Esas No: 2014/699
Karar No: 2015/362
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/699 Esas 2015/362 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık M.Ö.'ün beraatine ilişkin verilen hükmün eksik araştırma sebebiyle isabetsiz olduğunu belirterek bozmuştur. Yerel mahkeme ise yapılan yargılamada sanığın suç kastının olmadığına karar vererek önceki hükümde direnmiştir. Ancak Ceza Genel Kurulu, yerel mahkemenin aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan direnme hükmünün savunma hakkını sınırlaması ve emredici kurallara aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Kanun maddeleri ise 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/2. maddesi ve 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/3. maddesidir. Bu maddeler, hükmün aleyhe bozulması halinde sanığın beyanı alınmadan hüküm kurulamayacağını ve savunma hakkının sınırlanamayacağını belirtmektedir.
"İçtihat Metni"
Tebliğname :2013/27086
Mahkemesi : ANTALYA 4. Asliye Ceza
Günü : 20.05.2013
Sayısı : 163-549
Temyiz Eden: Cumhuriyet savcısı
6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık M.. Ö..’ün beraatine ilişkin, Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.12.2011 gün ve 651-950 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 24.01.2013 gün ve 20886-2883 sayı ile;
“ Dosyada mevcut 16.8.2011 günlü ekspertiz raporunda, dava konusu tabancanın imal niteliklerini koruduğu, ancak mevcut haliyle, ses-gaz fişeği atan tabancalarda kullanılmak üzere imal edilmiş mermi çekirdeği unsuru ihtiva etmeyen ses-gaz fişeği iken, sonradan uç kısımlarına kurşun parçası, saçma tanesi ya da metal bilye yerleştirilmek suretiyle özel nitelikteki bir ateşli silah fişeği durumuna dönüştürülmüş fişekleri atabildiği; 31.10.2011 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şubesi raporunda da tabancanın, namlusunun iç kısmında, ortasında boşluk bulunan gaz ayırım parçasının bulunduğu; ses ya da gaz fişeklerinin uç kısmına, bu silahın ortası boşluk gaz ayırım parçasının içerisinden geçebilecek çapta saçma tanesi veya özel şekil ve nitelikteki benzeri maddelerin konulması suretiyle elde edilen özel nitelikli fişekleri de atabilecek özellikte bulunduğu belirtilmiş olmakla; tabancanın marka, model ve üretim yılı tespit olunup Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından marka, model ve üretim yılı itibariyle bu silahların mevcut haliyle üretilmesine izin verilip verilmediği sorulup, bu silahların üretim şeması getirtilip üretim şeması bulunmaması halinde üretici firmadan silahın gaz ayırıcı parçasını gösterir fotoğraflar ve adli tıp raporu eklenerek üretici firmadan silahın ruhsata uygun imalinden sonra mermi ya da bilye geçişine imkan verecek şekilde gaz ayırıcı parçası üzerinde tadilat yapılıp yapılmadığı sorulup dosya kül halinde yeniden Adli Tıp Kurumu"na gönderilerek silahın üretim izni verilen orijinal haline göre bilye geçişine imkan verecek şekilde gaz ayırıcı parçasının tadil edilip edilmediğine dair alınacak bir raporla 6136 sayılı Yasa kapsamında kalıp kalmadığı hususu kesin olarak saptanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 20.05.2013 gün ve 163-549 sayı ile;
"...Yargılama aşamasında alınan Antalya Kriminal Polis Laboratuvarının ekspertiz raporuna göre söz konusu tabancanın imal niteliklerini koruduğu, buna göre bütün silah dükkanlarında satışı serbest olan kuru sıkı bir tabancayı bulunduran sanığın suç kastıyla hareket ettiğinin kabulü mümkün görülmemiş, Yargıtay bozma ilamındaki eksiklikler giderilse bile bu durumun sanığın suç kastına etkisi olmayacağı düşünülmüş, benzer şekilde yargılaması devam eden başka dosyalarda da sanayi ve teknoloji bakanlığının olumsuz cevap vermesi nedeniyle bozma gerekçesindeki eksikliklerin giderilmesinin mümkün olmadığı" gerekçesiyle direnerek sanığın önceki hükümdeki gibi beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 04.06.2014 gün ve 27086 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme hükmünün eksik araştırmaya dayalı olarak verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceğinin öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada sanığa duruşma gününün tebliğ edildiği ancak sanığın duruşmaya katılmadığı, bu şekilde aleyhine olan bozma kararına karşı sanıktan diyecekleri sorulmadan önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi halinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/3. maddesi uyarınca ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın vazgeçilmez ve en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönünde bulunmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.05.2013 gün ve 163-549 sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.