Esas No: 2022/2944
Karar No: 2022/7801
Karar Tarihi: 25.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/2944 Esas 2022/7801 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/2944 E. , 2022/7801 K.Özet:
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi tarafından verilen bir kararın temyiz incelemesi yapılmıştır. Davacı, malullük aylığına hak kazandığının tespit edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiş, Bölge Adliye Mahkemesi ise istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Ancak, Yüksek Sağlık Kurulu ve Adli Tıp Kurumu raporları arasında çelişki olması sebebiyle Adli Tıp Genel Kurulu'ndan yeniden rapor alınması gerektiği, bu raporlar doğrultusunda maluliyet oluşması durumunda maluliyet aylığının bağlanması gerektiği belirtilmiştir. Bu sebeple, Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 95'inci maddesi, malullük tespiti için izlenmesi gereken yolu açıklamaktadır. Kurum sağlık tesislerince verilen kararlara karşı itiraz halinde Adli Tıp Kurumu'na başvurulması gereklidir. Yüksek Sağlık Kurulu raporu Kurumu bağlar, Adli Tıp Kurumu raporu ise doğru bir karar vermek için kullanılabilir. Sigortalılar ve hak sahibi çocukların çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespiti 28.09.2021 tarihli \"Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği\" ile yenilenmiştir. Bu yönetmelik, maluliyet tespiti için gereken hastalık listesi gibi bilgileri içermektedir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No : 2021/2023-2021/2231
İlk Derece
Mahkemesi : Mardin 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile malullük aylığı bağlanması istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, maluliyet aylığına hak kazandığının tespitini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı ... vekili, yapılan Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirtmek suretiyle davanın reddini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından özetle; usul ve yasaya aykırı olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulması talep olunmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 95’inci maddesinde malûl sayılmayı gerektirecek hastalık veya arızanın bulunup bulunmadığının tespitinde izlenecek yol açıklanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesislerince düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmalı, söz konusu kurul raporlarının Kurumu bağlayacağı, ancak, diğer ilgilileri bağlamayacağı dikkate alınarak, itiraz halinde, Adli Tıp Kurumundan alınacak rapora göre karar verilmeli; Yüksek Sağlık Kurulu Raporu ile Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki bulunması halinde ise, Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak raporla, bu çelişki giderilip, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin olarak 01.10.2008 tarihi öncesinde, Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre irdeleme yapılmakta iken, 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 11.10.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği; 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 03.08.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre irdeleme yapılmakta idi.
Ne var ki, 28.09.2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” ile sigortalıların maluliyet tespitine ilişkin talep ve işlemlerinde, gelişen tıbbi koşullar ve değişen hastalıklara dayalı olarak yenilenen ve 3 yılda bir güncellenmesi kabul edilen hastalık listesi ile beraber, bu yönetmelik hükümlerine göre uygulama yapılması kabul edilmiş ve 03.08.2013 tarihli Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin yürürlükten kaldırıldığı anlaşılmıştır. Öte yandan, kural olarak Yüksek Sağlık Kurulu'nca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumu'nu bağlayıcı niteliktedir.
Eldeki davada ise, yapılan yargılamada, davacının sevk edildiği Yüksek Sağlık Kurulu’nun 16.01.2019 tarihli kararı ile davacının “01.09.2013 tarihinden itibaren uygulanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde çalışma gücünün en az %60’ını kaybetmediği, malul sayılamayacağının belirtildiği, devamla Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’nun 04.04.2021 tarihli raporu ile 03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümleri kapsamında çalışma gücünün en az %60'ını kaybetmemiş olduğu, malul sayılamayacağının bildirildiği; mahkemece bu bildirim üzerine davacı hakkında maluliyet aylığı koşullarının oluşmadığından bahisle yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmakta ise de, davacı hakkında belirtilen yönetmeliklerin yürürlük tarihleri dikkate alınarak Adli Tıp Kurumu’ndan yeniden rapor alınmalı ve 28.09.2021 tarihli yönetmelik hükümlerine göre yapılan irdeleme ile malul sayılması gerektiğinin tespiti halinde, bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren maluliyet aylığının bağlanması gerekeceği dikkate alınmak suretiyle infazı mümkün kılacak şekilde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.05.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.