Esas No: 2021/161
Karar No: 2021/5154
Karar Tarihi: 25.02.2021
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/161 Esas 2021/5154 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davalı İsteminin Özeti:
Davacı işçi sendikası, ....’e ait şeker fabrikasında temizlik işi için, Türkşeker tarafından yapılan hizmet alım sözleşmesinin, işçi teminine yönelik olduğu, taraflar arasında muvazaalı asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu iddiası ile davalı kuruma yapılan başvurunun olumsuz sonuçlanması, hatalı olarak muvazaanın bulunmadığının tespitinin yapıldığını ileri sürerek, muvazaanın tespitine ve kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, kurum işleminde yasaya aykırılık bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Temyiz Başvurusu:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Gerekçe:
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Türkşeker tarafından yapılan hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olup olmadığına ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesi ve 27/09/2008 tarihli Alt İşverenlik Yönetmeliği"nin ilgili maddeleri gereğince ""Bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Ayrıca 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesinin 7. fıkrası uyarınca asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler.
İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez. Yine 4857 sayılı İş Kanunu"na dayanılarak çıkarılan Alt İşverenlik Yönetmeliği"nin 3. maddesinin a) fıkrasında alt işverenin bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar diye tanımlanmıştır. Ayrıca Alt İşverenlik Yönetmeliği"nin 3. maddesinin g) fıkrasında" Muvazaa:
1)İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt işverene verilmesini,
2)Daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile kurulan alt işverenlik ilişkisini,
3)Asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak hakları kısıtlanmak suretiyle çalıştırılmaya devam ettirilmesini,
4)Kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak gibi tarafların gerçek iradelerini gizlemeye yönelik işlemleri,"" şeklinde düzenlemeler mevcuttur.
Muvazaa Borçlar Kanunu"nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesi arzu etmedikleri görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Üçüncü kişileri aldatmak kastı vardır ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaanın ispatı genel ispat kurallarına tabidir. Bundan başka 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesinin 7. fıkrasında sözü edilen hususların adi kanuni karine olduğu ve aksinin kanıtlanmasının mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının dava konusu edilen raporunda ... Fabrikası"nda İnterus İnternational Sosyal ve Temizlik Hizmetleri A.Ş. bünyesinde çalışan 25 işçinin 10 tanesinin Türkşeker eski işçisi olduğu, yapılan iş temizlik ve taşıma gösterilmesine rağmen eski işlerini yapmaya devam ettiği belirtilip bu işlerin ..." in asıl işi olduğu ve muvazaa oluşturduğu iddiası üzerine yapılan inceleme de söz konusu 10 işçinin kendi istekleri ile iş sözleşmesi yaparak alt işveren bünyesinde işe girdikleri, zamansal yakınlık olmadığı belirtilerek ... Fabrikası A.Ş. işverenliği ile ... İnternational Sosyal ve Tem. Hiz. A.Ş. işverenliği arasındaki sözleşmeyle kurulan asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olmadığının tespit edildiği yazılıdır.
Mahkemece işletme uzmanı, gıda mühendisi, endüstri mühendisi bilirkişilerden oluşan heyetten aldırılan raporda ise; ... ... Fabrikasının Meydan Ham Fabrika, Kazan Dairesi ve Boruhane birimlerinde fabrikanın asıl işçileri ile birlikte, şirket işçilerinin istihdam edildikleri, fabrikadan emekli eski işçilerinde şirket bünyesinde asıl iş kapsamında çalıştığının tespitinin yapıldığı, mahkemenin bu rapor doğrultusunda hizmet alımını muvazaalı kabul ettiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki her iki raporunda işyerinde keşif yapılmak ve tanık dinlenmek suretiyle düzenlenmesine karşın, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının raporunda muvazaanın olmadığını ifade edilirken, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda ise muvazaa olduğu belirlenmiştir. Bu haliyle bilirkişi raporları birbiriyle çelişkilidir.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle işletmede uzman bilirkişi ya da bilirkişilerle gerekirse muvazaa iddiasına ilişkin gerekli somut tespitler yapılmalı, bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri de giderecek, davalılar ile davacıların somut itirazlarını karşılayacak nitelikte, maddi durumu hukuksal zemine oturtan, denetime elverişli rapor alınarak sonuca gidilmelidir. Bunun yapılmayarak eksik inceleme ve araştırmayla özellikle muvazaa iddiası yeterince açıklığa kavuşmadan karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dava dosyasının kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.