Esas No: 2011/1343
Karar No: 2011/3564
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/1343 Esas 2011/3564 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı işverence geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine karar verilmesini, çalıştırılmadığı süre için en çok dört aylık ücret ve diğer hakları ile işe başlatmama tazminatının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş akdinin, müşterilerden imza ve kimlik doğrulaması yapmadan, müşteri hesabından sahte imzalı dekontlar veya talimatlarla işlemler yaparak, müşterilerin hesabından başka şahıslara ödeme yaparak bankayı zarara uğrattığı, görevini kötüye kullandığı, bankayı ve müşterileri zarara uğratacak ihmalkar ve tedbirsiz eylemlerde bulunduğu nedeniyle İş Kanununun 25/II-e ve ı betleri gereğince feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının usulsüz işlemleri banka şube müdürünün talimatı ile yaptığı, işlem yapılan hesap sahiplerinin şube müdürünün özel müşterileri olduğu, bu işlemleri menfaat temin etmeden amiri olan şube yöneticisinin emir ve talimatı ile yaptığı nedeniyle sorumlu tutulmaması gerektiği, müfettiş tespitlerinin dışında uygulama yapıldığı, Ayrıca davacı dışında şube müdürünün gittiği Hasanpaşı Şubesindeki gişe yetkilisi hakkında ağır kınama cezası ve kınama cezası uygulanırken davacıya işten çıkarma cezası uygulanmasının 4857 sayılı yasanın 5. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı işveren tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacının 01.07.2004-09.09.2009 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde gişe sorumlusu ve iş akış sorumlusu olarak çalıştığı,iş akdinin 10.09.2009 tarihli fesih bildirimi ile, davacının bankayı ve banka müşterilerini zarara sokacak surette görevini kötüye kullandığı, ağır ihmal veya tedbirsizlik nedeniyle bankayı zarara soktuğu gerekçesiyle ve 08.09.2009 tarihinde yapılan disiplin kurulu toplantısında alınan karar gereği 09.09.2009 tarihi itibariyle 4857 sayılı Yasanın 25/II –e-ı, bendlerince haklı nedenle tazminatsız olarak feshedildiği, müfettiş raporunda, davacının şube müdürü tarafından kullanıldığı kanaatinin edinildiği, menfaat sağladığına yönelik bir veri
bulunmadığının tesbit edildiği ve davacı ..., dava dışı operasyon yetkilisi ... ve Portföy yönetmesi..."un iş akitlerinin feshinin gerektiği, aynı bankanın diğer gişe yetkilileri, portföy yöneticileri, operasyon yetkilileri hakkında ise ağır kınama, kınama, uyarma ve dikkat çekme cezaları verilmesi gerektiğinin belirtildiği, olayda davacının işlemlerin yapılmasında gerekli kontrolleri gerçekleştirmeyerek şube müdürünün talep ettiği işlemleri sorgulamadan yaptığı nedeniyle ihmalkar davrandığının bildirildiği,disiplin kurulunun 08.09.2009 tarihli kararında,davacının şubede bulunmayan müşterilerin hesapları ile ilgili işlemler yapmak, işlem dekontlarını başka personele vermek, hesaptan nakit çekilen tutarları şube dışındaki müşterilere teslim edilmek üzere başka personele teslim etmek, müşteri hesaplarından başka müşteri hesaplarına haberleri olmaksızın aktarma yapmak eylemleri nedeniyle bankayı ve müşterileri zarara sokacak şekilde görevi kötüye kullanmak tedbirsiz davranarak zarara uğratmak eylemleri nedeniyle iş akdinin feshedilmesi gerektiğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının menfaat temin etmeye yönelik davranışları bulunmasa da, müşterilerin haberi olmadan kredi kullandırma, nakit işlemleri, para transferleri, müşterilere şube dışında para teslim etme veya elden alınan paraları hesaplarına yatırma gibi işlemlerin yapılmasında müşteriyi görme, kimlik kontrolü yapma gibi gerekli kontrolleri yapmayarak, şube müdürünün talebi üzerine sorgulama yapmadan gerçekleştirdiği nedeniyle ihmalkar davranarak görevini savsadığı, davacının yaklaşık altı yıllık banka çalışanı olması dikkate alındığında ihmalinin ağır olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmış olup, Bankacılık sektöründe güven ve itibarın çok önemli olduğu, banka çalışanlarının da piyasada işverenlerine duyulan güveni veya kazanılmış itibarı olumsuz anlamda sarsıcı ve zarar verici davranışlarda bulunmaktan kaçınması gerektiği, bankanın ekonomik zararı yanında, bizzat çalışanlarının eylem ve ihmalleri ile müşterilerinin bankaya olan güvenin sarsılması ve itibarının zarar görmesi hallerinde buna neden olan çalışanlarının eylemlerinden sorumlu tutulmaları gerektiği, davacının görevini savsamak suretiyle neden olduğu işlemelerin ağır sonuçlarına göre işverence davacıya artık güven duyulması beklenmeyeceğinden iş akdinin 4857 sayılı yasanın 25/II-e, ı maddelerince haklı nedene dayalı olarak yapıldığının kabulü yerine iş akdinin feshinin geçersizliğine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, aynı eylemler nedeniyle Hasanpaşı Şubesindeki gişe yetkilisi hakkında ağır kınama cezası ve kınama cezası uygulanırken davacıya işten çıkarma cezası uygulanmasının 4857 sayılı yasanın 5. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu belirtilerek feshin geçersiz olduğu gerekçesine dayanılmış ise de, işverence usulsüz işlemlere ilişkin belgelerde imzası ve yetkisi olanların, usulsüz işlem yapma sayısı, kıdemi, görevi ve zimmet suçu işleyen müdür ile olan çalışma süreleri ile işyeri disiplin hükümleri dikkate alınarak olaylarla aralarındaki ilişkilere göre işten çıkarma,ağır kınama, kınama, uyarı cezaları uyguladığı,ölçülülük, tutarlık ve eşitliğe uygun olarak hareket ettiği anlaşıldığından bu yöndeki mahkeme gerekçesi yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak davacının fesih sebebi yapılan bu davranışları 4857 sayılı Yasanın 25/II. maddesi kapsamında kalmakta olup işveren yönünden haklı fesih nedenidir. Bu durumda iş sözleşmesinin işveren tarafından derhal fesih hakkının doğduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin yerinde görülmeyen yazılı gerekçesi ile kabulüne karar vermesi bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-)Yerel mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)Davanın REDDİNE,
3-)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-)Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.100,00 - TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 27.10.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
.