Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/1405 Esas 2011/3368 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1405
Karar No: 2011/3368

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/1405 Esas 2011/3368 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi         2011/1405 E.  ,  2011/3368 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
    Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, müvekkilinin iş akdinin 6.4.2009 terhinde haksız olarak sona erdirildiğini, fesih gerekçesi olarak müvekkilinin şube müşterisi ile iş ortamına uymayan ilişki içerisinde olduğu, profesyonel bir yaklaşım sergilemediği belirtilmesine karşılık, müvekkilesinin HSBC bankası şubesi müşterisi ile bir ilişkisinin olmadığını, feshin asıl sebebinin 2.500 TL bir senet borcunu zamanında ödeyememesi sebebi ile icra takibine konulması ve maaşının üzerine haciz konulması yazısının çalıştığı banka şubesine gönderilmesi üzerine başladığını, ancak henüz ödeme başlamadan borcun kapatıldığını bu nedenlerle, işe iadesine, ödenmemiş diğer ücret ve özlük haklarının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının banka müşterisi ile profesyonel iş ilişkisinin dışında taşan özel bir ilişki yaşamaya başladığını, bunun güveni zedelediğini, kendisine pahalı hediyeler aldığını, 2.400 TL. tutarındaki borcun da bu kişi tarafından ödendiğini, bu ilişkinin bitmesi üzerine söz konusu müşterinin kendisine silah zoru ile senet imzalattığını, bu senet ile ilgili icra takibi yapıldığını yazılı olarak kabul ettiğini, bu durumun müşteri ile profesyonel anlamda yürümesi gereken iş ilişkisini ve güveni zedelediğini, verilen hediyelerin kabul edildiğini, fesih yazısında haciz ile ilgili bir durumun söz konusu olmadığını bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkeme tarafından, davacının mesleki faaliyetini ve işyerinde çalışmasını doğrudan ilgilendiren bir doğruluk ve bağlılığa uymayan bir tutum sergilediğine dair kanaat oluşmadığı, davacı banka çalışanının özel hayatını ilgilendiren bir durumun çalışma ortamına yansıtıldığına dair somut bir bilgi ve belge ortaya konulamadığı, davacının maaşına haciz konulmasının geçerli bir fesih sebebi olamayacağından davacının işe iadesine karar verilmiştir.
    Dosyadaki delillere ve özellikle davacının 01.04.2009 tarihli yazılı beyanı ile C.Savcılığına verdiği 20.03.2009 tarihli dilekçesi içeriğine göre; davacının, davalı Bankanın evli olan bir ticari müşterisi ile özel ilişkiye girdiği, müşterinin bankadaki hesaplarını kapatmasından sonra da ilişkisinin devam ettiği, kendisinden icra yoluyla talep edilen 2.400 tl kredi borcunun bu kişi tarafından ödendiği, ondan hediyeler aldığı, Bankaca durumun öğrenilmesi üzerine söz konusu davranışlar İş Kanununun 25/II-e maddesi kapsamında nitelendirilerek iş sözleşmesinin bildirimsiz olarak fesh edildiği anlaşılmaktadır.
    Belirtmek gerekir ki; bankacılık faaliyetleri güven esasına dayanmakta olup bankacılık faaliyetlerinin gerektirdiği güven bağlamında, banka çalışanları hem müşterilerin bankaya olan güvenlerini zedeleyici davranışlarından hem de işvereni bankanın kendilerine olan güvenin sarsılmasına yol açacak davranışlardan kaçınmak zorundadırlar. Bu zorunluluk iş sözleşmesinin temelini oluşturan güven ilişkisinin daha duyarlılıkla korunmasını gerekli kılmaktadır. Nitekim davacıya işe başlarken imzalatılan ve iş sözleşmesinin eki olan etik kurallarda davalı bankanın iş yerinde ve çalışma ortamında etik anlayışın en yüksek düzeyde gerçekleştirilmesini amaçladığı görülmektedir. Bu ilke ve esaslara göre davacının fesih sebebi yapılan davranışlarının bankacılık faaliyetlerinin güven esasına dayanan özelliğide dikkate alındığında, iş sözleşmesinin temelini oluşturan güven ilişkisini sarstığı açıktır. Ancak, davacının yakınlaştığı kişinin işini ya da görevini yapmak için menfaat sağladığı kanıtlanmadığından, başka bir anlatımla bir iş karşılığı olarak çıkar sağladığı kesin biçimde tespit edilmediğinden davranışlarının 4857 sayılı İş Kanununun 25/II-e kapsamında haklı fesih sebebi ağırlığında olmamakla birlikte bankanın kendisine olan güvenini sarstığından geçerli fesih sebebi oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla davalı bankaca yapılan feshin geçerli sebebe dayandığı gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru bulunmamıştır.
    Belirtilen nedenlerle 4857 sayılı İş Kanununun 20/3 maddesi gereğince mahkemece verilen kararın BOZULARAK, ortadan kaldırılması aşağıda belirtildiği üzere hüküm kurulması gerekmiştir.
    HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
    1-Yerel mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2-Davanın REDDİNE,
    3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
    4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 30.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
    5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.100,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    6-Davalı tarafından yatırılan temyiz harcının istek halinde kendisine iadesine ,
    Kesin olarak oybirliğiyle 25.10.2011 tarihinde karar verildi.


    Hemen Ara