Esas No: 2022/4879
Karar No: 2022/7809
Karar Tarihi: 25.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/4879 Esas 2022/7809 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/4879 E. , 2022/7809 K.Özet:
İstinaf başvurusu esastan reddedilen ve temyiz edilen hizmet tespiti davasında, mahkeme kararı yanıltıcı bir değerlendirmeye dayanarak verilmiştir. Dosyadaki belgelere göre, davacının çalışmalarının kuruma bildiriminin davalı tarafından yapılmadığı tespit edilmiştir. Ancak, hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri doğru bir şekilde dikkate alınmadığı için karar hatalıdır. İlk derece mahkemesinin verdiği kısmi kabul kararı da doğru değildir ve hüküm bozulmalıdır. Kanun maddeleri ise şöyledir: 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesi.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
No : 2020/1379-2022/297
İlk Derece
Mahkemesi :... 2. İş Mahkemesi
No :2018/328-2019/337
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine,... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, fer'i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili; davacının (25.04.1997-27.02.2010) tarihleri arasında davalıya ait diş muayenesinde çalıştığını, davacının çalışmalarının SGK'ya bildirilmediğini, davacıya sürekli söz verilerek aldatıldığını, davacının mağdur edildiğini beyanla, (25.04.1997-27.02.2010) tarihleri arasında kesintisiz olarak hizmet akdi ile çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı ile işveren arasında hiçbir zaman işveren-işçi ilişkisinin kurulmadığını, davalının davacıyı ailesinden biri gibi gördüğünü, davalının devlet memuru olduğunu, sadece mesai bitiminde ve öğlen arasında muayene yapabildiğini, davacının yapmış olduğu hizmet neticesinde gerekli ödemelerin yapıldığını, yemek yol ücretinin olmadığını, 15.02.2011 tarihinde SGK müfettişleri tarafından yapılan denetim sonucu tutulan tutanaklar ile çok yüklü para cezası ödemek zorunda kaldığını, davalının yaşı nedeniyle emekliye ayrıldığını, sağlık problemlerinden dolayı işyerini kapattığını, davacı tarafından belirtilen çalışma sürelerini kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı SGK Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle, SGK'nın feri müdahil olarak kabul edilmesini, davacı tarafından sıfatın yanlış yazıldığını, çalışma olgusunun kesintisiz olduğunu yasal delillerle şüpheye yer bırakmayacak şekilde dönem bordroları, zabıta araştırmaları, il sosyal yardım merkezlerinden yapılacak araştırmalar ile incelenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece Mahkemesi, Davacı ... vekili tarafından davalı ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ;
- ... TC kimlik numaralı, ... sicil numaralı davacı ...'ın ... iş yeri sicil numaralı davalı ...'a ait iş yerinde 01/10/1997 - 20/01/2009 tarihleri arasında 4.069 gün, 30/06/2009 - 15/02/2010 tarihleri arasında 224 gün olmak üzere toplam 4.293 gün asgari ücretle çalıştığının ve çalışmalarının kuruma bildirilmediğinin tespitine,
- Fazlaya ilişkin kısmın reddine, karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Fer'i müdahil Kurumun istinaf isteminin reddine,
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Feri müdahil Kurum vekili kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Hizmet tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79 ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında vurgulandığı gibi davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiğinden, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekir.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden,davacının, davalıya ait ... sicil nolu işyerinden 15/02/2010-15/02/2011 tarihleri arasında bildiriminin bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Eldeki davada; Kurum tarafından bildirilen kayıtlara göre, davacının ortağı ve yöneticisi olduğu... Gıda Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’inden 20/01/2009-30/06/2009 tarihleri arasında bildirimlerinin yapıldığı, dava tarihinin 10/02/2015 olması karşısında, bildirimlerin yapıldığı 20/01/2009-30/06/2009 öncesi kabulüne karar verilen 01/10/1997-20/01/2009 hizmetler yönünden hak düşürücü süre irdelemesi yapılmaması hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş; kısmen kabule konu 01/10/1997-20/01/2009 süresinin, hak düşürücü süre yönünden inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
O hâlde, feri müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 25/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.