Esas No: 2022/5534
Karar No: 2022/7796
Karar Tarihi: 25.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5534 Esas 2022/7796 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/5534 E. , 2022/7796 K.Özet:
Davanın konusu, bir işyeri çalışanının trafik kazası sonucu yaralanması ve sigortalıya yapılması gereken ödemelerin işverene rücu edilmesiyle ilgilidir. İlk derece mahkemesi, kazazede ve araç sürücüsü arasındaki kusurun %25 ve %75 olduğunu, işverenin kusurlu olmadığını ve ödemelerin rücu edilerek işverenden alınmasına karar vermiştir. Ancak yapılan inceleme yetersiz olduğu için karar bozulmuştur. Karara göre, işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanlarından oluşan bir bilirkişi heyeti tarafından kusur oranları yeniden değerlendirilmeli ve çelişkiler giderilmelidir. Yasal dayanaklar ise, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 21. maddesi ve rücu davalarının kusur sorumluluğuna dayanmasıdır.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2018/2713-2021/364
İlk Derece
Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ... ve davalı ... tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davalı ...'e ait işyeri çalışanı kazalı ...'in 21/06/2013 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucunda yaralandığını ve meslekte kazanma gücünün %55 oranında kaybettiğini beliterek; sigortalıya kurumca 84.858,35 TL peşin sermayeli gelir, 4.725,55 TL tedavi masrafı, 2.365,69 TL iş göremezlik ödeneği olmak üzere toplam 91.949,59 TL kurum zararından şimdilik 9.194,959 TL yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalılar, dava dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunmamışlardır.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince, iş kazasının meydana gelmesinde, davalı ...'in % 75 oranında kusurlu olduğu, kazazede ...'in % 25 oranında kusurlu olduğu, davalı işveren ...'in kaza olayında herhangi bir kusurunun bulunmadığı, ancak davalı işveren ... yönünden, 5510 sayılı yasanın 23. maddesi uyarınca rücu için öngörülen koşulların oluştuğu, tedavi sonrasında kazazede sigortalının % 55 oranında sürekli iş göremez duruma geldiği ve kontrol muayenesi gerekmediği, davacı tarafça bedel artırım yoluna gidilmediği ve talep edilen tutarların davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları tutarların altında kaldığı dikkate alınarak,davanın kabulü ile 9.194,95 TL kurum zararının; 8.485,84 TL'si olan peşin sermaye değerli gelirin onay tarihi olan 22/02/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 472,55 TL tedavi giderinin sarf ve gider tarihlerinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 236,56 TL geçici iş göremezlik ödeneğine her bir ödeneğin ödendiği tarihten itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine; dair karar verilmiştir.
Davalı ... vekili, kusur raporunun hatalı olduğunu, hüküm fıkrasının net olmadığını, infaz aşamasında çelişkiye mahal verecek tarzda net olmayan tarihler üzerinden hüküm kurulduğunu kararın kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.
Davalı ... vekili, öncelikle müvekkiline husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını bu konuda daha önce kazalı tarafından açılmış ... (Kapatılan) 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/213-Esas ve 2014/346-Karar sayılı ilamı ile davalıya karşı tazminat davası olduğu, yeniden bu davanın açılmasının hukuka aykırı olduğu gibi kötüniyetli bir davranış olduğunu, davanın davalıya karşı açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını kararın kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru nedenleri olarak ileri sürmüştür.
B-BAM KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurularının, HMK'nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine; dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı ... vekili, istinaf yoluna başvuru sebepleri ile aynı doğrultuda gerekçelerle; ilgili mahkeme kararının kaldırılmasına dair karar verilmesini talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 21. maddesidir.
5510 sayılı Kanun'un 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği belirtilmiştir.
Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi ve 6331 Sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Eldeki davada, davalı sürücü üçüncü kişi ...’in %75 oranında kusurlu, dava dışı kazalı ...’in %25 oranında kusurlu bulunduğunun tespiti yapılarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan kusur incelemesi yetersiz bulunmuş olup; kusur raporunun oluşa uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Dosyanın tetkikinde, 21.06.2013 tarihinde kazanın meydana geldiği; ... 12.Asliye Ceza Mahkemesince, taksirle yaralama suçundan, iş bu davada da davalı üçüncü kişi ... hakkında beraat kararı verildiği, kazalı ...’in kazaya tam ve asli kusurla sebebiyet verildiğine dair belirleme yapıldığı; öte yandan ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesince alınan raporda ise, kazalıya %25 oranında, ...’e ise %75 oranında kusur verildiği, kaza tespit tutnaağında ise, ...’in asli kusurlu görüldüğü, ...’in tali kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, ceza davasında davalı ...’ın kusursuz bulunarak, beraat ettiği, sigortalının da tam kusurlu olarak belirlenmesi karşısında, kazanın oluşu bakımından çelişki mevcuttur.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile trafik kolunda uzman iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak; tüm raporlar da değerlendirilmek suretiyle; çelişkiler giderilmeli ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.05.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.