Esas No: 2011/449
Karar No: 2011/3054
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/449 Esas 2011/3054 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/01/2010
NUMARASI : 2009/651-2010/11
Davacı vekili, davacının, davalı işyerinde çalışmaktayken iş sözleşmesinin haksız ve geçersiz nedenle feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve buna bağlı feri haklara hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, 06.06.2009 - 09.06.2006 tarihleri arasında mazeret bildirmeksizin yaptığı devamsızlıklar nedeni ile iş aktinin noterlik kanalı ile keşide ettikleri ihtarname ile fesih edildiğini, yapılan feshin usulüne uygun ve haklı nedende olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, fesih bildiriminin yazılı yapılmadığı ve davacı işçiye yöneltilen suçlamalara ilişkin davranışı ile ilgili savunması alınmadığından yapılan fesih bildiriminin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 1086 sayılı HUMK.nun 388.maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural 1086 sayılı HUMK.nun 389.maddesinde de tekrarlanmış; HUMK.nun 381.maddesinde ise “Kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı hükümlerin karşılığı olarak düzenlenen 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2 ve 298/2. maddelerinde “ gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Mahkemece verilen kısa kararda 4 aylık işe başlatmama tazminatı belirlendiği halde, gerekçeli kararda 6 aylık işe başlatmama tazminatına hükmedilmiştir.
Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulunun 10.4.1992 gün ve 1991/7 -1992/4 sayılı kararı gereğince bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 18.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.