Ceza Genel Kurulu 2008/235 E. , 2008/232 K.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Mahkemesi :Fikri ve Sınai Haklar Ceza -
Günü : 20.03.2003 - 08.02.2007
Sayısı 500-279 - 326-640
Bandrolsüz CD satmak suçundan sanık ...’in 5846 sayılı Yasanın 81/4-1-son, 765 sayılı TCY’nın 36. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile açılan kamu davası sonunda İstanbul Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesince 20.03.2003 gün ve 500-279 sayı ile;
“...sanığın eyleminin 3257 sayılı Yasa kapsamında idari para cezasını gerektirdiği...” gerekçesiyle görevsizliğe karar verilmiş, müştekiler vekilinin temyizinin Yargıtay 7. Ceza Dairesince 20.09.2006 gün ve 11883-15200 sayı ile CYUY’nın 317. maddesi uyarınca reddedilmesiyle karar kesinleşmiştir.
Güngören Belediyesi Encümeni ise 08.02.2007 gün ve 326-640 sayı ile;
“…5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 81/7. maddesine göre bu hususta Adli Yargı Mahkemelerinin görevli olduğu...” gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için dosyanın gönderildiği Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 27.11.2008 gün ve 242-248 sayı ile;
“…Güngören Belediye Encümeni kararı ise sanığa ve müştekiler vekiline tebliğ edil¬memiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın, idarenin her türlü işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunu açık tutan 125. maddesi hükmü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının, idari davaların açılması bakımından koşul olarak aranan süreleri belirleyen 7. ve süreleri tebliğden başlatan 8. maddesi hükümleri karşısında, öncelikle Belediye Encümeni kararının sanığa ve müştekiler vekiline tebliği ile başvurulacak yasa yolu sonunda veya yasa yoluna başvurulmaması üzerine kesinleştirilmesi gerekir...” gerekçesiyle çö¬zümü gereken bir görev uyuşmazlığı bulunma¬dığından, dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine karar verilmiştir.
Güngören Belediyesi Encümen kararının tebliği ve kararın yasal sürede temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine Yargıtay C.Başsavcılığının, “İstanbul Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesinin 20.03.2003 gün ve 500-279 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması…” istemli 13.11.2008 gün ve 217649 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Görüldüğü gibi somut olayda çözümü gereken uyuşmazlık, sanığa atılı eylemle ilgili yaptırım uygulama hususunda İstanbul Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesinin mi yoksa, Güngören Belediye Encümeninin mi görevli olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun başta 10.05.2005 gün ve 51-47 sayılı kararı olmak üzere birçok kararında da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
Adli yargıya dâhil ceza mahkemeleri arasında çıkabilecek görev ve yetki uyuş¬mazlıklarının çözümü 1412 sayılı Ceza Yargılamaları Usulü Yasasında ve sonradan yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasında düzenlenmiş, buna karşılık adli yargıya dâhil mahkemeler ile adli yargı dışında kalan diğer yargı mercileri veya yaptırım uygulama yetkisi verilmiş makamlar arasında çıkabilecek görev ve yetki uyuşmazlıklarını çözecek yargı mercileri ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile diğer bazı yasalarda belirlenmiştir.
Bu bağlamda;
1- Anayasanın 158. maddesinin 1. fıkrasında; “Uyuşmazlık Mahkemesinin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözüm¬lemeye yetkili” olduğu belirtilmiş, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde; “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anaya¬sası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu Kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.
Özel kanun uyarınca hakeme başvurulmasının zorunlu olduğu hallerde, eğer hakemlik görevi hâkim tarafından yerine getirilmiş ise bu merci, davanın konusuna göre, yukarıdaki fıkrada yazılı adli veya idari yargı mercilerinden sayılır” hükümlerine yer verilmiştir.
2- Bir kısım görev ve yetki uyuşmazlıklarının çözümlenmesi görevini Ceza Genel Kuruluna veren 04.06.1930 Tarih ve 1684 sayılı Yasanın 1. maddesinde ise; “Umumi Mahke¬meler, karar hâ¬kimleri ve müstantiklerle idare heyetleri ve sair kaza salâhiyetini haiz makamlar arasında vazife ve salâhiyet sebebiyle hâdis olacak ihtilâfların halli, Temyiz Mah¬kemesi Ceza Heyeti Umu¬miyesine aittir.” hükmü yer almaktadır.
Görüleceği üzere Uyuşmazlık Mahkemesi, adli, idari ve askeri yargı mercileri ara¬sında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise adli yargı mercii olan genel mahkemeler ile “kaza salâhiyetini haiz sair makamlar” arasında doğacak görev uyuşmazlıklarının çözümü ile görevlidir. Bir merciin yargı organı olarak vasıflandırılabilmesi için kazaî bir usul uygulan¬masından başka üyelerinin de bağımsız olması, hâkim niteliğini haiz ve hâkim statüsünde bulunması şarttır. 1684 sayılı Yasanın 1. maddesinde sözü edilen; “kaza salâhiyetini haiz sair makamlar” ise, çeşitli yap¬tırımları uygulayabilmeleri bakımından kendilerine kısmen kaza yetkisi verilmiş bulunduğu halde, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesinde kastedilen anlamda yargı mercii olarak kurulmayan ve görevlileri hâkim sıfatını taşımayan makamlardır. Nitekim Devlet sistemimiz içinde yer alan, il ve ilçe idare kurulları, en büyük mülkî amirlikler, belediye makamları, gümrük komisyonları, orman işletme şeflikleri (Kunter-Yenisey, Ceza Muhakemesi Hukuku, I. Kitap, 12. Bası, 2003, s. 871 vd., Prof. Dr.Tahir Taner, Ceza Muhakemeleri Usulü Dersleri, 1944, s. 27 vd.) gibi makamlar, yargı mercii olma¬dıkları halde, yaptırım uygulama bakımından kendilerine kıs¬men kaza yetkisi verilmiş makamlardır. Bu bakımdan, adli yargı mercii olan genel mahkemeler ile kaza yetkisini haiz bu makamlar arasında çıkabilecek görev ve yetki uyuşmazlıklarını merci belirleme suretiyle çözme görevi, 1684 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca Ceza Genel Kuruluna aittir.
Somut olayda, İstanbul C.Başsavcılığınca sanığın işyerinde 09.10.2001 tarihinde yapılan aramada satışa sunulan 115 adet bandrolsüz CD’nin ele geçirildiği iddiasıyla 5846 sayılı Yasanın 81/4-1-son ve TCY’nın 36. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmıştır.
Yerel Mahkeme atılı eylemin 3257 sayılı Video ve Müzik Eserleri Yasası kapsamında idari para cezasını gerektirdiği, Güngören Belediyesi Encümeni ise 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasının 5101 sayılı Yasanın 24. maddesiyle değişik 81/7. maddesi kapsamında adli yaptırımı gerektirdiği gerekçeleriyle görevsizlik kararları vermiştir.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 5326 sayılı Kabahatler Yasası’nın 24. maddesinde; “Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluştur¬duğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir.” hükmü uyarınca atılı eylem ister 5846 sayılı Yasa kapsamında adlî yaptırımı gerektiren suç, isterse 3257 sayılı Yasa kapsamında idarî yaptırımı gerektiren kabahat oluştur¬sun, her iki halde de yargılama yaparak kovuşturma konusu fiili değerlendirme ve gerektirdiği yaptırımı belirleme görevinin adli merciye ait olma usulü getirilmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, usul hükümlerinin derhal uygulanırlığı ilkesi gereğince görevli merciin İstanbul Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi olacağı sonucuna varıldığından bu mahke¬menin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesinin 20.03.2003 gün ve 500-279 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın anılan mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 16.12.2008 tarihinde tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.