Esas No: 2007/16.HD-35
Karar No: 2007/45
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/16.HD-35 Esas 2007/45 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bir kişinin ödeme taahhüdüne uymaması nedeniyle İİY'nın 340. maddesi uyarınca tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin bir karar verilmiş. Ancak karar, uygulanacak yaptırımın tür ve süresinin belirlenmesi gerektiği için suç tarihinin doğru belirlenememesi nedeniyle Yargıtay C.Başsavcılığı itiraz etmiş. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, itirazın kabulüne karar vermiş ve icra dosyasının getirtilerek suç tarihinin belirlenmesi gerektiğini, daha sonra uygulanacak yaptırımın tür ve süresinin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerektiğini belirtmiştir. Kararda, uygulanan kanun maddeleri, 5358 sayılı Kanun'un 11. maddesi ve İİK'nun 340. maddesi olarak belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
İtirazname : 38747
Yargıtay Dairesi : 16. Hukuk Dairesi
Mahkemesi : BOLU 1. İcra Ceza
Günü : 23.09.2005
Sayısı : 671-729
Borçlu İ. U..ın ödeme taahhüdüne uymama eyleminden dolayı İİY’nın 5358 sayılı Yasa ile değişik 340. maddesi uyarınca 3 ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalan¬dırılmasına ilişkin Bolu 1. İcra Ceza Mahkemesinden verilen 23.09.2005 gün ve 671-729 sayılı karar yasa yollarına başvurulmaması üzerine kesinleşmiştir.
Adalet Bakanı tarafından yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 18.12.2006 gün ve 2866-8039 sayı ile;
“Dosya kapsamına göre, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 5349 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişik 7. maddesinin 1. fıkrası ile “Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür...”, yine 1 Haziran 2005 tarihinde kabul edilip, aynı gün mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 2004 sayılı İİK’nunda Değişiklik Yapılmasına Dair 5358 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile İİK’nun 340. maddesindeki eylemin müeyyidesi 3 aya kadar tazyik hapsine dönüştürülmüştür. Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesi göz önünde tutulduğunda 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun’un 7. maddesi sanığın lehine olduğundan aynı maddenin 1. fıkra 1. cümlesi ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası’nın 24. maddesine göre müeyyidenin İcra Mahkemesince idari para cezası olarak belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle ve kanuna aykırılık halinin giderilmesinin de başkaca hallinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Bolu 1. İcra Mahkeme¬sinin 2005/671-729 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca bozulma¬sına” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 01.02.2007 gün ve 38747 sayı ile;
“Yüksek Dairece kanun yararına bozma istemi konusunda öncelikle icra dosyasının aslı ve onaylı örneğinin getirtilmesi ve yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi veya söz konusu eksiklik nedeniyle istem konusunda bu aşamada bir karar verilmesi mümkün bulunmadığından (noksanlığın giderilmesinin sağlanması için) kanun yararına bozma isteminin reddine (geri çevrilmesine) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Ayrıca, kanun yararına bozma isteminin davanın esasını çözümleyen bir karara ilişkin olması, bozma nedeninin de daha hafif bir ceza verilmesini gerektirmesi nedeniyle kanun yararına bozma isteminin kabulü ile yerel mahkemenin kararının bozulmasını müteakip idari para cezasının da Yargıtay Dairesince doğrudan hükmedilmesi zorunludur. (5271 sayılı CMK. M. 309/4-d) Özel Dairece, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, ancak daha hafif cezaya hükmedilmemiş bulunmaktadır. Yüksek Dairenin kararının bu yönden de yasaya aykırı olduğu düşünülmüştür” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, icra dosyasının aslı veya onaylı bir örneğinin getirtilmesi ve yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi veya söz konusu eksiklik nedeniyle yasa yararına bozma isteminin reddine (geri çevrilmesine) karar verilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ödeme taahhüdüne aykırı davranma eylemi nedeniyle, borçlunun İİY’nın 340. maddesi uyarınca 3 ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki hukuki uyuşmazlık, suç tarihinin ve buna bağlı olarak uygulanacak yaptırımın belirlenmesi için icra dosyasının getirtilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2004 sayılı İİY.nın 340. maddesinde düzenlenen ödeme taahhüdüne uymama eyle¬minin yaptırımı hafif hapis cezası iken, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Yasanın 7. maddesinin 1. fıkrası ile idari para cezasına dönüştürülmüş, yine aynı tarihte yürürlüğe giren 5358 sayılı Yasanın 11. maddesiyle de 3 aya kadar tazyik hapsi olarak değiştirilmiştir. Bu nedenle uygulanacak yaptırımın tür ve miktarının belirlenmesi için suç tarihinin doğru olarak saptanması zorunludur.
Ödeme taahhüdüne uymama suçlarında suç tarihi, hangi tarihte ödeme yapılması taahhüt edilmiş ve o tarihte ödeme yapılmamış ise, bu tarih olarak belirlenecektir.
Somut olayda Yerel Mahkemece 01.07.2005 tarihinde yapılan tensiple icra dosyasının getirtilmesi kararlaştırılmış, 23.09.2005 tarihinde yapılan ilk oturumda ise aynen;
“İcra dosyasının geldiği görüldü, okundu dosyaya konuldu” şeklinde dosyanın geldiği hususu tutanağa geçirilmesine rağmen, dosya içeriğinin ne olduğu konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi, anılan icra dosyasının icra müdürlüğüne iade edildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, yakınan vekilinin şikayet dilekçesinde borçlunun 18.05.2005 tarihinde yapılan haciz sırasında ödeme taahhüdünde bulunduğu belirtilmiş, ancak hangi tarihte ödeme yapılacağı hususu açıklık kazanmamıştır. Yerel Mahkemece karar başlığında suç tarihi olarak haciz tarihi gösterilmiştir.
Görüldüğü gibi dosya kapsamından suç tarihinin belirlenmesi olanaksızdır. Bu nedenle icra dosyasının getirtilerek, suç tarihinin ve dolayısıyla sanık hakkında saptanacak suç tarihine göre uygulanacak yaptırımın tür ve süresinin belirlenmesi gerekmektedir. Özel Dairece suç tarihi belirlenmeden, yasa yararına bozma isteminin kabulü ile sanık hakkında uygulanacak yaptırımın idari para cezası olarak belirlenmesine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.12.2006 gün ve 2866-8039 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- İcra dosyası getirtilerek suç tarihi belirlendikten sonra sonucuna göre Adalet Bakanının yasa yararına bozma istemi konusunda karar verilmek üzere dosyanın 16. Hukuk Dairesine gönderilmesi için dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığı¬na tevdiine, 27.02.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.