Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5227 Esas 2022/7900 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5227
Karar No: 2022/7900
Karar Tarihi: 26.05.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5227 Esas 2022/7900 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı işçi, sigorta başlangıç tarihini ve bir günlük çalıştığı süreyi tespit etmek istemiştir. İlk derece mahkemesi davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak davalı kurum bu karara itiraz ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmış ve dava reddedilmiştir. Bunun üzerine davalı kurum temyiz başvurusunda bulunmuştur. Mahkeme, kanunların geriye yürümeme kuralı nedeniyle, sigorta başlangıcının tespitine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararlarını da dikkate alarak, işe giriş bildirgesi verilmesinin yeterli olmadığını ve fiili çalışmanın kanıtlanması gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, dosyanın incelenmesi sonucunda, uzun vadeli sigorta kollarına tabi bir sigorta olup olmadığının araştırılması gerektiğini ve olası çalışma olgularının belirlenmesi için resen soruşturma yapılması gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuştur. Kanunlar olarak 506 sayılı Kanunun 108. maddesi ve geçici 54. maddesi detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
10. Hukuk Dairesi         2022/5227 E.  ,  2022/7900 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    İlk DereceMahkemesi: ... 1. İş Mahkemesi



    Dava, sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemi hakkındadır.
    İlk derece mahkemesince hükümde belir tilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor ve dosyadaki belgeler incelendi, gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
    1) DAVACININ İSTEMİ
    Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı işveren yanındaki bir günlük çalıştığı sürenin ve sigorta başlangıç tarihinin tespitine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
    2) DAVALILAR CEVABI
    Davalı kurum vekili davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    3) MAHKEME KARARI
    a) İlk derece mahkemesi kararı
    İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmiştir.
    b) Bölge adliye mahkemesi kararı
    HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
    4) TEMYİZ TALEBİ
    Davalı kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle ilgili karar temyiz edilmiştir.
    5) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir. Sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E. - 2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlüve 2011/527 E. - 2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde, 506 sayılı Kanunun 108. maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2. maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir. Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir. Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır. Buna göre mevcut dosya incelendiğinde, öncelikle dosya içindeki tahakkuk müzekkeresi kuruma gönderilmek suretiyle ihtiyari ibaresi ile kesilen prim tutarının uzun vadeli sigorta kollarına tabi bir sigorta olup olmadığı sorulmalı ve davalı kurumca verilecek cevap uyarınca hak düşürücü süre veya esas yönünden bir irdeleme yapılmalıdır. Söz konusu kesintinin uzun vadeli sigorta koluna ilişkin olduğu anlaşıldığı takdirde ise, ilgili tahakkuk müzekkeresinde davacıya ait bilgilerin davacıya aidiyeti yönetimince araştırılıp sonucuna göre karar verilmelidir. Kabule göre de 506 sayılı Kanunun geçici 54. maddesi uyarınca, mevcut uyuşmazlığa 506 sayılı Kanunun 60/g maddesinin uygulanmayacağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan mahkemece verilen hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.05.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara