Esas No: 2011/1609
Karar No: 2011/3808
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/1609 Esas 2011/3808 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme davayı, husumet nedeniyle reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının görünürde dava dışı Assistt Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri A.Ş"nin alt işveren, davalı ...Ş."nin asıl işveren olarak gözüktüğü Türk Telekom Operatörlü Çağrı Merkezi işyeri emrinde 13.12.2006 tarihinden itibaren 444 1 444 Türk Telekom Müşteri Hizmetleri Servisinde müşteri hizmetleri yetkilisi olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin geçerli neden olmaksızın feshedildiğini, gerçek fesih sebebinin fesih sebebi Türkiye Haber-İş sendikasına üye olmak, üye olmayan işçi arkadaşlarını üye yapmak için işyerinde sendikal çaba sarf etmesiyle ilgili olduğunu, çalıştığı Türk Telekom Operatörlü Çağrı Merkezinde yapılan işin müşteri hizmetleri olduğunu ve bu işin Türk Telekom’un asıl işi olduğunu, 4857 sayılı Yasanın 2/7 nci maddesi son cümlesine göre "işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez" hükmü gereği, davacının işin başından itibaren Türk Telekom’un işçisi olduğunu, her iki şirket arasındaki ilişkinin muvazaaya dayalı olduğunu, Assistt Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri A.Ş. sermayesinin tamamı Türk Telekomünikasyon A.Ş."ye ait olan bir şirket olduğunu, Assistt A.Ş."nin 10000/9996 hissesi Türk Telekom A.Ş."ye, geri kalan 4 küçük hisse de Türk Telekom A.Ş."nin yönetim ve icra kurulundaki gerçek kişileri ait olduğunu belirterek müvekkilinin işe iadesine ve yasal haklarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, şirket ile davacı arasında herhangi bir iş ilişkisi bulunmadığını, davacının işvereninin Assistt Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri A.Ş.olduğunu, davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, Assistt Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri AŞ’nin davalı şirketten tamamen bağımsız ve ayrı tüzel kişiliği haiz bir şirket olduğunu, davacının iddiasının aksine herhangi bir muvazaadan söz edilemeyeceğini, şirketin sermayesinin büyük bir bölümünün davalı şirkete ait olmasının anılan şirketin tüzel kişiliğini ortadan kaldırmayacağını ve yürütülen hizmetlerin de davalı şirketin faaliyet alanına girdiğini göstermeyeceğini, zira ticari şirketler aynı gruba veya aynı holdinge ait olsalar ve insan kaynakları vb. konularda ortaya çıkan ilkeler ve uygulamalarda bir bütünlük arz etseler dahi
hukuki yapıları bakımından ayrı birer işveren niteliği taşıdıkları ve bu şirketlerde çalışan işçilerin işvereninin kural olarak şirketler topluluğu veya holding değil iş sözleşmesinin tarafı şirket olduğunun kabul edileceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, işyeri kayıtlarında davacının iş akdinin Assistt Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri AŞ insan kaynakları direktörlüğünün fesih bildirimi yazısı ile feshedildiği, davacı vekili davacının işin başından itibaren Türk Telekom’un işçisi olduğunu, iki şirket arasındaki ilişkinin muvazaaya dayalı olduğunu, davacının yaptığı iş itibarıyla verilen hizmetin Türk Telekominikasyon AŞ nin asil işi olarak kabul edildiğini, alt işverenlere verilemeyeceğini belirterek Türk Telekom AŞ’yi davada taraf olarak göstermiş ise de, davalı şirketin çağrı merkezi işletmesi, müşteri hizmetleri ve rehberlik hizmeti kapsamında faaliyet göstermek amacıyla kurulmuş davalı şirket dışında başka kurum ve kuruluşlara hizmet veren ayrı tüzel kişiliği haiz bir şirket olduğu, davacının işvereninin aralarındaki iş sözleşmesi ile bağlı olduğu Assistt Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri AŞ olduğu, sözleşme gereği davacının işe alınması, işinin sona erdirilmesi, sigorta primlerinin yatırılmasında, bakım denetim ve gözetim yükümlülüğünün yerine getirilmesinde davalı ... Telekom AŞ’nin sorumlu olduğuna dair hiçbir bilgi ve belge söz konusu bulunmadığı, aynı şirket grubunda yer alsalar da farklı tüzel kişiliğe sahip şirketlerin farklı birer işveren olduğu ve davacının işvereninin kural olarak iş sözleşmesinin tarafı şirket olduğu göz önüne alınarak davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davalı ... Telekom AŞ ile dava dışı Assistt Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri AŞ arasında imzalanan çağrı merkezi işletim sözleşmesi ve ekleri, benzer dosyalarda Dairemizce incelenmiştir. Buna göre sözleşme kapsamındaki işin mahiyeti, Telekom müşterilerine verilen hizmetler hakkında bilgilendirme, tarife ve kampanya bilgileri, fatura bilgisi ve genel anlamda şirket hakkında diğer bilgilendirme hizmetlerinin verilmesi olarak açıklanmıştır. Dava dışı şirket bu hizmeti Türk Telekom binasında vermektedir.
Yine sözleşme içeriğine göre, dava dışı Assistt Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri AŞ’ nin aylık olarak davalıya bildireceği personel giderleri ile diğer masraflar % 10 fazlasıyla davalı şirket tarafından karşılanmaktadır. Çalışanların işe alınma ve çıkarılmayla ilgili kriterleri de doğrudan davalı ... Telekom belirlemiştir. Öte yandan davalı şirket iletişim hizmetleri vermektedir. Bu yönüyle Telekom müşterilerini hizmetler konusunda çağrı merkezi yoluyla bilgilendirme de doğrudan davalı şirketin asıl işi niteliğindedir.
Sözü edilen emsal dosyalarda, davalı ... AŞ’nin işçinin asıl işvereni olduğu yargı kararı ile sabit hale gelmiştir. Dosya içeriğine göre, iş sözleşmesinin feshi haklı ya da geçerli nedene dayanmamaktadır. Davacı tarafından da feshin sendikal nedene dayandığı kanıtlanamamıştır. İşe iade isteğinin kabulü gerekirken, yazılı şekilde hatalı gerekçeyle hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20. Maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-)Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
3-)Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate
alınarak 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-)Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-)Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.100.00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından yapılan 113.00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-)Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, oybirliğiyle 3.11.2011 tarihinde karar verildi.