilimi içinde bulunup bulunmadığı üzerinde durulmadan, 647 sayılı Yasanın 6. maddesindeki hükmün tekrar edilerek cezanın ertelenmesi de yasaya aykırıdır.
Yukarıda açıkladığım nedenlerle Yargıtay 4. Ceza Dairesi kararının bozulması görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun kararın onanması görüşüne karşıyım" görüşüyle;
Diğer Kurul Üyeleri ise, dosyadaki bilgi ve belgelere göre Yargıtay C.Başsavcılığı temyizinde ileri sürülen hususlar doğrultusunda sanık hakkında alt sınırdan ayrılarak ceza tayin edilmesi, verilecek cezanın ise paraya çevrilmemesi ve ertelenmemesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı ile sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14.09.2006 gün ve 17-20 sayılı hükmünün ONANMASINA,
2- Dosyanın Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE,