Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli neden olmaksızın 10.07.2009 tarihinde banka hesabına kıdem ve ihbar tazminatları yatırılarak feshedildiğini, ekonomik krizden işverenin etkilenmesinin söz konusu olmadığını belirterek müvekkilinin işe iadesine ve yasal haklarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, sözleşmenin 05.07.2009’da feshedildiğini, feshin geçerli nedene dayandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, fesih ihbarnamesinin davacıya 10.07.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davanın yasal süresinde açıldığı, işverenin 04.09.2009 tarihli ihtarı ile işçiyi işe davet ettiği, işçinin cevabi ihtarname ile eski koşullarda çalışma imkanının sağlanmadığını beyan ettiği, feshin açık ve net anlatımlı olmadığı, fesihten kısa süre sonra da yeniden işe davet edildiği, geçersiz olduğu gerekçesiyle işe iadeye karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre davacı işçinin iş sözleşmesinin davalı işverence feshedildiği, davacı tarafından dava açıldıktan sonra işverence 04.09.2009 tarihli noter ihtarnamesi işe başlaması istendiği halde davacının haklı bir neden olmadan işbaşı yapmadığı anlaşılmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddelerinde belirtilen iş güvencesi hükümlerinin amacı, işverenin iş sözleşmesini meşru ve makul görülebilecek bir neden olmaksızın keyfi olarak sona erdirmesinin engellenmesi, dolayısıyla iş ilişkisinde sürekliliğin sağlanmasıdır. Sözü edilen düzenlemeler, işverene emredici kurallarla bir takım yükümlülükler getirmekle birlikte, işçinin de yasanın bu korumasından yararlanması için dürüstlük kurallarına uygun davranması gerekir. Başka bir anlatımla iş ilişkisinde sürekliliğin sağlanması noktasında işçi de dürüstlük kurallarına uygun olarak kendisinden beklenen davranışları ortaya koymalıdır. Bu nedenle, feshin geçersizliğine karar verilmesi istemi ile açılan davada hedef işe başlatılma olmalıdır.Somut olayda, davalı işveren fesihten sonra davacıyı işe başlaması için çağrıda bulunmasına rağmen, davacı işçi, haklı bir neden ileri
sürmeden bu davete icabet etmemiştir. Davacının bu davranışı, iş ilişkisinin devamı ile ilgili talebinde samimi olmadığını, nihai hedefinin feshin geçersizliğine bağlı tazminat ve alacakları almak olduğunu göstermektedir. Ne var ki, salt bu amaca yönelik talebin iş güvencesi hükümlerince korunması mümkün değildir. Çünkü İş Hukuku mevzuatımızda işçiye işe başlama ile tazminat isteme arasında bir seçimlik hak tanınmamıştır.
Somut olayda, işverenin işe daveti söz konusudur. İşçi, işe davetin samimi olmadığını iddia etmektedir. Bu durum, yargılama sırasında ortaya atılmış yeni bir vakıadır. Bu vakıanın ispatıyla ilgili taraf delilleri toplanarak bir karar verilmelidir. İspat yükü işçide olup, belirtilen iddiasını kanıtlayamadığı takdirde davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece, davacının iddiasına ilişkin delilleri toplanıp değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03/11/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.