Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2686 Esas 2020/5732 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2686
Karar No: 2020/5732
Karar Tarihi: 08.12.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2686 Esas 2020/5732 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı banka, bir genel kredi sözleşmesine kefil olmuştu. Ancak kredi borcu ödenmediği için banka, kefillik nedeniyle dava açtı. Davalı banka ise itiraz etti ve kefil olmadığını, borçlu durumunda olmadığını savundu. İlk derece mahkemesi, davacı bankanın taleplerini kısmen kabul etti. Ancak davalı banka, istinaf başvurusunda bulundu ve istinaf mahkemesi, davanın reddine karar verdi. Davacı vekili ise bu karara temyiz başvurusunda bulundu ve Yargıtay, istinaf kararını bozdu. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 584. maddesi gereğince, eş rızası olmadan yapılan kefalet sözleşmeleri geçersiz sayılır. Ancak ticaret siciline kayıtlı işletmeler ve ticaret şirketleri ile ilgili olarak verilen kefaletlerde eş rızası aranmaz. Bu nedenle, mahkemenin dava dosyasını incelerken bu kanun maddesini dikkate alması gerekmekteydi.
Kanun maddeleri:
- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 584. maddesi
- 28.03.2013 tarihli kanun değişikliği ile ticaret siciline kayıtlı işletme sahipleri veya ticaret şirketleri ortak ve yöneticileri tarafından verilen kefaletlerde eş rızası aranmaz.
11. Hukuk Dairesi         2020/2686 E.  ,  2020/5732 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11/10/2016 tarih ve 2015/1844 E. - 2016/1120 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi"nce verilen 31/10/2018 tarih ve 2017/1838 E. - 2018/1697 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacı banka ile dava dışı Nur Gıda ... Ltd. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının da bu sözleşmenin müşterek borçlusu ve müteselsil kefili olduğunu, kullandırılan kredi borcunun ödenmesi ve çek garanti bedellerinin depo edilmesi için keşide edilen ihtarnameye rağmen, herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali, takibin devamı ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davalının kefil olduğunu, davacının davalıdan talep edilecek bir alacağı bulunmadığını, çek sorumluluk bedellerinin davalı kefilden talep edilemeyeceği belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı banka ile dava dışı Nur Gıda ... Ltd. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının da bu sözleşmenin müşterek borçlusu ve müteselsil kefili olduğu, söz konusu sözleşme kapsamında dava dışı şirkete krediler kullandırıldığı, çek karnesi verildiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine dava dışı şirket ve davalı kefil hakkında kredi alacaklarının tahsili ve çek garanti bedellerinin depo edilmesi için icra takibi başlatıldığı, Kayseri 5. İcra Dairesi"nin 2015/19975 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takipte davalı borçlunun, taksitli ticari kredi yönünden, 184.294,92 TL asıl alacak, 511,11 TL işlemiş faiz, 25,56 TL BSMV olmak üzere toplam 184.831,59 TL"lik alacak miktarına, ticari kredili mevduat hesabı yönünden, 5.415,58 TL asıl alacak, 29,17 TL işlemiş faiz, 1,46 TL BSMV olmak üzere toplam 5.446,21 TL nakdî alacak miktarına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin bu miktar alacak üzerinden kaldığı yerden devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davalı müteselsil kefilin çek garanti bedellerinin depo edilmesi hususunda bir yükümlülük altına girmediği anlaşıldığından davacının çek garanti tutarlarına ilişkin depo talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu genel kredi sözleşmesinde, kefalet limiti, kefalet türü ve miktarının sözleşmede kefil olarak imzası bulunan davalı ... tarafından el yazısıyla yazıldığı, ancak dava konusu sözleşmede, davalının kefaletinin, eş rızasının olmaması nedeniyle geçersiz olduğu, geçersiz kefalet sözleşmesine dayanılarak kefilden alacak talep edilemeyeceğinden, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararına yönelik davacının istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilmek suretiyle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine dair yeniden hüküm tesisine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava genel kredi sözleşmesine kefillikten kaynaklanan sorumluluğa dair icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK’nın 584. maddesi gereğince eş rızası bulunmadan yapılan kefalet sözleşmelerinin geçersiz olacağı düzenlemesi bulunmakta ise de, 28.03.2013 tarihli değişiklikle ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketlerinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme ya da şirketle ilgili olarak verilen kefaletler yönünden eşin rızasının aranmayacağı düzenlemesi yapılmıştır. Takibe konu genel kredi sözleşmesinde verilen kefaletin bu kanun değişikliğinden sonra yapıldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece bahsi geçen ek düzenleme de nazara alınarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, kanun metninin yorumlanmasında hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/1838 Esas, 2018/1697 Karar sayılı ve 31.10.2018 tarihli kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara