Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/413 Esas 2018/389 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2018/413
Karar No: 2018/389

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/413 Esas 2018/389 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 413

            KARAR NO  : 2018 / 389

            KARAR TR   : 25.6.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A.E.

Vekili           : Av.A.Ş.S.

Davalı          : Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. F.K.

 

O L A Y   : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin 22.07.2016 tarihinde, sevk ve idaresindeki 59 A... Plakalı araç ile Husunlu Mah. yakınlarında Tekirdağ istikametine seyir halinde iken, 108 m"lik alanın stablize zeminle kaplı olması, yolun tozlu, mıcırlı ve araçları kaydırabilecek ve savrultabilecek şekilde satıh kaplı bulunması ve bu olumsuz yol kesimini belirleyen herhangi bir trafik işaretlemesinin bulunmaması sebebi ile direksiyon hakimiyetini kaybettiğini; yol üzerinden savrulduğunu, aracın devrilerek takla atması neticesinde yaramalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; araçta bulunan küçük oğlu ve kardeşinin yaralandığını; aracın kullanılamayacak derecede maddi hasar gördüğünü; davalı idarenin, çalışma esnasında yol üzerinde gerekli işaret ve yol levhalarını koymadığını ve bu kazanın oluşmasına kusurlu davranışlarıyla sebebiyet verdiğini; kaza sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre araçta 16.500 TL maddi hasar oluştuğunu; müvekkilinin trafik kazası sonucu manevi acı ve ıstırap çektiğini, ayrıca müvekkilinin, Tekirdağ 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/18 D. İş sayılı tespit dosyasında hasar tespiti işlemi için 707,20 TL de masraf yaptığını; zararının karşılanması için yapılan yazılı başvurudan sonuç alınamadığını ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 16.500 TL maddi zararın ve 2.500 TL manevi tazminatın olay tarihinden; 707,20 TL tespit masraflarının ise 04.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesi istemiyle 24.11.2016 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

TEKİRDAĞ İDARE MAHKEMESİ; 8.12.2016 gün ve E:2016/1688, K:2016/1157 sayı ile “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının sevk ve idaresinde bulunan 59 A... plakalı aracın, Tekirdağ ili, Süleymanpaşa ilçesi, Hüsunlu Mahallesi yakınlarında 22.07.2016 tarihinde yapmış olduğu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında, idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, meydana gelen kaza sonucu oluşan 16.500,00-TL maddi ve 2.500,00 TL manevi zararın olay tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte, ayrıca 707,20-TL tespit masrafının ise 04.08.2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/l 18, K2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır. Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, açılan bu davanın görüm ve çözümü adli yargının görev alanı içinde bulunmaktadır.

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesinin 08,04:20.13 tarih ve E:2012/306, K:2013/482 sayılı; 13.05.2013 tarih ve E:2012/188, K":2013/624 sayılı kararları da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesince;  6.4.2017 gün ve E:2017/1361, K:2017/1029 sayı ile başvurunun reddine kesin olarak karar verilmiş ve mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

TEKİRDAĞ 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ;7.8.2017 gün ve E:2017/177, K:2017/731 sayı ile davacı vekilinin dava dilekçesinin;  davalı vekilinin cevap dilekçesinin özetine yer verdikten sonra;  davanın, trafik kazası sonucu oluşan araçta meydana gelen zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminatın verilmesine ilişkin olduğu; davacının, davalının trafik kazasının meydana gelmiş olduğu yerin trafik sorumluluğu bakımından davalının sorumluluk alanına girdiğini, kazanın oluşumunda yolun yapım ve bakımından sorumlu olan Belediye"nin, yolun yapısını, trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak kuralını ihlal ettiğinden ve kazanın oluşumunda kusurlu olduğundan tazminatın ödenmesini talep etmiş bulunduğu; davalının yolun bakım, onarım, yapımından ve ayrıca işaret veya levhaların yerleştirilmesinden sorumlu olması nedeniyle gerekli önlemleri almamasından dolayı meydana gelen kazada aracın zarar görmüş olmasının hizmet kusurundan kaynaklandığı; aracın karayolunda işletim halindeyken meydana gelen zararın hizmet kusurundan kaynaklanması durumunda 2577 sayılı Yasanın 12 inci maddesine göre tazminat davasının İdare Mahkemesinde açılmasının gerektiği; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi"nin 2016/6112 Esas 2016/8774 Karar sayılı kararında; kamu kurum ve kuruluşları aleyhine hizmet kusuruna dayalı olarak açılan tazminat veya rücuen tazminat davalarında idari yargı yolunun görevli olduğunun ifade edildiği; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2014/17-1163 Esas, 2016/909 Karar sayılı ilamında;  idareye karşı hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat ve rücuen tazminat davalarında idari yargı yolunun görevli olduğunun belirtildiği;  Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik içtihatları gereğince kamu kurum ve kuruluşlarına karşı hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat veya rücuen tazminat davalarında idari yargı yolunun görevli olduğu ifade edildiğinden, davaya konu tazminat davasında idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle; davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/1-b. ve 115. maddeleri gereğince yargı yolu dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesince, 27.12.2017 gün ve E:2017/2884, K:2017/1233 sayı ile istinaf başvurusu kesin olarak reddedilen görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin talebi üzerine Asliye Hukuk Mahkemesince 28.5.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyası 1.6.2018 tarihinde Mahkememiz kayıtlarına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.06.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının sevk ve idaresindeki araçla meydana gelen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında, hizmet kusuru bulunduğundan bahisle,  uğranılan maddi ve manevi zararın davalı idarece tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacının 22.07.2016 tarihinde, sevk ve idaresindeki 59 A... Plakalı araç ile Husunlu Mahallesi yakınlarında Tekirdağ istikametine seyir halinde iken, direksiyon hakimiyetini kaybettiği;  aracın savrulup devrilerek takla atması sonucunda yaramalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; davacı vekilince, kazanın, alanın stablize zeminle kaplı olması, yolun tozlu, mıcırla kaplı bulunması, olumsuz yol kesimini belirleyen herhangi bir trafik işaretlemesinin bulunmaması sebebi ile meydana geldiği; davalı idarenin, çalışma esnasında yol üzerinde gerekli işaret ve yol levhalarını koymadığı ve bu kazanın oluşmasına kusurlu davranışlarıyla sebebiyet verdiği iddia edilerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 16.500 TL maddi zararın ve 2.500 TL manevi tazminatın olay tarihinden; 707,20 TL tespit masraflarının ise 04.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı İdareden tazmini istemiyle bakılan davaların açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Tekirdağ 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 7.8.2017 gün ve E:2017/177, K:2017/731 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Tekirdağ 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 7.8.2017 gün ve E:2017/177, K:2017/731 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.06.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

 

Üye

Birgül

KURT

 

 

 

Hemen Ara