Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/4397 Esas 2022/7972 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4397
Karar No: 2022/7972
Karar Tarihi: 26.05.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/4397 Esas 2022/7972 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 16.11.1993 olduğunu tespit etmiştir. Ancak, davalı kurum vekili istinaf başvurusunda bulunarak kararın bozulmasını talep etmiştir. Yargıtay'ın kararına göre, işe giriş bildirgesinin verilmesi yeterli olmayıp, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içermektedir. Bu nedenle, hâkimin, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemesi gerekmektedir. Mahkemece yapılması gereken iş, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek, davacıya kimlerle çalıştığını, çalışmalarını bilebilecek nitelikte çalıştığı işyerine komşu olan uyuşmazlık konusu dönemin kayıtlı işverenleri ve çalışanlarını açıklattırmak, davacının bildireceği işverenler ve çalışanlar ile resen yapılacak komşu işyeri araştırması neticesinde tespit edilecek tanıkların beyanlarına başvurmak ve toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirip sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Kanun maddeleri olarak, 5510 sayılı Kanun'un geçici 7/1. maddesi, 506 sayılı Kanun'un 108. ve 79/8. maddeleri, 6100 sayılı HMK m. 119/1-e, 194 ve 31 inci maddeleri anılmıştır.
10. Hukuk Dairesi         2022/4397 E.  ,  2022/7972 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    No : 2022/591-2022/464
    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 2. İş Mahkemesi
    No : 2021/219-2021/312

    Dava, sigorta başlangıç tarihinin 16.11.1993 olarak tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 16.11.1993 olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı Kurum vekili, Kurum kayıtlarında yapılan incelemede ... sicil numaralı işyerinin 15.11.1993 tarihli işe giriş bildirgesini düzenlediği, ancak işyeri tarafından dönem bordroları verilmediğinden davacının hizmetlerinin tespit edilemediğini ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    "Davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 16.11.1993 tarihi olduğunun tespitine" karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    "1-Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine" karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı kurum vekili, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
    Dava konusu somut olayda mahkemece, davacının kardeşi ve babası olduğu anlaşılan tanık beyanları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin YHGK’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E.-2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlü ve 2011/527 E.-2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
    YHGK’nun belirtilen ilamlarında da bahsedildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2.maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
    Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8.maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
    Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
    Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
    Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
    Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
    HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
    Eldeki davada, davalı kuruma intikal eden 16.11.1993 tarihli işe giriş bildirgesi bulunduğu, dönem bordrosu düzenlenmediği, komşu işyeri araştırması yapılmadığı, otel mahiyetli işyerinin 15.11.1993-30.11.1993 tarihlerinde 506 sayılı Kanun kapsamında olduğu, dosyada dinlenen davacı tanıklarının davacının kardeşi ve babası olduğu anlaşılmakla; yapılan araştırmanın hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken iş, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek, davacıya kimlerle çalıştığını, çalışmalarını bilebilecek nitelikte çalıştığı işyerine komşu olan uyuşmazlık konusu dönemin kayıtlı işverenleri ve çalışanlarını Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31 inci maddesi kapsamında açıklattırmak, davacının bildireceği işverenler ve çalışanlar ile resen yapılacak komşu işyeri araştırması neticesinde tespit edilecek tanıkların beyanlarına başvurmak ve toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirip sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.05.2022 gününde karar verildi.

    Hemen Ara