"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "Boşanma ve Nafaka Artırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5.Aile Mahkemesince asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.02.2006 gün ve 2005/1094 E.,2006/112 K. sayılı kararın incelenmesi asıl davanın davalısı ve birleşen davanın davacıları tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi"nin 19.02.2007 gün ve 2006/14556 E.,2007/2285 K. sayılı ilamıyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Asıl davanın davalısı ve birleşen davanın davacıları
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Mahkeme kararlarında hangi hususlara yer verileceği Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388.maddesinde belirtilmiştir. Buna göre,tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri; hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural HUMK.nun 389.maddesinde de tekrarlanmış; HUMK.nun 381.maddesinde ise “
“Kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur”
” hükmüne yer verilmiştir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Somut olayda, kısa kararda birleşen dava yönünden davacı Ezgi lehine hüküm kurulduğu halde gerekçeli kararda bu hükme yer verilmemiş ve karar başlığı da usulüne uygun yazılmamıştır.
O itibarla mahkemece HUMK.nun 388.maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre asıl davanın davalısı ve birleşen davanın davacılarının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 04/06/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.