Esas No: 2015/548
Karar No: 2015/554
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/548 Esas 2015/554 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 548 KARAR NO : 2015 / 554 KARAR TR : 6.7.2015 |
ÖZET : Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan araçta; davalı Belediye Başkanlığının bakım ve gözetim sorumluluğunda olan mazgal kapağının yerinden çıkması nedeni ile meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılan davanın; 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : G. Sigorta A.Ş.
Vekili : Av. A.Ö.A.S.
Davalı : Samsun Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. Ö.C.K. & Av. S.E.Y.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25.02.2014 tarihinde, davacı şirkete sigortalı olan 06 PM 781 plakalı araçta; Adnan Menderes Bulvarı Atakum Çevik Şube Müdürlüğü’nden İl Özel İdaresi istikametine seyir halinde iken yolun ortasında bulunan mazgal kapağının çıkması ve aracın altına çarpması neticesinde maddi hasar meydana geldiğini; kazanın davalının sorumluluğunda bulunan yolda yer alan mazgal kapaklarının hatalı yapılmasından kaynaklandığını ve bu nedenle meydana gelen kaza sonucu araçta oluşan ve sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenen zarar bedelinin davalı tarafından rucuen karşılanması gerektiğini belirterek; 6401,00 TL hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rucuen tahsili ile davacıya verilmesi istemi ile 13.08.2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı vekili süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davada 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince adli yargı mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenle davanın görev nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa yönelik olarak ise dava konusu olayda davalı idareye izafe edilebilecek hiçbir kusurun bulunmadığını bu nedenle davanın reddinin gerektiğini belirtmiştir.
Samsun 2.İdare Mahkemesi: 30.09.2014 gün ve 2014/1074 Esas 2014/1350 Karar sayılı kararı ile aynen; “Bu durumda, 2918 sayılı Kanun"un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin açık hükmü ile bu hükümle ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin benzer bir konuda idare mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde; bahsi geçen kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev ve yetki sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” şeklindeki gerekçesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15 inci maddesinin 1/a bendi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, karara davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Samsun Bölge İdare Mahkemesi: 29.12.2014 gün ve 2014/2011 Esas, 2014/2061 Karar sayılı kararında aynen “Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından sigortalanmış 06 PM 781 plakalı aracın Samsun Merkez Adnan Menderes Bulvarı üzerinde seyir halinde iken yolda bulunan mazgal kapağının çıkarak aracın altına çarpması sonucu meydana gelen tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasında; davacı şirketin sigortalıya ödemek zorunda kaldığı 6.401,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, Samsun 2. idare Mahkemesi Hakimliği"nin 30/09/2014 gün ve E:2014/1074, K:2014/1350 sayılı kararıyla davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca, adli yargıda dava açmakta serbest olmak üzere görev yönünden reddine karar verildiği, anılan karara 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu"nun 45. Maddesi uyarınca davacı tarafından itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, davacı şirket tarafından 06 PM 781 plakalı aracın Samsun Merkez Adnan Menderes Bulvarı üzerinde seyir halinde iken yolda bulunan mazgal kapağının çıkarak aracın altına çarpması sonucu tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, olay yerinde tutulan maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında bu kazanın oluşumunda yol yapım ve çalışmasından sorumlu ilgili kuruluşun kusurlu olduğu, sürücünün kusurlu olmadığının belirlendiği, dolayısıyla trafik kazasının, yolun bakım ve onarımından sorumlu davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle mazgal kapağının çıkarak aracın altına çarpması sonucu oluştuğu açıktır.
Bu durumda, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, 6001 sayılı Yasada karayollarının emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarmak, onarımını yaptırtmak, işletmek, işlettirmek, temizliğini yapmak, "yaptırmak şeklinde öngörülen görevlerin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanmakta olup, buna göre davanın görüm ve çözümü idare mahkemelerine ait olmakla; Samsun 2. idare Mahkemesince verilen davanın görev yönünden reddi yolundaki kararında hukuki isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçesi ile kararın bozulmasına hükmetmiştir.
Bu sırada Bölge İdare Mahkemesinin kararı üzerine davalı vekili tarafından Mahkemeye sunulan 20.02.2015 tarihli dilekçe ile , dosyanın olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi talep edilmiştir.
Samsun 2.İdare Mahkemesi, 12.03.2015 gün ve 2015/428 Esas sayılı kararında aynen; “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 45. maddesinde, bölge idare mahkemelerinin, ilk derece mahkemelerince ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan itirazı haklı bulduğu taktirde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri göndereceği ve bölge idare mahkemesinin bu kararlarının kesin olduğu kurala bağlanmış olup. Mahkememizce verilen 30/09/2014 tarih ve E:2014/1074, K:2014/2061 sayılı "Görev Ret" kararının Samsun Bölge İdare Mahkemesi"nin 29/12/2014 tarih ve E:2014/2011, K:2014/2061 sayılı kararı ile bozulması nedeniyle, bu karara karşı Mahkememizin hukuken ısrar hakkı bulunmadığı dikkate alındığında, şu aşamada Mahkememizce bu davayı inceleyip karara bağlamakta görevli bulunduğumuzu kabul etmek zorunluluğu bulunmaktadır.
2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu"nun 45. maddesi uyarınca görmek zorunda olduğumuz iş bu davada, davalı idare vekillerince verilen ve 20/02/2015 tarihinde dosyaya giren dilekçe ile görev uyuşmazlığı çıkarılmak üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi talepleri ve usul ekonomisi de dikkate alınarak, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 12. maddesindeki süreç işletilmeden dosyanın doğrudan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davalı idare vekillerince verilen dilekçedeki görev uyuşmazlığı çıkarılmak üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi talepleri doğrultusunda, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 10. maddesi uyarınca, görev uyuşmazlığı çıkarılmak hususunun değerlendirilmesi amacıyla dosyanın onaylı bir örneğinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine,” karar vermiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı: 13.05.2015 gün ve 2015/107774 sayılı yazısında aynen; “Davacı Generali Sigorta A.Ş. vekili tarafından davalı Samsun Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’ne karşı açılan davada, davalı idarece görev itirazında bulunulmuş, itirazın mahkemece kabulü ve görevsizlik kararı verilmesi üzerine, davacı tarafın itirazı üzerine Samsun Bölge İdare Mahkemesince söz konusu kararın bozulmasına karar verilmiş, bu kararın tebliği üzerine de davalı vekili tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından adli yargı lehine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yönünde talepte bulunulmuş ve Samsun 2. idare Mahkemesinin 12/03/2015 tarih ve 2015/428 sayılı kararı ile Bölge İdare Mahkemesi kararına ısrar yetkisi bulunmaması sebebiyle davayı karara bağlamakta görevli olduğu kabul edilmiş ve usul ekonomisi dikkate alınarak 2247 sayılı Kanunun 12. maddesindeki süreç işletilmeden dosyanın Başsavcılığımıza gönderildiği anlaşılmıştır.
Davada her ne kadar 2247 sayılı Kanun kapsamında bir görevlilik kararı bulunmasa da, mahkemenin görevsizlik kararının bozulmasına ilişkin Bölge İdare Mahkemesinin kararına yönelik olarak yerel mahkemenin ısrar hakkının bulunmaması ve yerel mahkemenin ara kararında görevli olduğunu kabul etme zorunluluğunu belirtmesi karşısında, davalı vekili tarafından yeniden yapılan olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması talebinin Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebileceği düşüncesiyle yapılan incelemede;
Davaya konu olayda, davacı Generali Sigorta A.Ş. vekili tarafından, 25/02/2014 tarihinde Samsun Adnan Menderes Bulvarı üzerinde sigortalı aracın geçişi sırasında yolda bulunan mazgal kapağının çıkarak aracın altına çarpması sonucu oluşan hasar nedeniyle 6.401,00 TL zararın tazmini için davalı Samsun Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon idaresi Genel Müdürlüğü"ne dava açıldığı görülmüştür.
Bilindiği gibi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesinin birinci fıkrasında, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar" hükmüne, beşinci fıkrasında ise "İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kıllanılmasına yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur" hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 106. maddesinde ise "Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır" hükmü getirilmiştir.
Öte yandan, 2918 sayılı Kanunun 6099 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. / Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir" hükmü bulunmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalara göre, 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinde yapılan değişiklikle, karayollarında meydana gelen trafik kazalarından doğan sorumluluk davalarında araç işletenin bir kamu kuruluşu olması halinde bile davaya adli yargı yerinde bakılması gerekeceğinden, somut olaya ilişkin davanın da özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerektiği düşünülmektedir.” şeklindeki gerekçe ile 2247 sayılı Kanun"un 10. ve 13 maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 6.7.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:
Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Samsun Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nca, davalı Samsun Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü bakımından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan 06 PM 781 plakalı araçta; davalı Belediye Başkanlığının bakım ve gözetim sorumluluğunda olan mazgal kapağının yerinden çıkması nedeni ile meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılmıştır..
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davanın, 25.02.2014 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında, davalının bakım ve sorumluluğunda olduğu iddia edilen yolda bulunan mazgal kapağının yerinden çıkıp aracın alt kısmına çarpması ile meydana gelen kazada kusuru bulunan davalıdan, meydana gelen zararın rücuen tazmini istemi ile Samsun 2.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine kararın davalı vekili tarafından itirazen Bölge İdare Mahkemesi’ne taşındığı, Samsun Bölge İdare Mahkemesi’nce, davada idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesi ile Samsun 2. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına hükmedildiği, Bölge İdare Mahkemesinin bozma kararı üzerine davalı vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması istemi ile Samsun 2. İdare Mahkemesi’ne müracaat ettiği, Samsun 2. İdare Mahkemesi tarafından verilen karar ile davada idari yargının görevli olduğu, davalı vekilinin müracaatının 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 10.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi gerektiğine karar verildiği ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da 2247 sayılı Kanun’un 10. Maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar verilmesi üzerine dosyanın Mahkememiz önüne geldiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca yapılan başvurunun kabulü ile, davalı Samsun Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Samsun 2.İdare Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Samsun Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Samsun 2.İdare Mahkemesi’nin 12.03.2015 gün ve 2015/428 Esas sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 6.7.2015 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |
KARŞI OY
6102 Sayılı T.T.K. 16. maddesinde “Ticaret Şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, demekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, İl Özel İdaresi, Belediye ve Köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarında tacir sayılacakları” düzenlenmiştir.
Davalı SASKİ hakkında da uygulanması gereken İSKİ’nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı yasada, bu kurumun Genel Kurul, Yönetim Kurulu ve Genel Müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip Genel Kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin Kamu İktisadi Teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülüne göre düzenleneceğinin açıklanması karşısında davalının Özel Hukuk Hükümlerince İdare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’da 29.11.1995 gün 1995/11-647/1043 sayılı vs. kararlarında 2560 sayılı Kanuna tabi olan İSKİ’nin gördüğü hizmetin kamu hizmeti olmakla birlikte faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle T.T.K. 18/1 maddesi anlamında tacir sayılacağı ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin Adli Yargının görev alanına girdiğini benimsemiştir.
Bu durumda tacir olan davalı SASKİ ile davacı arasında haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevi Adli Yargıya ait olup açıklanan gerekçeyle uyuşmazlıkta Adli Yargının görevli olduğunun kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Karşı Oy
Eyüp Sabri BAYDAR