Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/9-196 Esas 2008/221 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2008/9-196
Karar No: 2008/221

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/9-196 Esas 2008/221 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Ankara 3.Asliye Ceza Mahkemesi, bir kamyonun yöneticisi olan sanığın taksirle yaya birinin ölümüne sebep olması nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 85/1 ve 62. maddeleri uyarınca en üst sınırdan ceza verilmesine hükmetti. Ancak, bu uygulamanın adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun olmadığı gerekçesiyle karar Yargıtay 9.Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Yeniden yapılan yargılamada, mahkeme ilk verilen hükmü tekrar etti. Ancak, ölenin aile tablosunun eksik olduğu ve müdahillik konusunda da sorunlar olduğu tespit edildi. Bu nedenle, dosya yeniden Yerel Mahkemeye gönderildi. Kararda bahsedilen kanun maddeleri ise 5237 sayılı TCK'nın 85/1,53 ve 2918 sayılı Yasanın 118. maddeleridir.
Ceza Genel Kurulu 2008/9-196 E., 2008/221 K.

Ceza Genel Kurulu 2008/9-196 E., 2008/221 K.

  • SANIK HAKKINDA EN ÜST SINIRDAN CEZA TAYİNİ
  • TAKSİR
  • TAKSİRE D AYALI KUSUR
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 85 ]
  • "İçtihat Metni"

    Sanık F..... E.....hakkında, 28.07.2006 tarihinde, yönetimindeki kamyonla çarpmak suretiyle, taksirle ve tam kusurlu olarak yaya C.... G.....’u öldürdüğünden bahisle 5237 sayılı TCY.nın 85/1,53 ve 2918 sayılı Yasanın 118. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası sonunda; Ankara 3.Asliye Ceza Mahkemesince 20.09.2006 gün ve 260-335 sayı ile; (temel ceza en üst sınırdan takdir edilerek) “

    “sanığın 5237 sayılı TCY.nın 85/1 ve 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Yasanın 50. ve 51. maddelerinin de uygulanmasına yer olmadığına...”

    ” hükmedilmiş olup, hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 9.Ceza Dairesince 29.01.2007 gün ve 9122-419 sayı ile; “

    “Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine,

    Ancak; iki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, meydana gelen zararın ağırlığı ve failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu nazara alınmak suretiyle, adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında en üst sınırdan ceza tayin edilmesi…

    …” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

    Bunun üzerine; Ankara 3.Asliye Ceza Mahkemesince 24.04.2007 gün ve 294-292 sayı ile; önceki hükümde direnilmiştir.

    Direnme hükmünün sanık müdafii tarafından, ölenin ortopedik ve işitme özürlü olup olmadığının tespit edilmesi yönündeki taleplerinin karşılanmaması suretiyle eksik soruşturma ile hüküm verildiğine ve teşditin yersizliğine yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında ortaya çıkan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, olayda tam kusurlu olduğuna kanaat getirilen sanık hakkında 5237 sayılı TCY.nın 85/1. maddesinde düzenlenen taksirle öldürme suçuna ilişkin temel cezanın “

    “en üst sınırdan”

    ” takdir edilmesinin isabetli olup olmadığına ilişkindir.

    Öyle ki; Yerel Mahkeme sanık hakkında en üst sınırdan ceza tayin ederek, bozmaya rağmen uygulamasında direnirken; Özel Daire, dosya kapsamına göre bu uygulamanın adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun olmadığı görüşündedir.

    Öte yandan; esasa ilişkin konuların görüşülmesine geçilmeden önce müdahillikle ilgili başka bir konunun ön mesele olarak halledilmesi gerekmiştir:

    İncelenen dosyaya göre;

    Ölenin eşi İ.... M.... K......, 18.08.2006 tarihinde kendisine asaleten, çocukları S... ve E....’ye de velayeten Av.İ.... M.... K......’nu vekaletname ile vekil tayin etmiştir.

    Dosyada ölene ait nüfus aile tablosu bulunmadığı gibi, vekaletnamede de S... ve E....’nin doğum tarihleri belirtilmediğinden, bu kişilerin kaç yaşında oldukları anlaşılamamaktadır.

    Müdahiller vekilinin 24.08.2006 tarihli sözlü talebi üzerine mahkemece aynı gün usule uygun olarak F......ve çocuklarının katılan, Av. İ.... M.... K......’nun da katılan vekili olarak davaya kabullerine karar verilmiştir.

    Nitekim; Av. İ.... M.... K......, 05.09.2006 tarihinde müdahil İ.... M.... K...... vekili sıfatıyla mahkemeye verdiği ve 20.09.2006 tarihli duruşmada da okunduğu anlaşılan dilekçe ile; anlaşma nedeniyle, sanık hakkındaki şikayetten, müdahale talebinden ve özel hukuka ilişkin haklarla ilgili taleplerinden vazgeçtiklerini bildirmiştir.

    Bu dilekçe üzerine mahkemece müdahilliğin kaldırılması kararı verilmemiş, ancak yargılamanın devamındaki işlemler anılan dilekçenin müdahilliği düşürdüğü kabul edilmek suretiyle yapılmıştır.

    Bu bağlamda; müdahillerin yokluklarında ilk hüküm verilmiş, bu hüküm müdahillere tebliğ edilmemiş, bozmadan sonraki yargılama da müdahillerin yokluklarında yapılarak bitirilmiş ve hüküm katılanlara tebliğ edilmemiştir.

    Şu halde; müdahilliğin kaldırılmasına karar verilmemiş olmasına rağmen, İ.... M.... K...... açısından herhangi bir sorun bulunmamaktadır.

    Bununla birlikte, katılanlar vekilinin sadece İ.... M.... K...... vekili sıfatıyla vazgeçme dilekçesi verip, bu dilekçede S... ve E....’den bahsetmemiş olması ve mahkemece S... ve E....’nin müdahilliklerinin kaldırıldığına ilişkin her hangi bir karar verilmemesi karşısında; dosya kapsamından kaç yaşında oldukları ile halen velayet altında olup olmadıkları dahi tespit edilemeyen S... G..... ve E.... G.....’un müdahilliklerinin devam ettiği kabul edilmelidir.

    Bu nedenle, direnme hükmünün öncelikle katılanlar vekiline tebliğ edilmesi ile müdahiller veya vekillerince temyiz dilekçesi verilmesi halinde, temyiz davasında bu dilekçenin de değerlendirilmesi gerekmektedir.

    Diğer taraftan; S... ve E....’nin hukuki statülerinin net olarak belirlenip değerlendirilebilmesi açısından eksik olduğu tespit edilen “

    “ölene ait nüfus aile tablosunun”

    ” dosyaya eklenmesinin sağlanması da bir zorunluluktur.

    Bu itibarla; ölene ait nüfus aile tablosunun dosyaya eklenmesi ve direnme hükmünün katılanlar S... G..... ile E.... G..... vekiline tebliğ edilerek, temyiz edip etmeyeceğinin belirlenmesi suretiyle anılan eksikliklerin giderilmesi gerektiğinden dosyanın Yerel Mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.

    SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;

    Ölene ait nüfus aile tablosunun dosyaya eklenerek, Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.04.2007 gün ve 294-292 sayılı direnme hükmünün, katılanlar S... G..... ve E.... G..... vekiline tebliğ edilmesinin sağlanması için dosyanın Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.10.2008 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara