Esas No: 2007/5-14
Karar No: 2007/32
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/5-14 Esas 2007/32 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık İsmail Z. cinsel istismar suçundan 6 yıl 8 ay hapis cezası almış ve ceza hükümü itiraz edilmiştir. Ancak sanık müdafii tarafından imzasız temyiz dilekçesi verilmiştir. Yargıtay 5. Ceza Dairesi bu dilekçeyi değerlendirmemiştir. Ancak Yargıtay C.Başsavcılığı, dilekçenin mahkemeye süresi içinde iletilip kaydedildiği için geçerli olduğunu savunarak, itiraz etmiştir. Ceza Genel Kurulu, imzasız dilekçenin beşeri bir hatadan kaynaklandığı için sonradan imzalanabileceğine karar vermiştir. Detaylı bilgi için 5237 sayılı TCY'nın 103/1-2 ve 62. maddelerine bakınız.
Ceza Genel Kurulu 2007/5-14 E., 2007/32 K.
"İçtihat Metni"
Cinsel istismar suçundan sanık İsmail Z....."in 5237 sayılı TCY"nın 103/1-2 ve 62. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar 53. maddenin 1. fıkrasının a, b, c, d ve e bentlerinde belirtilen haklarından yoksun bırakılmasına ilişkin Çorlu Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 28.12.2005 gün ve 211-152 sayılı hüküm sanık müdafiince temyiz edilmişse de;
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 27.06.2006 gün ve 6487-6098 sayı ile;
"02.01.2006 tarihli temyiz dilekçesinde sanık müdafiinin imzasının bulunmaması karşısında, usulüne uygun yapılmış bir temyiz isteminin varlığından veya temyiz iradesinin açıklanmasından söz edilemeyeceğinden ve bu nedenle de temyiz incelemesi yapılamayacağından, imza noksanlığının temyiz süresinin geçmiş olduğu bu aşamada ikmal edilmesi de olası bulunmadığından, temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nun 317. maddesi uyarınca reddine" karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 05.01.2007 gün ve 281970 sayı ile;
"5271 sayılı CMK.nun 291. maddesinde temyiz isteminin hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılabileceği ifade edilmektedir. Zabıt katibine yapılacak beyanın imza ile tevsik edilmesi şartı aranmamaktadır. Aynı Kanunun 291. maddesinin atıfta bulunduğu 263. maddesinde de, tutuklunun temyizinin zabıt katibine yapılacak beyanın ilgili deftere kaydedildikten sonra bu hususları belirten bir tutanağa geçirilmesi ile mümkün olduğu belirtilmiştir. Buna göre, temyiz dilekçesi imzasız olsa dahi Kanunun aradığı husus, mahkemeye temyiz iradesinin bildirilmesi olup, dilekçenin hakime havale ettirilmesi ve zabıt katibince de temyiz defterine kaydı ile birlikte irade mahkemeye açıklanmış olmaktadır.
Dosya içinde bulunan vekaletname ile sanık tarafından vekil olarak tayin edilen Av.M.Himmet Yelken"in süresi içinde hükmü temyiz etmek üzere, imzalamayı unuttuğu temyiz dilekçesini yetkili ve görevli Hakim"e 02.01.2006 tarihinde havale ettirdiği ve aynı tarihte temyiz dilekçesi temyiz defterinin 2006/2 sırasına kaydı yapılmakla sanık müdafiinin temyiz iradesini açıklamış bulunduğu aşikârdır. Bunun yanında bu temyiz iradesinin de sanıktan sorulup doğrulatma imkanının da mevcut bulunduğu sonucuna varılmıştır." gerekçesiyle itiraz ederek, Özel Dairenin red kararının kaldırılmasını, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesini istemiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın, cinsel istismar suçundan 5237 sayılı TCY"nın 103/1-2 ve 62. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin olup 28.12.2005 tarihinde yüze karşı açıklanan hüküm sanık müdafii tarafından 02.01.2006 tarihli dilekçe ile temyiz edilmiştir.
Özel Daire, temyiz dilekçesinde sanık müdafiinin imzasının bulunmaması karşısında, usulüne uygun yapılmış bir temyiz isteminin varlığından veya temyiz iradesinin açıklanmasından söz edilemeyeceğini, temyiz süresinin geçirildiği bu aşamada imza noksanlığının ikmalinin de mümkün olamayacağını belirterek, temyiz istemini reddetmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise, süresinde hâkime havale ettirilip zabıt katibi tarafından temyiz defterine kaydedilmiş bulunan dilekçe ile temyiz iradesinin açıklandığını, temyiz isteminin geçerli ve süresinde kabul edilip inceleme yapılması gerektiğini ileri sürerek itiraz etmiştir.
Görüldüğü üzere çözümü gereken uyuşmazlık, sanık müdafii tarafından süresinde verilip hâkime havale ettirilen ve katip tarafından temyiz defterine kaydedilen dilekçedeki imza eksikliğinin temyiz incelemesine engel olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Olağan yasa yolu olan temyiz davasının açılabilmesi, 1412 sayılı CYUY"nın halen yürürlükte bulunan 305. maddesinde sayılan ve kendiliğinden temyize tabi olan hükümler dışında, süre ve istek koşuluna bağlıdır. 1412 sayılı CYUY"nın yine halen yürürlükte bulunan 310. maddesine göre, temyiz isteği kural olarak dilekçe şeklinde, yazılı olmalıdır. Anılan maddede, bir kolaylık olmak üzere sanıkların zabıt katibine yapacakları sözlü beyanla temyiz davası açması da kabul edilmiştir.
Ancak bu beyanın katip tarafından tutanağa geçirilmesi ve hâkime tasdik ettirilmesi gerekmektedir.
Sanık veya müdafii tarafından dilekçe ile temyiz isteminde bulunulması halinde, bu dilekçenin sanık veya müdafii tarafından imzalanması gereklidir. Nitekim 1412 sayılı CYUY"nın 314. maddesinde ihtiyari temyiz layihasının imzalanacağı açıkça belirtilmiştir. Temyiz dilekçesindeki imza, temyiz edenin kim olduğu, buna hakkı bulunup bulunmadığı ve temyiz isteminin hangi hususlara yöneldiğini ispata yarayan bir koşul olduğu için, sonradan aidiyetin başka suretle tahkik edilmesi ve eksikliğin ikmali mümkündür.
İnceleme konusu olayda, temyiz dilekçesi süresi içinde ibraz edilmiş, dilekçenin üst kısmı hâkim tarafından tarih ve imza atılarak mahkeme kalemine havale ve ardından temyiz defterine kaydedilmek suretiyle işleme konulmuştur. Havaleyi yapan hâkimin ve kayıt işlemini gerçekleştiren mahkeme yazı işleri görevlilerinin dalgınlıkları nedeniyle imza noksanlığı ikmal ettirilmeden işleme konmuş bulunan temyiz dilekçesinin mevcut haliyle sonuç doğurmayacağı ileri sürülebilirse de, beşeri yanılgı ve dalgınlıktan kaynaklanan bu noksanlığın sonradan ikmali mümkündür. Aksi düşüncenin kabulü, yargılanan sanık yönünden giderilmesi güç bir zarara neden olacak, hukukun kendisine tanıdığı "yasa yolu başvurusu hakkı"nı kullanabilmesini engelleyecektir.
Esasen Yargıtay C.Başsavcılığı ile bir kısım Özel Dairelerin geçmişten bu yana sürdürdükleri uygulama süresi içinde verildiği ancak imzasız bulunduğu saptanan temyiz dilekçelerinin mahalline gönderilip imza noksanının mahkemesince ikmal ettirilmesinin sağlanması şeklindedir. Yine, Ceza Genel Kurulu"nun 20.05.1968 gün ve 212-192 sayılı kararında da, sanığın süresinde bizzat verdiği, hâkim tarafından kayda havale edilen ve unutkanlıkla imzasız kalan dilekçenin sonradan imzalattırılıp noksanının tamamlattırılması nedeniyle temyiz isteminin geçerli olduğu kabul edilmiştir.
Öte yandan müzakere sırasında, 01.11.1984 tarih ve 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılması Hakkında Yasanın 4. maddesinde, dilekçede bulunması gereken zorunlu unsurlar arasında dilekçe sahibinin imzasının da sayılması, 6. maddesinde ise, 4. maddede öngörülen şartları taşımayan dilekçelerin incelenemeyeceğinin ifade edilmiş olması nedeniyle, yargılamaya konu temyiz dilekçesinin işleme konulması ve incelenmesinin mümkün bulunmadığı belirtilmişse de, 2. maddesindeki düzenleme uyarınca anılan Yasanın sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi ile idari makamlara yazılan dilek ve şikayetlerle ilgili başvuruları kapsaması karşısında, sözkonusu hükümlerin yargı makam ve mercilerine yapılan başvurularda dikkate alınamayacağı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dosyanın mahalline gönderilmesi ve süresi içinde verildiği saptanan temyiz dilekçesindeki imza noksanlığının giderilmesi halinde temyiz incelemesi yapılabilmesi olanaklı bulunduğu halde, istemin reddine karar verilmesi isabetsiz görülmüş, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının açıklanan bu değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi ise; "sanık müdafiinin temyiz dilekçesindeki imzasının geçerlilik şartı olduğunu, temyiz süresi içinde imza noksanlığının giderilmesi mümkün ise de, süreden sonra imzanın ikmal edilmesinin dilekçeye geçerlilik kazandırmayacağını, sanık müdafiinin imzasını taşımayan dilekçenin geçersizliği karşısında, istek koşulu gerçekleşmediği için somut olayda temyiz incelemesi yapılamayacağını" belirterek, itirazın reddi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının açıklanan değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilerek, sanık müdafii tarafından imza noksanının ikmali halinde temyiz incelemesi için Yargıtay"ın ilgili Dairesine iadesinin temini bakımından Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 13.02.2007 günü oyçokluğu ile karar verildi.