Esas No: 2005/13
Karar No: 2005/35
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2005/13 Esas 2005/35 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2005/13 E. , 2005/35 K.- İDARENIN GÖREVINDE OLAN KAMU HIZMETINI YÜRÜTTÜĞÜ SIRADAKI EYLEMINDEN DOĞAN ZARARIN GIDERILMESI
- DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN (6200) Madde 2
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacılar :S. K. ve Müşterekleri Vekili :Av. M.Ç., Av. M. Y., Av. A.H.Y. Davalı :D.S.İ. Genel Müdürlüğü Vekili :Av. E.Ö., Av. H. Ş. O L A Y : DSİ VII.Bölge Müdürlüğünce “Çarşamba Ovası Projesi” kapsamında yürütülen Yeşilırmak ıslah çalışmaları sonunda, davacılara ait Çarşamba İlçesi, Sefalı Köyü, F37d. 15.b pafta, 319 parsel sayılı taşınmaz, fiili yatağı dikkate alınmak suretiyle Yeşilırmak sağ ve sol kıyılarında inşa edilen seddelerin arasında kalması nedeniyle sürekli olarak ırmak yatağında kalmış olup; kamulaştırma planları hazırlanmakla birlikte herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmamıştır. Davacılar vekillerince ÇARŞAMBA SULH HUKUK MAHKEMESİ’nin 2001/39 D. İş sayılı esasında açılan tespit dosyasında, bilirkişilerce: 319 sayılı parselin tamamen iki sedde arasında ve suyun aktığı ırmak yatağında kaldığı; 6000 m2 olan bu parselden 3 m. derinliğe kadar kum-çakıl çıkarılabileceği hesabıyla uğranılan zararın 22,245,552,000.-TL. olduğu tespit edilmiştir. Davacılar vekilleri, müvekkillerinin tapulu taşınmazına vaki kamulaştırmasız el atmanın önlenmesine ya da el atılan taşınmazın tespit edilen değeri 22,245,552,000.-liranın, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle, 28.2.2002 gününde adli yargı yerinde dava açmışlardır. ÇARŞAMBA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 14.5.2003 gün ve E:2002/85, K:2003/145 sayı ile, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı ile çap örneği ve Yeşilırmak nehrinin ıslahı için idare tarafında hazırlanan projesinin getirtildiği, tarafların delilleri toplanarak uzman bilirkişiler yardımı ile keşif yapılarak rapor alındığı, buna göre dava konusu taşınmazın Yeşilırmak nehrinin ıslahı için hazırlanan projenin uygulanması sırasında inşa edilen sedde nedeniyle ırmak yatağı haline geldiği ve taşınmazdaki zararın bizatihi plan ve projenin uygulanmasından kaynaklandığı, eylemin haksız fiil niteliğinde bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ’nin 19.12.2003 gün ve 2003/11263-14712 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Davacılar vekillerince, bu kez, müvekkillerine ait taşınmazın sedde inşası sonucunda ırmak yatağında bırakılması nedeniyle uğranılan zarar karşılığı 22,245,552,000.-liranın, adli yargıda açılan dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 2.3.2004 gününde idari yargı yerinde dava açmışlardır. SAMSUN İDARE MAHKEMESİ; 22.11.2004 gün ve E:2004/333 sayı ile, olayda, ıslah çalışmalarını planlayan ve projelendiren davalı idarece, davacıların taşınmazına yönelik olarak Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yönteme uygun işlemler yapılmaksızın sürekli olarak mülkiyet hakkının kullanılmasını engelleyecek şekilde, yani iki sedde arasında ırmak yatağında bırakıldığı dikkate alındığında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığının açık olduğu, buna göre idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla açılan el atmanın önlenmesi ya da meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davaların mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiğinden davada adli yargının görevli olduğu kanaatine varıldığı, ancak adli yargı yerince daha önce görevsizlik kararı verildiği ve Yargıtayca onanarak kesinleştiğinden bahisle, görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, bu konuda karar verilinceye değin davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Tülay TUĞCU ’nun Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve H. Hasan MUTLU’nun katılımlarıyla yapılan 16.5.2005 günlü toplantısında, I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; -ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ’nin davada adli yargının; Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, ırmak yatağı ıslah çalışmaları sırasında taşınmazın ırmak yatağında bırakılması nedeniyle meydana gelen zararın tazmini isteminden ibarettir. 6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğünün vazife ve salâhiyetleri arasında “a) Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek” sayılmıştır. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Dosyanın incelenmesinden, Çarşamba Ovası Projesi kapsamında DSİ tarafından yürütülen Yeşilırmak Islahı Sedde İnşası işinin, kadastral paftalarda görülen yatağında değil ırmakta feyezanlar sonucu doğal olarak oluşan yatağına göre gerçekleştirildiği, davacılara ait taşınmazın ise Yeşilırmağın bu bölümünün sağ ve sol sahillerinde inşa edilen seddelerin arasında ve ırmak yatağında kaldığı, fiili ırmak yatağına göre kamulaştırma planları hazırlanmış ise de Çarşamba Malmüdürlüğünce ırmakta kıyı kenar çizgisi tespit çalışmalarının başlatılması nedeniyle kamulaştırma işlemlerinin yapılmadığı anlaşılmıştır. Olayda, feyezanlar sonucu oluşan ırmak yatağının sağ ve sol sahillerinde idarece sedde inşa edilmesi nedeniyle davacılar tarafından taşınmazın kullanılamadığı iddia edilerek uğradıkları zararın tazmini istemiyle dava açılmış olup, ıslah çalışmalarından önce ırmak yatağında bulunduğu anlaşılan davacılara ait taşınmaz idarece ellerinden alınmadığına ve üzerinde sedde de yapılmadığına göre, idarenin özel mülkiyete konu taşınmaza müdahalede bulunmasından ya da kamulaştırmasız el atmasından söz etmek olanaksızdır. Bu durumda, DSİ tarafından sedde inşa edilmesi nedeniyle taşınmazın ırmak yatağında kaldığı yolundaki davacı iddiası dikkate alınarak, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak dava açıldığının kabulü gerekir. Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır. Belirtilen nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddi gerekmektedir. SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Samsun İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 16.5.2005 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.