Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/827 Esas 2015/2068 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/827
Karar No: 2015/2068
Karar Tarihi: 01.06.2015

Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/827 Esas 2015/2068 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık, bir hastane odasında yatan ve refakatçi olarak bulunan kişinin telefonuna cevap vererek kendisini hastane personeli olarak tanıtarak, dedesi için yapılması gereken bir tahlilden ötürü 150 TL ödeme yapılması gerektiğini söylemiştir. Mağdurun daha sonra geleceğini ifade etmesi üzerine, sanık başka birisini göndererek mağdurun ödemesi gereken tutarı alarak ortadan kaybolmuştur. Sanığın eylemi, Türk Ceza Kanunu'nun 157/1 maddesinde düzenlenen kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır. Ancak mahkeme, suç vasfında yanılgıya düşülerek TCK 158/1-b bendinden fazla ceza tayin etmiştir. Mahkeme, adli para cezasının alt sınırını yeterli ve yasal gerekçe göstermeden 18 gün olarak belirlemiştir. Ayrıca TCK'nın 53. maddesi uyarınca sanığın altsoyu haricindeki kişiler yönünden hapis cezasının infazının tamamlanıncaya kadar devam etmesi gerektiği göz önünde bulundurulmamıştır. Bu nedenle sanık müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmüştür ve karar bozulmuştur. Kanun maddeleri ise Türk Ceza Kanunu'nun 157/1 ve 158/1-b maddeleri ile 53. madde ve 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi olarak belirtilmiştir.
23. Ceza Dairesi         2015/827 E.  ,  2015/2068 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Olay tarihinde bağırsak hastalığından dolayı... Hastanesi’nde yatmakta olan dedesinin yanında refakatçi olarak bulunan mağdurun odada bulunan telefonun çalması üzerine telefona cevap verdiği, telefon ile arayan sanığın mağdur nezdinde kendisini hastane personeli imiş gibi kanaat uyandırarak, mağdura dedesi için yapılması gereken bir tahlilden ötürü 150 TL ödeme yapılması gerektiğini ifade ettiği, mağdurun daha sonra geleceğini ifade etmesi karşısında “o zaman ben birisini gönderiyorum ödemeyi ona yaparsınız” biçiminde cevap verdiği ve kendisinin ödeme için gelen kişi olarak odaya elinde bir takım kağıtlar bulunduğu halde girdiği, mağdura hastaya ait bilgileri söyleyip doktorun da adını doğru olarak ifade etmek suretiyle itimat kazandığı ve bu şekilde 150 TL’yi alarak ortadan kaybolduğu anlaşılan olayda;
    Sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak ;
    Sanığın eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 157/1 maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek somut olayda uygulama yeri bulunmayan TCK 158/1-b bendinden hüküm kurulmak suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
    Kabule göre de;
    1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 18 gün olarak tayin edilmesi,
    2- TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara