Esas No: 2022/4234
Karar No: 2022/7702
Karar Tarihi: 24.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/4234 Esas 2022/7702 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/4234 E. , 2022/7702 K.Özet:
Mahkeme, hizmet tespiti istemine ilişkin bir davada kısmen kabul kararı vermiştir. Ancak, kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki bulunmuştur ve bu nedenle hüküm usul ve yasaya aykırıdır. Temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmuştur. Kararda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi açıklayıcı bir şekilde detaylandırılmıştır. Bu maddeye göre, hüküm \"Türk Milleti Adına\" verilir ve mahkeme ve tarafların bilgileri, iddia ve savunmaların özeti, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hüküm sonucu, yargılama giderleri ve avansın iadesi, kanun yolları ve süresi, tarih ve imzalar gibi unsurları kapsar. Hüküm kısmında, taraflara yüklenen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili ve davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Anayasamızın 141. maddesinde, yargılamanın aleniyeti ilkesi benimsenmiştir. Bunun anlamı yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 149. (HMK’nun 28.) maddesinde de bu husus belirtilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294. maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafları iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az aynı Kanunun 297. maddesinde belirtilen hüküm sonucunun tutanağa geçirilerek okunması suretiyle olur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesinde, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiği açıklanmıştır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde ise:
“(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298. maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmünü gerekçesi ile birlikte tam olarak yazmış olsa bile, bunu duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve okunması gerekir. Bir başka ifade ile mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi, verilen kararla, ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür.
Kısa karar, bir davayı sona erdiren (Niha-i) temyizi mümkün olan son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Asıl olan kısa karardır. Bu gibi hallerde de Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararında buna uygun olarak düzenlenmesi gereklidir. (10.04.1992 gün ve 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı) Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu'nun 2011/21-23E 268 K, 2012/6–97 E 203 K, 2012/10–149 E 291K sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Eldeki davada, mahkemece tefhim edilen kısa kararda; davanın reddine karar verilmiş iken, gerekçeli kararda; davanın kısmen kabulü ve reddi ile; davacının sigortalılığının 18 yaşını bitirdiği 30/03/1989 tarihi itibarı ile başladığı kabul edilerek 30/03/1989-20/05/1991 tarihleri arasında bu dönemde sigortalı gösterilen günler ile mükerrer olmamak kaydı ile kesintisiz asgari ücret ile çalıştığının tespitine, 05/04/1988 ile 18 yaşını doldurduğu 30/03/1989 tarihleri arasında geçen 355 (11 Ay 25 Gün) günlük hizmet süresinin pirim ödeme gün sayısına dahil edilmesine, 11/09/1992- 15/06/1997 tarihleri arasındaki fazla talebin reddine, şeklinde hüküm kurularak, kısa kararla gerekçeli karar arasında açıkça çelişki yaratıldığı görülmektedir. Açıklanan sebeple mahkemece HMK’nın 297’nci maddesi kapsamında çelişki içermeyen, taraflar hakkında infazı mümkün ve usule uygun bir kısa karar ile bu kısa karara uygun şekildeki bir gerekçe yazarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular üzerinde durulmadan çelişkili hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekili ve davalılardan SGK vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönler incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 24/05/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.